Dünyanın farklı coğrafyalarında olduğu gibi Türkiye'de de küresel iklim değişikliğinin etkileri günden güne daha fazla hissedilir hale geliyor. Haziran ayında Trabzon'un Araklı ilçesinde meydana gelen ve 8 kişinin can kaybına neden olan sel felaketinin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı harekete geçti. Bakanlık tarafından, bölgenin engebeli yapısı nedeniyle afet riskinin en fazla olduğu Trabzon, Samsun, Ordu, Rize, Giresun ve Artvin illerini kapsayan "Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı" hazırlandı.
Planın sunulduğu toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, iklim değişikliğinin son yıllarda uluslararası gündemi meşgul eden en önemli konulardan biri haline geldiğini; Türkiye'nin iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasında bulunduğunu, bu bağlamda uluslararası platformda iklim değişikliğiyle mücadele konusunda çaba sarf eden ülkelerden biri olduğunun altını çizdi. Bakan Kurum, "Son yıllarda bu iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarını hep birlikte yaşamaya başladık. Antalya'da ceviz büyüklüğünde dolu yağdı. Sel suları, seraları yerle bir etti. Sadece 15 dakikalık dolu yağışı 3 milyar liralık zarara neden oldu. Bu maliyetle 12 bin konut inşa edebilir, hastaneler ve okullar yapabilir, istihdam sahaları oluşturabilirdik" diyerek Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede daha yoğun çalışmalar yapması gerektiğini de belirtti.
Karadeniz İklim Değişikliği Eylem Planı
Tüm dünyayı tehdit eden iklim değişikliğinin Türkiye'ye etkisinin minimuma indirilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önemli bir projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı isimli proje aynı zamanda iklim nedenli göçün önüne geçmek için de bir adım.
15 maddelik Eylem Planı'ndaki temel maddeler şu şekilde sıralanıyor:
- Mekânsal strateji planı ve bütün ölçeklerdeki mekânsal planlar iklim değişikliği parametreleri dikkate alınarak hazırlanacaktır. Bölgeye ait mekânsal strateji planları çerçevesinde alt ölçekli planlar revize edilecek
- Öncelikli olarak dere yataklarında bulunan binaların tespiti çalışmaları yapılacak. Trabzon, Rize, Ordu, Giresun, Artvin ve Samsun olmak üzere altı ilde toplam 19 bin akar dere, 131 bin de kuru dere bulunuyor. Bu illerde yapılacak olan tespit çalışmalarıyla birlikte uygun alanlar için kamulaştırma ve taşıma süreci planlanacak
- Yüksek heyelan riski bulunan bölgelerde yer alan binalar tespit edilerek uygun alanlara taşınacak ve bu bölgelerde inşa faaliyetlerine izin verilmeyecek
- Yerel yönetimler sorumluluk alanında olan ekonomik ömrünü tamamlamış veya yetersiz kesit genişliğine sahip köprülerin önceliklendirme yapılarak kaldırılması için tespit çalışmaları yapılacak.
- Karadeniz Sahil Yolu'nun yağış sularının denize ulaşmasına engel olan bölümlerinde menfezlerin kapasitesi artırılacak
- Karadeniz Sahil Yolu'nda ve risk altında olan karayollarının altyapısının belli noktalarında ani oluşan taşkınların denize iletilmesini sağlayan su hatları ve tüneller oluşturulacak
- Dere yataklarının doğal yapısının bozulmaması için bölgede faaliyet gösteren tesislerde denetimler sıklaştırılacak
- Kamu hizmeti veren binaların aşırı iklim olaylarından daha az etkilenecekleri şekilde kent planlarında yer seçimleri yapılacak
- İklim değişikliği ve etkileri konusunda yerel yönetimlere düzenli eğitimler verilecek
- Yağış suları ve kanalizasyon suları ayrık sistem haline dönüştürülecek
- İçme suyu, atık su arıtma ve atık depolama gibi kritik altyapı tesislerinin afet risk analizleri yapılacak
- Doğal afet riski taşıyan alanlarda can ve mal güvenliği açısından erken uyarı sistemleri konusunda ilgili kurumlarla koordinasyon sağlanacak
- Bölgedeki yapılaşmada enerji verimli, iklim duyarlı ve ekolojik özellikli yerel yapı malzemelerinin kullanımı özendirilecek ve yaygınlaştırılması desteklenecek
- Bölge genelinde yol yapımında geçirgen materyaller kullanılması teşvik edilecek
- Atıkların dere yataklarında ilave yük oluşturmaması için bölgede atık yönetimi ve sıfır atık uygulamaları yaygınlaştırılacak
Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı’nın detaylarının açıklandığı toplantı
Bu bağlamda dere yatağında bulunan ve iklim değişikliği nedeniyle risk altında olan acil ve öncelikli taşınması gereken binalar tespit edilerek, 1950 adet binanın ve buralarda yaşayan yaklaşık 2000 ailenin yer değiştirmesine karar verildi. Öncelikle ve acil olarak Trabzon'un Araklı ilçesinin merkezinde tespit edilen Özgen ve Yolgören mahallelerinde 200 konutun TOKİ kapsamında inşaatına başlanıyor. TOKİ'nin bölgeye yönelik 2023 hedefi 15 bin konut inşa etmek. Bakanlık taşınma esnasında her türlü desteği bu ailelere sağlayacağı taahhüdünde bulunarak sadece ailelerin değil hastane, okul, sağlık ocağı gibi kamu binalarının da belediyeler tarafından yapılacağını açıkladı. Bu doğrultuda riskli bölgelerdeki kentsel dönüşüm çalışmaları yeni bir kavramı da Türkiye'nin gündemine sokmuş oldu.
'İklim Mültecileri' mi, 'İklim Göçmenleri' mi?
Son dönemde çevresel göçmenler veya iklim mültecileri gibi kavramlar hem bilimsel/akademik, hem de politik tartışmalara konu oluyor. Deprem, sel, küresel ısınma, kuraklık ve çölleşme insanları doğrudan veya dolaylı olarak etkilemekte, can ve mal kayıplarına neden olmakta, yaşanan afetler kişilerin yer değiştirmesine, yani başka bölgelere göç etmesine neden olmakta. 2008 yılından bu yana elde edilen verilere göre, yıllık ortalama 21,5 milyon kişinin sel, fırtına, kasırga ve aşırı kuraklık gibi hava şartları nedeniyle zorunlu olarak göç ettiği biliniyor.
Çevresel sorunlar ve doğal afetler sonucu yerlerinden olan insanlar iklim mültecisi, iklim göçmeni veya çevresel göçmen olarak tanımlanmakta. Fakat iklim mülteciliği kavramı yasal olarak, Birleşmiş Milletler'in 1951 Mülteciler Sözleşmesi'ndeki tanımına dahil değil.
Mülteci tanımına dahil olmasa da Birleşmiş Milletler önümüzdeki yıllarda iklim değişikliği sebebiyle çok büyük kitlesel nüfus hareketlerinin gerçekleşeceği konusunda uyarılarda bulunmakta. 2050 yılında deniz seviyesinin yükselmesi, kuraklık, sel ve taşkınlar gibi sebeplerden 200 milyon insanın yaşadıkları yerleri terk ederek göç etmek zorunda kalacağına dair farklı araştırmalar mevcut. Bunlardan en sonuncusu İsviçre merkezli İç Göç İzleme Merkezi (IDCM) tarafından yayımlanan rapor. Raporda sadece 2018 yılında 144 ülkeden tam 17,2 milyon insanın doğal felaketler sebebiyle göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.
IDCM tarafından yayımlanan raporlarda Türkiye de yer alıyor. Diğer bölgelere oranla Türkiye'de iklim ve afet sebebiyle göç oranı daha düşük olsa da son 10 yılda bu sebeplerden 275 bin 313 kişi göç etmiş bulunuyor.
Karadeniz'de yaşanan sel felaketi sonrası ortaya çıkan durumda riskli bölgelerde yaşayanların yerlerini değiştirmeleri yönündeki karardan etkilenen aileleri çevresel göçmenler/iklim göçmenleri olarak değerlendirmek mümkün. Karadeniz Bölgesi'nde İklim Değişikliği Eylem Planı'nda belirlenen yeni yol haritasına göre, iklim mültecisi durumuna düşmemeleri, vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması için katılımcı bir yöntemle hareket edilmesi öngörülüyor.
Son olarak, konuşmasında Paris İklim Anlaşması'na taraf olmak için müzakerelerin sürdüğünü belirten Bakan Kurum, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinde 7 bölge için ayrı ayrı İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlanacağını ifade etti.
Bakan Kurum, deniz suyu sıcaklığının son 40 yılın en yüksek seviyesinde gözlenmesi, buna bağlı olarak yağışların artması, bölgenin engebeli yapısı nedeniyle afet riskinin yükselmesi, can ve mal kaybı yaşanmasından dolayı önceliği Karadeniz Bölgesi'ne verdiklerini, fakat eylem planının, Türkiye'nin tamamı için de uygulanacağını sözlerine ekledi.
Bu anlamda önümüzdeki 6 ay içerisinde Bakanlık tarafından, diğer altı bölge için de eylem planı hazırlanacak.
Yerel düzeyde danışma, bilgilendirme, kapasite geliştirme vb. çalışmaların güçlendirilmesi gibi önemli adımlar, kuşkusuz eylem planlarının öncelikli başlıkları arasında olmalıdır.