Dünyanın birçok yerinde uyuşturucu kullananların sayısı çoğalmaktadır: 2021 yılında dünyada 15-64 yaş arası her 17 kişiden 1'inin son 12 ay içinde uyuşturucu kullanmış olduğu, kullanıcıların sayısının 2011'de 240 milyon iken 2021'de 296 milyona çıktığı bildirilmiştir.
Türkiye’de de uyuşturucu madde kullananların sürekli olarak arttığı bilinmektedir: En çok kullanılan uyuşturucu eroin, morfin gibi opioidlerdir; sonra esrar gelmektedir. Adalet Bakanlığı verileri, 2019 yılı için uyuşturucu madde ile bağlantılı olduğu düşünülen suçlardan 81540 kişinin hükümlü olduğunu göstermektedir.* Ekonominin giderek bozulduğu yerlerde uyuşturucu kullananların çoğaldığı bilinir; bu sayının önümüzdeki yıllarda bazı ciddi önlemler almazsak azalmayacağını da söyleyebiliriz.
Eski ABD başkanı Nixon'un 1968’deki seçim kampanyası sırasında en önemli vaatlerinden birinin Vietnam'daki savaşı sona erdirmek, diğerinin de ABD de yaygınlaşan uyuşturucu bağımlılığına çözüm bulmak olduğunu hatırlarsak ve 1969'da Gallup tarafından yapılan araştırmaların Amerikalıların yaklaşık yarısının (%48) uyuşturucu konusunu çok ciddiye aldığını yansıttığını bilirsek meselenin önemini daha iyi kavrarız.
Nixon'un seçim vaadinin Vietnam Savaşını sona erdirme bölümü gerçekti ama ikinci kısmı doğru değildi: ABD ye uyuşturucunun çoğu Türkiye’den gitmiyordu ve bu nedenle ABD'nin Türkiye'ye afyon üretiminin sona erdirilmesi için önerdiği 5 milyon dolar anlamlı bir sonuca yol açmayacaktı.
Yıllardır alınagelen sosyal, siyasal, polisiye, tıbbi, velhasıl tüm önlemlere rağmen konu çözülememekteydi.
Bu konuda bezginlik hüküm sürerken, son yıllarda kaydedilen bir gelişmenin gelecek için ümit verdiğini bilmekte yarar vardır: Tedavisi güç olan başka bir konunun, aşırı şişmanlığın giderilmesine yol açan bir madde grubunun bu konuda da yararlı olabileceği anlaşılmıştır.
Nasıl? Mide barsak sistemi, gıdayı aldığında bunu sadece sindirmekle kalmaz, aynı zamanda beyne tokluk hissi sinyali gönderir ve bize yemeyi bırakmamız gerektiğini söyler. Bunu, sindirimi kontrol eden barsak hormonlarından biri olan ancak etkisi kısa süren GLP-1 gibi kimyasallarla yapar.
GLP-1 bedeni nasıl etkiler? Midedeki sindirim süresini uzatır; mide ne kadar yavaş boşalırsa o kadar az yiyecek istenir; tokluk duygusunu artırır. Sonra, kan şekerindeki gereksiz artışları bastırır ve de gıdayı enerjiye dönüştüren insülin hormonunun salgısını çoğaltır.
Ancak GPL-1 ‘in etkisi kısa sürer. 2017'de ABD Gıda ve İlaç İdaresi, bu etkiyi uzun süre devam ettiren semaglutid grubundan bir ilacı onayladı. Bunu, benzerlerinin onaylanması izledi ve GLP-1 etkili ilaçların kullanımıyla önemli boyutta kilo kayıpları sağlanmaya başlandı.
Bu ara, GLP-1'in yemeye son verilmesi için beyne yolladığı sinyal mekanizması incelenmeye başlandı. 1996 yılında araştırmacılar aç farelerin beyinlerine doğrudan GLP-1 verdiklerinde farelerin besin alımlarının yüzde 95 kadar azaldığını gördüler: Bu çalışmanın sonucu, hormonun beyinde etkisi olduğunun yansıtan ilk bulgulardan biriydi. Duke Üniversitesi'nden Herman Pontzer, "Aç veya tok olmakla ilgili tüm bu duygular, temelde beyin tarafından yönlendiriliyor" demektedir.
Bazı araştırmacılar, GLP-1 etkisinin artmasının bazı kişilerde yalnızca yeme isteğini kısıtlamadığını, aynı zamanda alkol, nikotin, uyuşturucu, çevrimiçi alışveriş, tırnak yeme isteğinin de azaldığını bildirdiler. Bugün GLP-1 etkili ilaçların etkilediği alışkanlık listesinin uzayıp gittiğini görmekteyiz: Penn State Tıp Fakültesinden Grigson ve meslektaşları, opioid bağımlısı kişilerde GLP-1 etkisini arttıran ilaçların günlük enjeksiyonlarının güvenliğini ve etkinliğini incelediler ve bu uyuşturucu maddeye isteklerinde yaklaşık yüzde 40'lık bir azalma gördüler.Bu araştırmacılar incelemelerini sürdürmektedirler**
GLP-1 etkisinin çoğalmasının beyinde çeşitli maddelere alışkanlıkların ve hatta davranışlardan kaçınamamanın kaynağı olan, bunlardan zevk alınmasını sağlayan mekanizmayı engellediği anlaşılmaktadır. Bu maddelerin çeşitli açılardan geliştirilmesi sonucu başta nir çok uyuşturucuya bağımlılık olmak üzere insan yaşamını olumsuz etkileyen birçok alışkanlığı gidermenin sağlanabileceği düşünülmektedir.
Sonuçlar ileri derecede ümit vericidir ama halledilmesi gereken sorunlar da vardır: İlaçların pahalılığı, bunların mide bulantısına, bedenin bazı yerlerinde yağ azalması sonucu oluşan çökkünlükler ve bu nedenle kadınlarda meme sarkıklığının oluşmasına yol açabilmeleri, nadir de olsa tiroid kanseri, pankreatit ve pankreas kanseri, hipoglisemi riskleri, akut böbrek hasarı oluşumları, safra kesesi olayları, gastrointestinal rahatsızlıklar ve kardiyovasküler etkiler dahil olmak üzere çeşitli sağlık faktörleriyle ilişkisi olmak üzere bazı olası olumsuz etkilerini giderecek çalışmalara da ihtiyaç vardır.