DİĞER
“Bir söylediği diğerini tutmayan, her şeyi sadece kendine isteyen, kendi çıkarını düşünen, bilinçli olarak ısrarla yalan söyleyen bir kişiyi sokakta görseniz bile selam vermekten imtina edecekken, onu bir lider olarak konumlandırmak ve kurtuluş gününün onun sayesinde geleceğini düşünmek, güvenilmez anlatıcının sabit değil, akışkan bir tanım olduğunu da göstermektedir bize.”
"Kitabın merkezinde bulunan 1928’deki harf inkılabını bir gecede cahil bırakılmaya ya da aydınlanmaya indirgeyen yaygın tavrın karşısına Niyazioğlu’nun analizi karşılaştırmalı ve tarihselleştirilmiş bir ilişkiler ağını ortaya koyuyor."
"Hikâye dinlemek güzeldir, ama hikâye anlatıcılığı da özenilen bir durumdur. Bir konserde dinleyiciyken o sahnede olduğunuz hayalini kurmak gibidir. Zira hikâye anlatıcılığı dünyanın en eski mesleği olarak kabul edilir ve dünyada (bence) ilk sahne bu anlatıcının oturduğu taş, kütük veya topraktır..."
Onetti’yi sevmek, ondan zevk almak bugün özellikle yazarlardan oluşan daha dar bir izlerçevre içinde bir çeşit ayrıcalık haline gelmiştir, bir mecburiyet değilse eğer. “Yazarların yazarı" gibi bir konum. Şöhretlerden “blurb”ler, arka kapak yazıları bu konumu sergiler ve pekiştirir. Onetti’nin bazen çıldırtıcı, sık sık yorucu ve hemen her zaman hazine-benzeri kitaplarından söz edeceğim; ama kent de, kentsel yeraltı da, yabancılaşma ve beyhudelik duygusu da Güney Amerika’da romana ilk onunla girmiş değildir.
Hayvan Müzesi devrimci imkâna dair işaretler olduğu gibi bir saplantı anıtı olarak da okunabilir. Kişinin kendisine yeni bir öykü ve hatta mit yaratma çabasının uzak sıçrayışlarla mümkün olabileceği düşüncesinde ısrar etmek ve hatta bunu tuhaf bir megalomaniyle harmanlamak
Yirminci yüzyılın başında büyük bir devrim yaşadığı hâlde eşitsizliği, yoksulluğu gideremeyen Meksika ve büyülü gerçekçilik akımının mimarı sayılan Juan Rulfo: Ay ile Yıldız Ayrı Düşünce...
Adı konulmuş ya da konulmamış diktatörlerin ve diktatörlüklerin sayısı arttıkça, içinde yaşadıkları bu rejimlerin yol açtığı yıkımları, politik baskıları anlatan yazarlar da çoğalıyor
Bellatin’in başka hiçbir otobiyografiye benzemeyen, birbirini de andırmayan üç “otobiyografi”sini bir araya getirdiği Büyük Cam, edebiyat metinleri üzerine düşünmenin apayrı bir şey olduğunu da göstermeye çalışıyor...
Çalakalem yazılmış metinler dünya durdukça yazarlarına zarar verecek şekilde kitap raflarında yerlerini alıyor...
Bir dilde kar yağıyor, kâr elde ediliyorsa gereksiz karışıklık çıkarmanın âlemi var mı? Yok; minarenin alemi var. Hatta arıza gibi algılanmasın diye hattâ’ya hakkı olan şapkayı tahsis etmenin ne sakıncası olabilir? Şapkaya ek bedel mi talep ediyorlar?
Bir eleştirmenin ilgi alanının edebî ve siyasî dayanakları yok olmaya yüz tuttuğunda o eleştirmene ne olur? O devir sona erdiğinde geriye ne kalır?
Latin Amerikalı yazarların çoğu aynı zamanda büyük kitle hareketlerinin, darbe karşıtı grupların bir parçasıydı ve yaşadıkları ortam onların yeni anlatı imkânlarını zorlamasını sağladı...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık