19 Kasım 2024

Bugünlerin siyasi bulmacası

Devlet Bahçeli “Öcalan” çıkışıyla ne demek istedi? Erdoğan ile bir plan hazırlamışlarsa bu plan ne olabilir? Hareket aşamasına gelince ne olabilir?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan

Bu günlerin siyasi bulmacası Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a çıkardığı davetiyeden Tayyip Erdoğan’ın haberdar olması ya da olmaması. Bu “ya da”nın iki yanında yer alan “olma” ve “olmama” şıkları birbirinin tam karşıtı; buna rağmen, ikisini de hararetle savunanlar var. Bir kanat “olmalı; başka türlüsü mümkün değil, haberi vardır” diyor; öbür taraf “Haberi yoktu. Bahçeli onu da şaşırttı. Şimdi ilginç gelişmelere hazır olun” diye ısrar ediyor.

İlginç gelişmelere hazır olmak! Bu, ortakların ortak olmaktan çıktıkları ya da çıkmak üzere oldukları anlamına gelir. Ancak, en başta Tayyip Erdoğan Cumhur İttifakı’nın ayakta ve uyum içinde olduğunu söylüyor. İki üç güne kadar ayrılacaklarsa, bunu şimdiden böyle kesin sözlerle yalanlamanın ne anlamı var?

“Bulmaca konusunda ben “haberi olmalı” tezine daha yakın durmakla birlikte öbür kanadın tezine de kolaylıkla “yanlış” diyemiyorum. Söz konusu ittifakı oluşturan iki partinin genel yaklaşımları bana son derece ters olduğu için çok zaman neyi niçin yaptıklarını anlayamıyorum. Kendileri için yararlı olanı seçip ona göre davrandıkları kanısında da değilim. Ama zaten “yararlı” olanın ne olduğu konusunda da soru işaretinden geçilmiyor. Benim “Bahçeli için yararlı” bulduğum şeyi Bahçeli’nin aynı şekilde görmemesi normal. Aklımız aynı mantık sistemi içinde çalışmıyor.

“Bahçeli kendi oyununu oynuyor” diyenlerde varlığını hissettiğim bir eğilim var: Somut durumun nesnel analiziyle vardıkları bir sonucu savunmaktan çok olmasını istedikleri şeyi gerçek durum olarak ileri sürdükleri duygusuna kapılıyorum.

Muhalefetin belirli bir kesiminde olayın başından beri var olan bir tutum bu. Malum, MHP’nin milliyetçiliği ile AKP’nin milliyetçiliği aynı şey değil. Hiç değil. Kastettiğim “muhalif kesim” MHP’nin milliyetçiliğini kaşıyarak iki partinin ortaklığını işlemez hale getirmeye çalıştı (ama başarılı olamadı.) Normal koşullarda kendisi de zaten milliyetçi cenahla pek çok şeyi paylaşıyordu.

AKP ile MHP bozuşsalar, şu anda hüküm süren tuhaf koalisyon çökse, “fena mı olur?” Yoo, hatta bayağı iyi olur. Ama olmaz! Tarihin kendi gidişi, akışı var. Laf aramızda, beni mutlu edecek şekilde aktığına hiç rastlamadım, desem yeridir. İkinci Dünya Savaşı’nın bittiği sıralarda ortalıklarda olsam iyi olurdu ama geç kaldım.

Bu iki partinin ittifakı kolay kolay gevşemez, gevşeyemez, diyorum. İktidarı hele bu aşamadan sonra, terk etmek ikisi için de katlanılamayacak bir felaket olur. Onun için, önümüzdeki dönem nelere gebe olabilir, bilemem, ama, bizi “ferah fahur bir gelecek” beklediğini hiç sanmıyorum ve kendimizi de buna hazırlamalıyız diye düşünüyorum.

Peki bu garip olayları neyle, nasıl açıklayacağız? Devlet Bahçeli “Öcalan” çıkışıyla ne demek istedi? Erdoğan ile bir plan hazırlamışlarsa bu plan ne olabilir? Sorular duruyor. Ama hep durmayacaklar. Hareket aşamasına gelince ne olabilir?

Ama bu iki parti arasındaki ilişki “oyun oynama”, “sürpriz yapma”, “şaka yapma” aşamalarını aştı ya da zaten oralara hiç oyalanmadı. Bundan şüphem yok.

Murat Belge kimdir?

16 Mart 1943'te Ankara'da doğdu. İngiliz Erkek Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Aynı bölümde asistanlık ve doktora yaptı. 1969'da İngiltere'deki Sussex Üniversitesi'nde araştırmacı olarak bulundu. Christopher Caudwell ve Marksist estetik konulu teziyle 1980'de doçent oldu.

Genç yaşlarda yaptığı William Faulkner ve James Joyce çevirilerinin yanı sıra 1964'ten itibaren Yeni Dergi, Papirüs gibi dergilerde çıkan eleştirileri, yorum yazılarıyla tanındı. Namık Kemal, Behçet Necatigil gibi yazarlar üstüne incelemeler yaptı. 1970'te Halkın Dostları Dergisi'nin kurucuları arasında yer aldı. 12 Mart 1971 muhtırasıyla başlayan darbe döneminde iki yıl cezaevinde kaldıktan sonra 1974'te üniversiteye döndü. 1975'te Birikim dergisini kurdu. 1981'de YÖK'ün kuruluşunun ardından üniversiteden istifa etti. 1983'te İletişim Yayınları'nı kurdu, 1984'te Yeni Gündem dergisini çıkartmaya başladı. Denemelerini Tarihten Güncelliğe (1983), 12 Yıl Sonra 12 Eylül (1992), Edebiyat Üstüne Yazılar (1994) kitaplarında topladı. 1980'lerde Sadık Özben mahlasıyla düzenli olarak mizah yazıları yazdı. 1991'de Helsinki Yurttaşlar Derneği, Türkiye şubesini kurdu. 1997'de profesör oldu; 1995'ten bu yana Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde akademik çalışmalarını sürdürüyor.

Marksist estetikten militarizme, edebiyattan yemek kültürüne, Osmanlı ve İstanbul tarihine dek birçok farklı alanda 26 tane kitabı ve çok sayıda makalesi yayımlandı. Halkın Dostları, Birikim, Yeni Dergi, Yeni Gündem, Milliyet Sanat, Papirüs dergilerinde ve Cumhuriyet, Demokrat, Milliyet, Radikal, Taraf gazetelerinde yazdı. Hale Soygazi ile evli.

Kitapları

- Tarihten Güncelliğe (Alan, 1983; İletişim, 1997)

- Sosyalizm, Türkiye ve Gelecek (Birikim, 1989)

- Marksist Estetik (BFS, 1989; Birikim, 1997)

- The Blue Cruise (Boyut, 1991)

- Türkiye Dünyanın Neresinde (Birikim, 1992)

- 12 Yıl Sonra 12 Eylül (Birikim, 1992)

- İstanbul Gezi Rehberi (Tarih Vakfı, 1993; İletişim, 2007)

- Türkler ve Kürtler: Nereden Nereye? (Birikim, 1995)

- Boğaziçi'nde Yalılar ve İnsanlar (İletişim, 1997)

- Edebiyat Üstüne Yazılar (YKY, 1994; İletişim, 1998)

- Tarih Boyunca Yemek Kültürü (İletişim, 2001),

- Başka Kentler, Başka Denizler 1 (İletişim, 2002)

- Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu: Türkiye ve Avrupa Birliği (Birikim, 2003)

- Osmanlı: Kurumlar ve Kültür (Bilgi Üniversitesi, 2006)

- Başka Kentler Başka Denizler 2 (İletişim, 2007)

- Genesis: "Büyük Ulusal Anlatı" ve Türklerin Kökeni (İletişim, 2008)

- Sanat ve Edebiyat Yazıları (İletişim, 2009)

- Balkan Literatures in the Era of Nationalism (Jale Parla ile birlikte, 2009)

- Sadık Özben'in Toplu Eserleri (Helikopter, 2010)

- Başka Kentler, Başka Denizler 3 (İletişim, 2011)

- Edebiyatta Ermeniler (İletişim, 2013)

- Başka Kentler, Başka Denizler 4 (İletişim, 2014)

- Militarist Modernleşme-Almanya, Japonya ve Türkiye (İletişim, 2014)

- Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik (Agora, 2006; Berat Günçıkan ile söyleşi)

- Step ve Bozkır - Rusça ve Türkçe Edebiyatta Doğu-Batı Sorunu ve Kültür (2016)

- Şairaneden Şiirsele / Türkiye'de Modern Şiir (İletişim, 2018)

- "Siz isterseniz…" – Popülizm Üzerine Yazılar (İletişim, 2018)

- Sanat ve Edebiyat Yazıları II (İletişim, 2019)

Çevirileri

- Hegel Üstüne: W.T. Stace

- Martin Chuzlewitt: Charles Dickens

- Döşeğimde Ölürken, Ağustos Işığı, Ayı: William Faulkner

- Dublinliler, Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi: James Joyce

- Arabadakiler, Patrick White

- 1844 Elyazmaları: Karl Marx

- Bir Zamanlar Europa'da, Leylak ve Bayrak: John Berger

- Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla: Leo Huberman

- Yazıcı Bartleby: Herman Melville

- Kayıp Kız: David Herbert Lawrence

- Yurtsuzların Ülkesi: Dugmore Boetie

- Lenin ve Felsefe: Louis Althusser (Bülent Aksoy ve Erol Tulpar ile birlikte)

- Yanya Sultanı – Tepedelenli Ali Paşa: William Plomer

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Dış ilişkiler

Tayyip Erdoğan Türkiye’nin dış politikasını “monşerler”in elinden kurtardı. O elinden geleni yaptı, “kurtardı” ama bu kurtuluş bizim için iyi mi oldu, kötü mü hiç emin değilim

Bir kere daha Kürt sorunu

AKP, Kürt sorununu yok saymanın yanı sıra CHP’yi topluma “terörist” olarak tanıtma politikası kurmaya çalışıyor. Gitgide gerçek olmayan bir dünyada siyaset yapmaya başlıyor. Bu, sonun yaklaştığının işareti de olabilir

Hangi oyunu oynuyoruz?

İktidarın İmamoğlu ile giriştiği baştan sona haksızlık ve “asıl suç” olan eylemler dizisi bu yöne dönme istidadını gösteriyor. Hatta “istidat” değil, kaçınılmazlık diyebiliriz. Diyebiliriz, çünkü bu işler ve daha pek çok acaip işler olurken AKP’nin oy potansiyeli de daralıyor. AKP kendisi de sanırım bunun farkında

"
"