06 Eylül 2024

Gelişmiş ülkelerde 33 yıl sürmüş, biz 3 yılda yaklaşır mıyız?

2011 yılına gidiyoruz. O tarihte Erdoğan anlı şanlı nutukla: "2023'te kişi başına düşen gelir 25 bin dolar olacak." Şu anda 2024'ün son çeyreğine girmek üzereyiz, kişi başına düşen gelir 12. 875 dolar

Tek adam, tek parti döneminin, otoriter rejimin en göze çarpan günlerinden biri dün yaşanıyor.

Verilen hiçbir söz tutulmayınca...

Öngörülen hiçbir hedef gerçekleşmeyince...

Her alandaki veriler her geçen gün kötüye gittikçe...

Halkın sefaleti arttıkça...

Elde başka sermaye kalmayınca...

Geriye ne kalıyor?..

Gazetesiyle, TV'siyle yandaş medya!..

Dün medya tarihine geçecek, otoriter rejimin "ben buradayım" diye bas bas bağırdığı bir gün.

Yandaşlarda aynı manşet

Dünkü gazetelere bakınca, karşımıza tuhaf bir manşet dizisi çıkıyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Ankara ziyareti yandaş gazetelerde, çocukların deyimiyle, "tıpkısının aynısı" manşetle çıkıyor:

"Filistin İçin Ortak Duruş."

Sisi ile düzenlenen ortak basın toplantısında Tayyip Erdoğan "Türkiye ve Mısır Filistin meselesinde ortak duruşa sahiptir" diyor.

Kendisine yıllarca hakaret edilen Sisi'nin Ankara ziyaretini AKP nasıl değerlendirecek? Onca dışlamadan sonra ne diyecek?..

Muhtemelen devreye İletişim Başkanlığı giriyor, bu ziyaretin yansımasında formülü keşfediyor, Filistin.

Erdoğan'ın Mısır'la ilişkilerinde olumlu, olumsuz etki yaratmayacak, sıradan bir ifade bulunuyor ve yandaş gazetelere fısıldanıyor:

"Filistin İçin Ortak Duruş."

Fısıldamanın gereğini hepsi bu manşetle yerine getiriyor.

20 kanal ortak yayında

AKP "Sisi'nin ziyaretini böylece atlattık" sevinci yaşarken, dün sabah başka bir yandaş medya ortaklığına tanıklık ediyoruz.

Sıra bu kez TV'lerde.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz dün Orta Vadeli Programı açıklarken, bir klasiği tekrarlıyor, Erdoğan'ın liderliğine inancını üç kez belirtirken...

Tek tek sayıyorum.

Tam yirmi ana TV kanalı Yılmaz'ın açıklamalarını baştan sona canlı yayınlıyor.

Söylenenlerin çoğunluğu laf kalabalığı, boş vaatler olsa bile!..

Malum, elde kalan tek sermaye yandaş medya!..

24 "tedbirden" kimin haberi var

Açıkladığı Orta Vadeli Program her zaman olduğu gibi, bir öncekini tekzip ediyor.

Örneğin, önceki progrmada açıklanan enflasyon oranı 2024 için yüzde 33'ten yüzde 41.5'a, 2025 için yüzde 15.2'den yüzde 17.5'a yükseltiliyor.

Büyüme hızı benzer biçimde önceki programa göre, aşağı çekiliyor.

Yılmaz'ın açıklamasında dikkat çeken bir cümle var:

"2024 yılının ilk yarısı için belirlenen 36 reform tedbirinden 24'ü gerçekleştirildi."

İyi de, o "reform tedbirleri" neler, Yılmaz bilgi vermiyor.

Soru şu:

Gerçekleşen tedbirler bizim hayatımızda neyi değiştirdi?..

Kimin hayatına, nasıl yansıdı?..

Meçhul!..

Ayrıca, söylediğine göre:

"Kamu İhale Kanunu'ndaki düzenleme reform programına uygun tamamlanacaktır."

Ya, siz o İhale Yasasını 22 yılda tam 191 kez değiştirmediniz mi?..

Hâlâ ne İhale Yasası?.. Hâlâ o yasa üzerinden ne reformu?..

Kişi başı yalanı

Kişi başına düşen gelir...

Şimdi 2011 yılına gidiyoruz. O tarihte Erdoğan anlı şanlı nutukla:

"2023'te kişi başına düşen gelir 25 bin dolar olacak."

Şu anda 2024'ün son çeyreğine girmek üzereyiz, kişi başına düşen gelir 12. 875 dolar.

2011'de 2023 için açıklanan hedefin yarısı!..

14 ülkede kaç yılda arttı?

"2023'te kişi başına gelir 25 bin dolar olacak" denildiğinde, bir araştırma yapılıyor.

4 Haziran 2012'te TEPAV / Günlük'te Esen Çağlar imzasıyla yayımlanan "2023'te 25 bin dolar kişi başı gelir, yoksa hayal mi" başlığını taşıyan, harika bir inceleme var.

14 ülke ele alınıyor. Kişi başına gelir o ülkelerde 10 bin dolardan 25 bin dolara kaç yılda yükselmiş, o araştırmadan aktarıyorum:

"- Amerika 44 yılda,

- Hollanda 31 yılda,

- Kanada 43 yılda,

- Avustralya 45 yılda,

- Belçika 31 yılda,

- Almanya 31 yılda,

- Tayvan 18 yılda,

- İngiltere 55 yılda,

- Japonya 22 yılda,

- Fransa 32 yılda,

- İspanya 31 yılda,

- Yunanistan 35 yılda,

- Güney Kore 19 yılda kişi başına geliri 10 bin dolardan 25 bin dolara yükseltebiliyor."

Bu ülkelerde kişi başına gelirin 10 bin dolardan 25 bin dolara yükselmesi ortalama 33 yıl alıyor.

Aynı sıçramayı 20 yılda yapan üç ülke var, Japonya, Tayvan ve Güney Kore.

Fransa, İtalya, İspanya ve Yunanistan ise, aynı sıçramayı Avrupa Birliği desteği ile ortalama 32 yılda tamamlayabiliyor.

Kişi başına gelir bizde bu yıl 12.500 dolar. Yeni program 2027 yılında 20.420 dolar öngörüyor. Anılan ülkelere bakarak, kişi başına gelir bizde üç yılda iki katına yakın artar mı?

Son yirmi iki yılın palavralarına dün yenileri ekleniyor.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

“Kırmızı Pazartesi”yi AİHM bozdu: Can Atalay sorusuyla

AİHM’in Can Atalay soruları yaptırım sürecinin yeni bir aşamaya geçip geçmeyeceğini belirleyebilir. Ya da ek süre tanıyabilir. Tanımazsa, bunun Batı ile ilişkilerde olağanüstü siyasi sonuçları olabilir. Cinayetiyle, hukukuyla, siyasetiyle, pek çok yönüyle herkesin her şeyi bildiği bir “Kırmızı Pazartesi” bugün

CHP: Şimdi yeni şeyler söylemek gerek, örnek Almanya

AKP artık ömrünü tüketen bir parti. Modası çoktan geçmiş, dayandığı dini ideolojiden başka hiçbir varlığı olmayan, eğitimde, adalette, çevrede, ekonomide her gün gözle görünen, fiilen yaşanan ağır tahribatın sorumlusu AKP. İşte burada şans CHP'nin kapısını çalıyor

İflastan önce son çıkış: Sanayiciye “konkordato” eğitimi

Sanayici tam bir darboğaz içinde. “Borçlarımı ödeyemiyorum” diyemeden, konkordatoya gitmeden, kepenk indirmek zorunda kalıyorlar

"
"