01 Mart 2025

“Terör” bitti!

Büyük kentin barınamayanları, kenar semtlerin açları, köyün yoksulları, etin, sütün, odunun ve kömürün muhtaçları, öğrenciler, emekliler, asgari ücretliler sevinin, yaşama sırası sizde, “terör” bitti!

Sonunda beklenen haber geldi.

Kürt sorununun nihai çözümü için PKK lideri Öcalan beklenen çağrısını yaptı.

Çeyrek asırdır cezaevinde tutulan; 2011-2019 arasında 8 yıl, 2009-2024 arasında 5 yıl boyunca avukatlarıyla görüştürülmeyen Abdullah Öcalan örgütüne silah bırakma çağrısı yaptı:

“Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.”

Siz de duydunuz mu, kayyum sistemi sona eriyor

100 yıllık baş ağrımız, bitmeyen çilemiz, 40 yıllık kanayan yaramızdı; “terör” bitti!

Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel ortadan kalktı. Dönem, barış ve demokrasi dönemi. Dönem insan haklarına saygı; adalet, eşitlik ve özgürlükler dönemi.

Sevinin a dostlar “terör” bitti!

Siz de duydunuz mu, kayyum sistemi sona eriyor. Bütün seçilmişler serbest, ülkeye demokrasi geliyor. 8 yıldır tutsak olan Selahattin Demirtaş, 7 yıldır tutuklu Osman Kavala; 18 yıla mahkûm Gezi Parkı’nın tutsakları Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden serbest bırakılıyor…

Kart kırt dönemi de sona erdi, “terör” bitti!

Türk’ün sokağında teni kara, alnı esmer, dili kırık olana yönelen nefret sona erecek. Amedspor’a uygulanan ırkçılığın sonu geliyor artık. Çocuklara ana sütü gibi helâl olan ana dilde eğitimin önü açılıyor.

Duyduk duymadık demeyin, “terör” bitti!

Karşılığında, iktidar hızla demokratik adımlar atmaya başladı bile. Süratle demokratikleşiyoruz. Özgürlüklerin önü açılıyor. 12 Eylül darbesinin ürünü YÖK kalkıyor, rektörler ve dekanlar bundan böyle atamayla değil, seçimle iş başına gelecekler. Üniversite özerkliğinin önü açılıyor. Adaletin kırılan çarkı hızla tamir ediliyor.

Atanmayan öğretmenler, depremzedeler, evsizler, işsizler; İzmir’in, Manisa’nın, Aydın’ın köylüleri; Gölcük’ün, Gödence’nin, Efemçukuru’nun sütünü satamayan çiftçileri siz de duydunuz mu, “terör” bitti!

Mazot ve gübre ucuzlayacak, süte devlet desteği gelecek, mülâkat sistemi kalkacak, atanmayan öğretmenler öğrencilerine kavuşacak! Terörle mücadele yasası değişecek. Grev hakkı serbest olacak, 12 Eylül darbesinin Cumhurbaşkanına tanıdığı grev erteleme hakkı rafa kalkacak.

“Terör” bitti! Şimdi değişim ve dönüşüm zamanıdır dostlar.

Bütün siyasi tutuklular, gazeteciler, yazarlar, düşünce suçluları serbest. CHP, HDK, DEM Parti’si ve Zafer Partisi’ne yönelik cadı avı sona eriyor. Sosyal medya yasakları kalkıyor. RTÜK eliyle özgür basına kesilen cezalar iptal ediliyor…

İşittiniz mi, “terör” bitti!  

Analar ağlamayacak, Galatasaray Meydanı’nın adı Kayıplar Meydanı olacak, Cumartesi Anneleri kayıp evlatları için yas tutmayacak, bundan böyle mezarsız çocukların kemikleri sızlamayacak, bütün faili meçhuller bir bir aydınlanacak.

Savaş sona erdi artık, “terör” bitti!

Sevinelim dostlar, on yıllardır ülkenin kaynaklarını tüketen savaş sona eriyor. Savaş bir halk sağlığı sorunudur dedikleri için kürsülerinden edilen binlerce akademisyen kürsülerine geri dönüyorlar. Her sene ülke bütçesinin yaklaşık yüzde 11’ını yutan silahlanmaya veda ediyoruz.

Emekliler, asgari ücretliler, dar gelirliler müjde! “Terör” sona erdi!

Bundan böyle silahlar susacak, anaların gözyaşı dinecek. Savaşa, savunmaya ve güvenlik harcamalarına ayrılan 1 trilyon 608 milyar liralık bütçeye gerek kalmayacak. “Terör” ün bitmesiyle asgari ücret artacak, en düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitlenecek. Depremzedeler size de müjde! 500 bin konut yapılacak, evi olmayan depremzede kalmayacak.

Kaz Dağları’nın çamları, Latmos’un meşeleri, Yırca’nın zeytinleri

Büyük kentin barınamayanları, kenar semtlerin açları, köyün yoksulları, etin, sütün, odunun ve kömürün muhtaçları, öğrenciler, emekliler, asgari ücretliler sevinin, yaşama sırası sizde, “terör” bitti!

Aydın Ovası’nın köylüleri, Çayırhan’ın işçileri, Tire’nin yoksul çiftçileri; Latmos’un, Beş Parmak’ın, Madran Dağı’nın mağdurları sizler de sevinin! Duydunuz mu “terör” bitti artık! 

Sevinin! Akdeniz’de, Ege’de; Marmaris’te, Kızılbük’te o güzelim koylar inşaatla dolmayacak, termik santral için ormanlara kıyılmayacak, olur olmaz yerde JES yapmak için tarım arazileri katledilmeyecek!

Duyduk duymadık demeyin. Kürt sorunun çözümünde dev adım atıldı; “terör” bitti!

Bergama’nın köylüleri, Munzur’un kadınları, Hopa’nın gençleri; Akbelenli Nejla, Rizeli Havva, Cerattepeli Neşe, Fındıklılı Melahat, İkizdereli Ayşe siz de sevinin!

Kaz Dağları’nın çamları, Latmos’un meşeleri, Yırca’nın zeytinleri “terör” bitti artık! Rahat bir nefes alın, sevinin, bundan böyle size kıyan olmayacak!

Yusuf Nazım kimdir? 

Yusuf Nazım (1962) Hanak-Ardahan doğumlu. 1984 yılında Ankara'da, Hacettepe Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. Uzun yıllar bilişim sektöründe çalıştı.

1992-1999 yılları arasında Özgür Gündem, Özgür Ülke, Emek, Evrensel, gazeteleriyle; Gerçek ve Evrensel Kültür dergilerinde deneme, öykü ve yazıları yayımladı.

2007 yılında Hayat Televizyonu'nun ilk kurucuları arasında yer aldı. 2010'da bilişim sektöründeki profesyonel çalışmasını sonlandırdı.

2011 yılından itibaren Cumhuriyet, Radikal, Evrensel, Özgür Gündem ve BirGün gazeteleriyle; T24 ve bianet platformlarında yazıları; Evrensel Kültür ve İnsancıl Kültür Sanat dergilerinde öykü ve denemeleri yayımlandı.

2012-13 yıllarında Güneydoğu'da Diyarbakır, Batman ve Van illerinde çekilen Düşümdeki Uçurtma belgesel filminin genel koordinatörlüğünü yaptı.

Kızak (Evrensel Basım Yayın, 2012) ve Leyla'yı Beklerken (İnkılap Kitabevi, 2017) isimli öykü kitapları ile Aklın Ayak İzleri, (3 Cilt, İzBB Yayınları, 2024) isimli romanı vardır. 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Omurga

Serap Hanım, partisinden ayrılıp tüm söylediklerine rağmen “otoriterizmi kurumsallaştıran” bir partiye geçerken iyimserliğini hâlâ koruyor mu, bilemem. Belki de Ergun Özbudun'un dediği gibi "mükemmeli ararken mümkün olanı kaçırmamak" için verdi kararını

Bizi kim öldürdü?

Ölüm her yerde, her an ve her şeyde, sinsi bir pusuda bizi bekliyor. İstiyorlar ki merak etmeyelim, istiyorlar ki bilmeyelim, istiyorlar ki öğrenmeyelim!

Gazze’de büyük geri dönüş: “Aslında ev de yoktu!”

Yavaşça yere çömeldi, elini kederle dizine koydu. Bildiği bütün sesler, sözler, kelimeler boğazında erir gibi oldu. Arkasına döndü, üzerine tünediği moloz yığınına anlamsız gözlerle baktı. İçine girdiği şey bir taş yığınından ibaretti, aslında ev de yoktu

"
"