CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü gazetesi hakkında hazırlandığı öne sürülen 'FETÖ' dosyasına ilişkin olarak, “Sözcü'nün susturulmasını konuşmak demokrasi tarihi açısından ciddi bir ayıptır” dedi.
Sözcü gazetesini ziyaret eden Kılıçdaroğlu, "Bunu yapacak kişilerin bakanlık koltuklarında oturmaları, yargı koltuklarında oturmaları mümkün değildir" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu'na, Genel Başkan Yardımcıları Selin Sayek Böke ve Tekin Bingöl ile İstanbul İl Başkanı Cemal Can Polat ve Milletvekili Gülay Yedekçi eşlik etti.
Kılıçdaroğlu ziyaretinde şu açıklamaları yaptı:
“SÖZCÜ sıradan bir gazete değil. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletine bağlı, hukukun üstünlüğünü savunan, cumhuriyete yönelik kumpasları açığa çıkaran bir gazetedir. Dolayısıyla SÖZCÜ'nün Türk halkının nezdinde ayrı bir yeri vardır. SÖZCÜ ile halk arasında ciddi bir güven ilişkisi doğmuştur ve doğruları yazmıştır. Her doğrunun arkasında da yüreklice durmuştur. SÖZCÜ'nün böyle bir misyonu var. SÖZCÜ diğer gazetelerde özgürce yazı yazamayanları kendi bünyesine almış ve dolayısıyla hem kararlılığını hem halka olan güvenini bu çerçevede pekiştirmişir.
SÖZCÜ'nün susturulması gibi bir olayın tartışılması dahi demokrasi açısından ciddi bir ayıptır. Böyle bir şey kesinlikle olmaz. Bunu yapacak kişilerin bakanlık koltuklarında oturmaları, yargı koltuklarında oturmaları mümkün değildir.”
"Yurt dışına çıkamazlar"
“SÖZCÜ muhalif bir gazetedir. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama gazeteciliğin evrensel değerleri içinde muhalif olmak vardır. Sadece iktidarı öven ve sadece iktidarın söylediklerini manşetlere çıkaran bir gazeteye zaten gazete de denmez. Bu çerçevede SÖZCÜ'yü CHP olarak destekliyoruz. Yayın çizgisinden ödün vermez, eleştirilmesi gereken kişi ve kurumları eleştirir. Bu özelliğine herkesin saygı duyması gerekir. Özgür bağımsız çizgisi nedeniyle SÖZCÜ susturuluyorsa Türkiye'de demokrasiden kimse söz edemez. Böyle bir olaya tevessül edilmesi emin olun herkesin yurtdışına çıkamamasına yol açar. Kimse kabul etmez bu olayı. Gazetelerin politikacıların söylemlerini yüreklice eleştirebilmeleri demokrasinin olmazsa olmazlarından birisidir. Eğer yargı kendisini siyasal otoritenin gölgesi altında hisseder ve o çerçevede karar alırsa ona da yargı denmez. İktidarın yargısı olur o.”