Politika

Mehmet Altan: Erdoğan müebbetlik suç işliyor

Cumurbaşkanlarının anayasayı açıkça çiğnemesi suç kapsamına girmez mi?

29 Şubat 2016 13:36

Mehmet Altan*

Yürürlükte olan Anayasa’nın 153. Maddesi’nin son satırı çok açık, diyor ki:

“…Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”

***
Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül kararı için dün ne diyor?

“Verdiği karara uymuyorum. Saygı da duymuyorum”…

Bu açıkça “Anayasa’nın 153. Maddesi’ni çiğniyorum” beyanıdır.

***
Hâlbuki cumhurbaşkanlarının gene yürürlükteki Anayasa’nın 104. Maddesi’ne göre görevi belli.

‘Anayasa’nın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmek’…

Erdoğan sadece Anayasa’nın 153. Maddesi’ni değil, asli görevini yapmayı reddederek 104. Maddesi’ni de çiğnemekte…

***
Anayasa’yı çiğnemek Türk Ceza Yasası’na göre ağır bir suçtur…

Ceza Yasası’nın 309. Maddesi şöyle yazar:

“Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.

(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”

***
Anayasal düzenin değiştirilmesine ‘müebbet hapis’ cezası biçen Türk Ceza Yasası’nın ‘gerekçesini’ de buldum:

“Anayasanın Başlangıç Kısmında aynen ‘Millet iradesinin mutlak üstünlüğü; egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiç bir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk dışına çıkamayacağı; Hiç bir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevî değerlerini, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı’ şeklindeki ifade ile siyasal iktidarın kuruluş ve işleyişine egemen olması gereken ilkeler gösterilmiş bulunmaktadır.

Siyasal iktidarın kuruluşu ve işleyişine egemen olan bu ilkeleri içeren kuralların bütünü, Anayasal düzeni teşkil etmektedir. Bu madde ile korunmak istenen hukukî yarar, Anayasa düzenine egemen olan ilkelerdir.

Madde ile korunmak istenen hukukî yararın niteliği dikkate alınarak, ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzen’ ibaresi kullanılmış, böylece korunmak istenen hukukî yarara açıklık getirilmiştir.”

***
Ceza maddesi; ‘Anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik teşebbüsün ancak cebir veya tehdit kullanılarak, yani bireylerin iradeleri zorlanmak suretiyle ifsat edilerek gerçekleştirilmesi gerekir’ diyor…

Şimdi herhalde hukukçuların şu soruları cevaplamaları gerekiyor:

Elindeki gücü düşündüğümüzde Cumhurbaşkanı’nın anayasal düzeni yok etmeye kalkması ve Anayasa’nın amir hükümlerini dinlememesi, konumu nedeniyle hem tehdit, hem cebir unsurlarını taşıyor mu?

“Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum” tehdit kapsamına giriyor mu?

Cumhurbaşkanı, bu ‘tehdidi’ cebir yoluyla gerçekleştirecek imkânlara sahip mi?

***
Türkiye Cumhuriyet’i, anayasası paçavraya dönmüş bir canlı cenaze olarak yok olmayı beklemeyecek ise herkesin bugünden tezi yok şu sorunun da cevabını araması gerekir:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı çiğneyen bir cumhurbaşkanına uygulanacak yaptırım nedir?

Cumurbaşkanlarının anayasayı açıkça çiğnemesi suç kapsamına girmez mi?

Hukuken yapılması gereken nedir?

Hukukun gereği yapılacak mı?

Yoksa siyasal rejimi zorla değiştirilmek istenen Türkiye, tümüyle ve bir daha kalkmamak üzere artık ölmeye mi yatıyor?


Bu yazı gazete360.com'dan alınmıştır

İlgili Haberler