DİĞER
“Forster roman kişilerinin tanıdığımız kişilerden daha gerçek olduğunu, çünkü çevremizdekileri şöyle böyle anlayabildiğimiz halde roman kişilerini tam olarak anlayabildiğimizi söyler. Öykü bu olanağı vermez bize.”
"Metin Bey’in potansiyelinin ne kadar zengin olduğunu biliyordum, ama tahminlerimin üstünde biriyle karşılaştım. Bir de beni şaşırtan ne oldu biliyor musun; bu kadar doğuştan yetenekli, bu kadar o yeteneğin üzerine çalışmasıyla ve bilgi birikimiyle kendisini donatmış bir insanın daha öfkeli olmasını beklerdim, burada, bu ülkede…"
"Kurmaca bir metin yazarken yaptığınız şey esasen fiili dünyanın dışında yer alan, kendisi gerçek olmasa da içerdiği imkânların gücüyle sizi etkileyen bir dünya inşa etmek. Böyle bir dünyayı kurarken de kendi kişisel dünyanızda nelere inandığınız nispeten ikincil önemde kalıyor..."
“Bir anlamda sonuna geldiğim hayatımın dökümünü yapmak istedim açıkçası. Bir özkurmaca bu. Otobiyografi değil ama otobiyografik unsurların ağır bastığı kurmaca bir anlatı. Kendi portremi bilerek Deniz Çakır’a benzeterek çizdim.”
“Sonuna kadar okunabilecek bir kitap yazmak istedim. Yarıda bırakılmasın, bir sonraki sayfa için, bir sonraki öykü için sabırsızlanılsın. Türkiye’nin bir yerinde, hayalimde kanlı canlı karşıma çıkan bir okur var, ona güzel bir şeyler okutmak için uğraşıyorum. Benim derdim bu, gerisi lafügüzaf.”
“İstanbul üzerine, salt şehir olarak İstanbul üzerine yazmak nasıl olur, olmalı; bunu düşündüm. Orada karşıma dünya üzerinde sadece İstanbul’da yetişen bir çiğdem türü ve bunun dantel motifi çıktı. Ben de ha bire bu motifi ördüm durdum. Dantel geldi, yine zalimin diline karşı zarif dil bağlamında olmadık bir yere oturdu..."
"Benim ilgimi çeken şey şu: Nasıl oluyor da bir insan diğerinin üzerinde tahakküm kurabiliyor? Bunun çeşit ve metotları nedir? Yolları nedir bunun? Ne üzerinden ikna edilebilir bir insan bir baskı düzeninde boyun eğmeye? Baskı düzeni nasıl olur da bir kültüre dönüşür, yayılır ve norm olur; nasıl olur bu?"
“Ayfer Tunç’un Osman’ını okuyunca, bir kadın yazarın bir erkek karakteri bu kadar derinlikli anlatmasına bir kez daha hayran kaldım. Karşı cinsi anlatmak, o olmak, onun gibi düşünmek, onun duygusunu ifade etmek gerçekten güç. Alp’i yazarken ben de bu güçlüğü yaşadım.”
"Babamın yazdıkları hammadde, işlenmemiş mücevherlerdi. Bunları yeniden elden geçirmeli, akıcı bir roman haline getirmeliydim. Bu kadar zengin malzemenin kaybolup gitmesine kayıtsız kalamazdım. Üstelik bu benim ailemin tarihiydi; tanımadığım dedelerime bir vefa borcum olduğunu hissettim..."
"Kadınları anlıyorum, ben de bir kadınım, dünya zor. İki kat bedel ödemeden asla kendimize alan açamıyoruz. Korkuyoruz, kaygılanıyoruz. Gece 11’de, bir sokakta tek başına yürürken telefonla konuşarak kaygısını gideren bir kadından bu dünyayı devirmesini bekliyoruz."
"Yıllar içerisinde, özellikle de bu kitabı yazarken değiştim. Kararlar o kadar net verilemeyebilir. Hiçbirimiz o kadar güçlü değiliz. Zaten o kadar güçlü olmak yanında biraz da kibri getirir. Gönül ister ki acı çekilmesin ama bir yandan da 'Keder mi, hiçbir şey mi deseler kederi seçerim' demiş Faulkner."
“Şule Çet’in arkadaşları olmasaydı katiller ceza almayacaktı. Şule Çet unutulmasın, bu kitapla yaşasın istedim. Arkadaşlarına da teşekkür etmekti amacım. Çok kıymetli bir mücadele verdiler çünkü. Adalet olmadığı sürece İstanbullu Amazonlar 1809’la aramızdaki iki yüz yıllık mesafe yok oluyor aslında."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık