19 Mart 2022

NFT ve sanat üstüne Plotinos'la bir konuşma denemesi

Klavyenin başına geçtim ve Plotinos'la hayali bir görüşme yaptım. Buyurun...

Dijital dünyada sanat eserlerinin benzersizliğini onaylayarak onların kripto dünyasında alınıp satılırlığını sağlayan NFT teknolojisi üzerine tartışmalar sürerken, birçok sanatçı eserini NFT olarak satışa sunuyor, bazı eserler rekor fiyatlarla alınıp satılıyor. Kimilerine göre sanatla asla yan yana gelmemesi gereken, kimileri için ise sanat piyasasının canlanmsını sağlayan ve sanatçılar açısından birçok avantajı olan bir teknoloji NFT. 

Tartışmalar, güncel sanat, dijital sanat, günümüz dünyasında sanatçının pozisyonuna, sanatın metalaşmasına uzanırken, bizi, en çok da sanat felsefesinin temel bir sorusu üzerinde yeniden düşünmeye zorluyor: Bir şeyi sanat yapan nedir?

Benim aklıma, bizden neredeyse 2000 yıl önce yaşamış ve sanat üstüne düşünüp-yazmış bir filozof, Plotinos geldi.

Acaba bugün karşımızda olsa, bizim güncel tartışmalarımız hakkında ne düşünür ne derdi?

Klavyenin başına geçtim ve Plotinos'la hayali bir görüşme yaptım. Buyurun:

- NFT'yi duydunuz mu?

- Duymaz mıyım? Bizler olup biten her şeyden haberdarız. Ama önce ben sana bir şey sorayım; merak ettim, bu konuları konuşmak için neden aklına ben geldim, yani zamansal olarak size epey uzak sayılabilecek ben…

- Geçtiğimiz günlerde kavramsal sanat hakkında yazılar okurken, sizin sanat hakkındaki görüşleriniz aklıma gelmiş ve sonra da Enneadlar adlı kitabınızdan ilgili bölümleri okumuştum. Sanat ve estetikle ilgili görüşleriniz şimdilerde konuşulan konulardan çok uzak değil diye düşündüm…

- Böyle olması göğsümü kabartır benim. Teşekkür ederim.

- Kestirmeden sorayım o zaman, sizce NFT ürünler sanat eseri sayılır mı?

- Bu sorunun yanıtını o kadar hızlı vermek doğru olmayabilir. Ve iyi bir yanıt için bence sanattan ne anladığımızı ve sanatın temel kavramı olan güzelin ne olduğunu ortaya koyabilmemiz gerekir. Anladığım kadarıyla NFT, sizin yaşadığınız dünyanın bir gerçekliği olan dijital dünyaya taşınan sanat eserlerinin bu dünyada "tek, biricik" olmasını garanti altına alıyor.

- Evet evet, nasıl ki Picasso'nun elinden çıkan bir tablo, yüzlerce kopyası yapılsa bile orijinal olarak biricikse, aynı olayın dijital dünyaya taşınması durumu söz konusu.

- Tamam, böyle olunca bir eserin NFT olmasının onun sanat eseri olup olmamasıyla bir ilgisi olmaz ki… Yani bir eserin tuvalin, tahtanın, mermerin üzerinde yapılması veya dijital olması, onun pazarda, galeride veya dijital dünyada alınıp satılmasının, sanatsal değeriyle, sanat eseri sayılıp sayılmamasıyla bir ilgisi yok. Sanatın değerini, bunların dışında, başka yerlerde aramak gerekmez mi?

- O zaman şöyle sorayım, size göre güzel olan ve bir şeyi sanat yapan nedir?

- Güzel olanı duyusal dünyadan örneklerle belki daha kolay anlayabiliriz. Şimdi yan yana iki mermer blok düşünelim. Biri doğada olduğu gibi ham halde, diğeri ise bir sanatçı tarafından yontulmuş bir tanrıça heykeli olsun. Şimdi biz heykel olan mermer bloğa güzel diyorsak bunun güzel olmasının kaynağı ne olabilir? Taşın kendisi mi?

- Hayır, öyle olsa yandaki ham bloğun da güzel olması gerekirdi.

- Peki bu güzelliğin kaynağı sanatçı mıdır?

- Öyle gibi görünüyor, çünkü ham bloğu heykel haline getiren sanatçıdır.

- Ama dikkat et şimdi; mermer bloğu heykel yapan, onu diğer bloktan ayıran şey, onun sadece yontulmuş olması değil, bir tanrıça formunda yontulmuş olması değil midir? Peki o formu sanatçı mı yaratmıştır?

- Hayır ama, bir dakika… o zaman sanatçının yaptığı nedir?

- Sanatçı o formu mermer bloğa kazandıran kişidir. Formu o yaratmamıştır, fakat güzelliği meydana getiren şey onun formudur. Sanat taşa bir düşünce, idea kazandırmıştır, güzel olan odur. Ama biz devam edelim, bir düşünce, idea tam olarak taşa geçirilmiş olabilir mi? Yani taşta gördüğümüz şey, kendisine geçirilmeye çalışılan ideanın güzelliğini tam olarak yansıtabilir mi?

- Burada biraz kafam karıştı. Bana öyle geliyor ki iyi bir sanat eseri bunu başarabilmiş olandır. Yani cevabım, evet yansıtabilir.

- Sana katılmıyorum. Dediğin gibi her iyi sanat eserinde bir güzellik var tabi ama bu nihai, ideal bir güzellik olamaz. Çünkü sonuçta sanat, bir ideanın sanatçı tarafından bir madde üzerine işlenmesidir. Madde ise bunu yüzde yüz kabul edebilecek bir kapasitede değildir. Şöyle düşün, kafanda bir renk var, bunu çeşitli maddelerden tam olarak elde ettiğini varsayalım, aslında bu bile problemli çünkü elde ettiğin bir boya sonuçta, yani onun bir malzemesi var, bakalım o malzeme tam olarak kafandaki rengi verebilecek mi, ama biz verdiğini varsayalım, onu bir yere sürdüğünde, diyelim taşa, toprağa, tuvale… hepsinde farklı sonuç vermez mi? Yani kafandaki boya ile onun madde (taş, toprak, tuval) üzerindeki sonucu aynı olmayabilir. Anlatabiliyor muyum?

- Çok güzel. Buradan kavramsal sanata ya da dijital sanata geçebiliriz. Söylediklerinizden anladığım kadarıyla, sanat eserinin kaynağı aslında bir idea, sanatçı bunu bir yolla, taşa, tuvale aktarıyor, fakat ortaya çıkan şey asla ideanın mükemmel bir yansıması olamıyor. Bunun en temel nedeni de maddenin (taşın, tuvalin) sınırlayıcılığı. O zaman, sanat kavramsallaştıkça sizin görüşlerinize yaklaşıyor; kavramsal sanat ve şimdilerde dijital sanat kendini maddi olandan kurtardığı oranda bunu başarıyor.

- Bizim zamanımızdan size kadar sanattaki ifade arayışları hep bu sancının ürünü zaten. Sanatın doğayı olduğu gibi taklit etmekten nerelere geldiğini düşünsene. Soyut sanat, kavramsal sanat, dijital sanat, hep bir arayış. Fakat yine de mükemmel bir örtüşme olamaz, çünkü sanatın sonuçta ifade edilebilmesi gerekiyor, ki bunun araçsız olmasını düşünemiyorum.

- Sanatçıların kendilerini bazen bir türlü ifade edememelerinin sebebi de bundan kaynaklanıyor olabilir mi? Dediğinizi çok iyi anladım ama, güzellik bir maddeyle birlikte düşünüldüğünde, ilk düşünüldüğü gibi olmuyor, araya sanki maddenin sıkıntıları giriyor ve illa bir şeyler eksik kalıyor.

- Harika… Demek istediğim de tam olarak bu. Sanatla ortaya çıkan güzellik, asıl ideal olan akılsal olan güzelliğin bir alt görünümü olmak durumunda.

- Sanattaki güzellik size göre de Platon'daki gibi aşağı seviyeden bir taklit mi?

- Tam öyle değil. Sanat salt doğanın taklidi olarak alınmamalı, çünkü o zaman şöyle bir soru çıkıyor, peki doğa neyin taklidi? Platon doğayı ideaların taklidi olarak gördüğü için, ona göre sanatçı, doğayı taklit ederek aslında taklidin taklidini yapıyor. Bana göreyse sanat, doğanın da kendisinden çıktığı aklın, akılsal olanın, ideanın taklididir.

- Sanatçı o zaman doğadan çok, akılsal dünyayı sanatına aktarabildiğince başarılıdır.

- Tabi, biz ancak bu yolla ortaya çıkan bir esere "güzel" diyeceğiz.

- Ve biz bu güzeli, üzerine düşünmeye gerek duymadan, ilk bakışta fark edeceğiz, bizde bir coşku, sevinç uyandıracak.

- Güzel başka bir şeye gerek olmadan kendisini güzel olarak hissettirecek bir bakıma.
"Kendinde güzel" diyebiliriz buna, başka bir şeye ihtiyaç duymaz. Aslında şöyle de denilebilir: Bir eserin ya da herhangi bir şeyin maddesini soyduğumda geriye kalan şey… İnsanın da bu güzeli görmesi için kendisini duyusal dünyadan soyabilmesi gerekir.

- Bunu şöyle söyleyebilirsem benim için daha anlaşılır olacak: Benim bir şeyde ya da sanat eserindeki güzeli fark etmem için her türlü ön yargıyı, geçmiş deneyimlerimi -siz buna duyusal dünyadan sıyrılmak diyorsunuz- bir kenara bırakmam ve güzel olanla bu halde karşılaşmam gerekir.

- Evet güzeli görmek için ona bakanın da belli bir hazırlıkta olması gerekir. Güzel olan, kendisine güzel bakılmayı gerektirir.

- Son olarak NFT'lere dönersek…

- Başta da dediğim gibi, bir şeyi sanat eseri yapan, onun hangi yolla ifade edildiği ve nasıl alınıp satıldığı değildir. Bir NFT çok iyi bir sanat eseri olabilir de olmayabilir de. Tabii tahmin edebileceğin gibi, bunun kaç parayla alınıp satıldığıyla da bir ilgisi yok. Bu yüzden de NFT sanat olamaz deyip kestirip atmak anlamsız bence.



Plotinos (MS. 205-270), Antikçağ Yunan felsefesinin son büyük filozofu olarak kabul edilir. Roma İmparatorluğunun çözülmeye başladığı 3. yüzyılda yaşamıştır. İslam ve Hıristiyan felsefesi üzerinde önemli bir etkide bulunan filozofun, Enneadlar (Dokuzluklar) adlı eseri günümüze kadar ulaşabilmiştir. Plotinos’un düşünceleri için yararlandığım kaynak Ahmet Arslan, İlkçağ Felsefe Tarihi 5. Cilt, Bilgi Üniversitesi Yay. 2020

Yazarın Diğer Yazıları

“Etkin” olmaya çağrı: “Naturans III, Yeni Gündelik Yaşam” 

Çetin Balanuye, Naturans üçlemesinin bu son kitabında bizi, etkin olmaya ve diğer etkin insanlarla bir arada olmaya, dostluğa davet ediyor. Ben de bu davet doğrultusunda, bir ilk hareket olarak, herkese bu kitabı okumayı öneriyorum

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

Galileo, Descartes ve doğruyu söylemek

Galileo ve Descartes aynı dönemde, aynı otoriteye karşı, hakikati söylemek açısından iki farklı tutum geliştirirler

"
"