Mahmud Derviş Arapça edebiyatının en önemli şairlerinden biridir. Filistin davasının büyük şairidir. 1986 yılında yayımladığı bir şiirini Fransızca ve İngilizce çevirilerinden Türkçeye serbest bir şekilde aktarmaya çalışıyorum:
BİZİ SIKIŞTIRIYOR TOPRAK
Toprak dört yandan geliyor üstümüze, sıkıştırıyor bizi, itiyor son geçide, ölüm kapanına.
Geçebilmek için oradan eksiltiyoruz gövdemizi, kesip atıyoruz kolumuzu bacağımızı.
Bastırıyor toprak, eziyor bizi.
Onun sadece buğdayı olsaydık ölür, yeniden doğardık sonra.
Ah! Keşke anamız olsaydı toprak, merhametiyle sarardı bizi.
Düşlerimizde aynaya dönüşen kayaların resimleri olsaydık keşke.
En sona kalana kadar
Ruhumuzu savunmak için son savaşı verecek olanlar, ey!
Görüyoruz yüzlerinizi.
Yasını tutuyoruz şenlik isteyen çocuklarımızın.
Görüyoruz yüzlerini de çocuklarımızı bu son mevziin
pencerelerinden dışarıya
atanların,
Hem de yıldızımızın parlattığı pencerelerden.
Nereye gitmeliyiz bu son sınırdan sonra?
Göklerin sonuncusundan sonra nereye uçar kuşlar?
Son rüzgârdan sonra nerede uykuya dalar bitkiler?
Kan kırmızı dumanla yazacağız isimlerimizi.
Destanımızı etimizle kemiğimizle bitireceğiz.
Burada öleceğiz. Burada, son geçitte, son çıkışta.
Burada ya da orada. Kanımızdan doğacaktır zeytin ağaçları.
Yaşım ilerledikçe yaşamanın değerini dahi iyi anlıyorum. Savaşlardan, kan dökülmesinden iğreniyorum. Son savaşları, Ukrayna'da, Sudan'da, Gazze'de olan bitenleri gördükçe insanın doğada zararlı bir fazlalık olduğunu daha çok düşünüyorum.
Hele Gazze! "Mahmut Derviş neler olacağını daha 1986'da görmüş" diyebilirsiniz. Daha doğrusu: 1986'den beri durumun değişmediği, gittikçe kötüleştiğidir. Filistin bir vatansa, Filistin halkının vatanlarında, kendi topraklarında özgürce yaşama, işgale direnme hakları vardır. Gel gelelim, öyle bir insafsız işgal, kuşatma, saldırı altındalar ki vatan dedikleri toprak onlar için tabuta, mezar yerine dönüştürülüyor.
Hamas'ın vahim savaş suçlarına uluslararası hukuk çerçevesinde tepki göstermenin, Hamas'tan hesap sormanın başka yolları varken, Netanyahu yönetimi toptan cezalandırma, giderek imha yolunu seçti. Sanki yıllardır bu bahaneyi bekliyormuş gibi... Gazzelileri Gazze toprağında sıkıştırıp öldürmektir, Gazze'yi mezara çevirmektir yapılan.
Birinci Dünya Savaşı'nı kaybettikten sonra bizi de Orta Anadolu'da dar bir bölgeye sıkıştırmak, sonra zaman içinde ortadan kaldırmak istiyorlardı. Mustafa Kemal ve arkadaşları ortaya çıkmasalardı bu ölüm planı işlerdi.
Gazze ve genel olarak Filistin için üzülür, isyan ederken unutmayalım: Biz Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde Filistin olmaktan kurtulduk. Filistin konusunu Cumhuriyet kutlamalarını ikinci plana atmak için kullanmayalım. Cumhuriyet ve Atatürk demek aynı zamanda Filistin'in kurtuluşu için örnek demektir. (1970'lerde bu gözle bakardık Filistin'e.) Bunu anımsayalım, bütün dünyaya anımsatalım. Cumhuriyeti kutlamak demek evrensel özgürlük, bağımsızlık ilkelerini, emperyalizmin sıkıştırdığı ülkelerin kurtuluşunu kutlamak demektir. Cumhuriyetimizi seviyor, ona sahip çıkmak istiyorsak böyle kutlarız yüzüncü yılımızı. Cumhuriyetin bu değerini bilmezsek Tarih bizi pişman ettirir yakın gelecekte.