05 Haziran 2022

Köye gitmemin en eğlenceli tarafı babaannemin ekmek pişirmesini izlemekti

Babaannemin sevdiğim ekmeklerini hâlâ çok özlesem de Pelin'in ekmeği ve emeği bana iyi geldi. Belki bakarsınız ilerde ekmek sevdalılarına ekmek yapmayı da öğretir

Çocukluğumda köye gitmenin en eğlenceli tarafı babaannemi ekmek pişirirken izlemekti.

Koca bir tekneye hamuru geceden mayalayarak bırakır, üstünü sıkı sıkı kapatır, beni de tembihlerdi; "Sakın teknenin üstünü açma." diye. Kediye ciğer teslim edilir mi? Tabii açardım.

Çocukluk işte, gecenin köründe bile acaba ne oluyor diye kalkar kalkar bakardım.

O tekneden pofur pofur kabarıp taşmak isteyen hamurdan başka bir şey göremeyeceğimi anlamıştım sonunda fakat epey zaman almıştı anlamam.

Ertesi gün babaannem örtüleri kaldırırken yanında durur, hayranlıkla izlerdim onu. Güçlü kollarıyla hamurun o gevşemiş gözenekli halini bozar, koca teknenin içinde adeta fırtınalar koparırdı.

Odanın içine dolan ekşi maya kokusu, o tekne açılır açılmaz bütün evi sarardı. 

Babaannemin iki tarafa örüp bıraktığı uzun, bembeyaz saçları vardı. Ekmek pişirirken başörtüsünü bağlama şeklini değiştirirdi. Sanırım ateşin karşısında uzun süre kalmaktan bunaldığı için yanakları al al olurdu. Teknedeki hamuru kalın kollarıyla kolaylıkla çevirirdi. O sırada bileğindeki altın bileziklerin çıkardığı sese özenirdim. Benim de bileziklerim olsun isterdim.

Babaannem ilk pişen ekmeği hep bana verirdi. Kendi yaptığı tereyağını özenle ekmeğin üzerine bırakır, bıçakla ekmeği delip yağın ekmeğe nüfus etmesini sağlardı. Sonra da bana uzatıp "Hadi şimdi hepsini bitir bakalım." derdi. O kadar çelimsizdim ki bir iki ısırıkta hemen doyardım. Maalesef o ekmekleri bulmak mümkün değil artık.

Şimdi köyde hemen hemen hiç kimse kalmadı eskilerden. Artık ne doğru dürüst buğday yetiştiren, ne taş değirmeni olan, ne de evinde ekmek pişiren… 

Biliyorum o zamanlar köylü için francala şehir ekmeği pek bir popülerdi. Köy insanına bu ekmeği almak büyük bir lüks gibi gelirdi. Hele evde ekmek pişirmekten bıkmış kadınlara hazır ekmek almak eminim çok iyi gelirdi.

Ama maalesef geçen yıllar içinde ne o ekmeği pişiren insanlar köyde kaldı, ne de o geleneği devam ettirme isteği içinde olan. O güzelim ekşi mayalı ekmekten eser kalmadı haliyle… Tek tesellim; babamın memleketi Nallıhan'da kadınlarının ekmek yapıp bunu ticarete dönüştürmesi oldu.

Eski ekmeklerin lezzetini bulamasam da mevcut fabrika ekmeklerinden daha lezzetli oldukları kesin. 

Köyde aradığım ekşi mayalı ekmeği İstanbul'da buldum!

Aralarda İstanbul'a gittiğimde ilk yaptığım iş sabahın ilk ışıklarında boğazda yürümektir.

Sonra ver elini Bebek Kahve… Burası bana şehrin içinde ansızın bir kasabaya gelmişim hissi verir. Keşke öyle kalmaya direnseler. Her seferinde servisin ne kadar kötüleştiğini görsem de gitmekten kendimi alamadığım bir yer orası Bebek'te.

Son İstanbul ziyaretlerimden birinde, eniştemle sabah yürüdükten sonra Bebek'de Ninda adında küçük bir kafeye gittik.

Minicik bir yerdi. Önünde de büyük kuyruk… Etrafta tanıdık insanlar. Kimisi yürüyüşe çıkarken kahvesini almaya çalışıyor, bazıları kahvaltı için yer bulma telaşında. Anladık ki kahvaltı için şansımızı zorlamaya gerek yok; ekmekleri, kruvasanları alıp çıkmalıydık. 

Varol sonra anlattı, meğer burası pek meşhur bir yer olmuş… Sebebi ise Pelin'in ekşi mayalı ekmeklerinin lezzetiymiş. 

Pelin'in ekmeği… 

Pelin ekmek yapmaya 2005 yılında amatör olarak evde başlıyor. Yaptığı ekmekler eş dost arasında o kadar popüler olmuş ki o yolculuk onu buralara kadar getirmiş.

Pelin'le o gün kısa bir tanışma yaşadık. Başı çok kalabalıktı. Servis yapmaya yetişemiyordu.

Birkaç gün sonra aynı mekana gittiğimde yine yer yoktu. Üzülmüştüm doğrusu. Biraz oturup yaptıklarından tatmak istiyordum. Ayakta beklerken bir hanımın bize seslendiğini duydum. "Dilerseniz masamı paylaşabilirim." Hemen masaya doğru hamle yaptım. Bayılırım zaten yeni insan tanımaya. Bir süre sonra yanına bir arkadaşı daha geldi.

"Pelin ben." dedi. Bir iki sorudan sonra anladım ki o Pelin bu Pelin; yani Pelin'in Ekmeği Pelin…

Meğer birbirimizi sektörden de tanıyormuşuz. O eşiyle birlikte bir organizasyon şirketinin sahibi olarak yıllarca büyük şirketlere organizasyonlar yaparak servis vermiş, hâlâ da devam ediyormuş o işi. Ama hiç yüz yüze tanışmamışız o yıllarda. Sonra başladı mı bizim koyu sohbet… Baktık zaman yetmeyecek, tekrar buluştuk.

"Pelin nasıl girdin bu işe?" diye sordum.

"Ekmeğe çok meraklıyım." dedi. "Her yurt dışına gittiğimde yediğim ekmeklerin lezzetine doyamayıp bir de onları taşımaya başlamıştım. Bir süre sonra da bu ekmekleri evde yapmak istedim. Ve bunu nasıl yapabileceğimi merak ettim. Yani herşey merakla başladı…"

Pelin ilk ekmeğini evinde yapmaya başlıyor. Eğri büğrü ekmekleri başta kabarmasa da hepsi çok lezzetli olmuş. Zamanla da daha iyi ekmekler yapmış. Yaptığı ekmekleri arkadaşlarına hediye olarak götürdükçe ve onlardan da ekmeğine övgüler gelince daha çok araştırıp daha iyi ekmekler yapmaya başlamış.

"Çok araştırıp okudum. Maya ne, hangi unla ne yapılır, iyi fırının önemi ne gibi gibi… Çok kaynak var açıkçası… Ama anladım ki iyi ekmeğin sırrı 'maya, un, değirmen ve fırın'… Mayanın en iyi olduğu meşhur San Fransisco 'Tartine Bakery'e' kadar gidip yapılan ekmeklere baktım. Orası ekşi mayalı ekmeklerin cennetiydi. Ordan mayalarımı getirdim. Her unun her ürün için uygun olmadığını gördüm. Mesela kruvasan yapmaya çok sonra başladım. O tamamen farklı bir undan ve tereyağından yapılıyor. Sevdiğim kruvasanı yapmam çok araştırma ve emek istedi. Bu da epey zaman aldı. Ekmek sevgisi bu işi aşkla, daha tutkulu çalışarak yapmamı sağladı." diyor Pelin.

Sonunda eve sığamamış ve kendine bir yer açmış. Çalışanlarının hepsi kadınlar olmuş. İlk yeri evine yakın, Arnavutköy'de.

Pelin ekliyor:

"Ben ticari bir beklentiyle başlamadım bu işe. Ekmeği seviyordum, iyi ekmek yapmayı öğrendim ve iyi ekmek yaptıkça da işi sevdim. Ekşi mayalı ekmeklerin alıcısı kısa zamanda bizi buldu. Kimisi kendi gelip aldı, kimi şoförünü yollayıp aldırdı. Ekmek yolculuğum benim yeni insanlarla tanışmama vesile oldu. İçlerinde hayran olduğum Sezen Aksu'dan tutun da, rahmetli Bahar Korçan'a kadar pek çok ünlü isim var."

Pelin'in yolculuğu hobi olarak başlamış ama daha da büyüyeceğe benziyor. Zira gözleri ekmek deneyimini anlatırken çakmak çakmak oluyor. Babaannemin sevdiğim ekmeklerini hâlâ çok özlesem de Pelin'in ekmeği ve emeği bana iyi geldi. Belki bakarsınız ilerde ekmek sevdalılarına ekmek yapmayı da öğretir.

Benim gibi ekmek meraklılarına duyurmak istedim…

Kalın sağlıcakla. Haftaya görüşmek üzere…

Yazarın Diğer Yazıları

Bir daha asla demeyeceğim: "Hindistan mı asla! Ne işim var orada!" dedim ve yine gitmek istiyorum

Giderken beni hijyenle ilgili o kadar korkutmuşlardı ki yanıma aldığım kraker ve kuru yemişlerle iki hafta geçirmeyi planlıyordum. Oysa hiç öyle olmadı. Gezi boyunca inanılmaz güzel Hint yemekleri yedim. Her şey nasıl baharatlı ve lezzetliydi anlatamam

Yeni yıldan ne istiyorum?

"Bak bu benim manifesto listem, seninki nerede?"

Shavasana

Kendinle yalnız kalmak ve o derin sessizliğin içinde ne istediğini bulmaya çalışmak çok zor ama bir o kadar da çekici…