01 Mayıs 2024

Yeni Anayasa neden tuzak?

Anayasa değişikliği Erdoğan'ın tekrar Cumhurbaşkanı adayı olmasını otomatik olarak sağlar mı?

TBMM

İktidar çevrelerinin yeni Anayasa girişimlerini sanki bir yerden bir anda düğmeye basılmış gibi gündeme getirmesi ilginç.

İktidarın bir anda yeni Anayasa arayışlarını gündeme sokmasının iki nedeni olabilir.

İlki, hem ağır yerel seçim yenilgisini hem de dayanılmaz hayat pahalılığını unutturup kamuoyunda salt yeni Anayasa konuşulmasını sağlamak ve böylece esas siyasi tartışmaları gölgelemek.

İkincisi ise muhalefeti "kafalayıp" Anayasa'da küçük çaplı da olsa bir değişiklik yapılmasını sağlayabilirlerse, bu yolla R. Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha CB adayı olmasını sağlayabilmek.

Malum, TBMM beşte üç çoğunlukla seçimleri yenileme kararı almazsa Erdoğan tekrar CB adayı olamıyor.

Anayasa'da hangi en olmadık "cinlik"le yorum yapılırsa yapılsın, olamıyor.

Zaten artık aksini iddia eden de yok.

İktidar bloğunun TBMM'de beşte üç çoğunluğu yok.

Normalde muhalefet bloğundan hiçbir parti (muhafazakâr partiler dahil) sırf Erdoğan'a iyilik olsun ve önü açılsın diye erken seçim kararına onay vermez.

O halde sanırım bu bir anda başlatılan yeni Anayasa girişimleri ile bir taş atıp iki kuş vurulmaya çalışılıyor.

Peki bir Anayasa değişikliği Erdoğan'ın tekrar CB adayı olmasını otomatik olarak sağlar mı?

Yani yapılacak bir Anayasa değişikliğinde muhalefet, Erdoğan'ın tekrar aday olmasına açıkça olanak verecek bir hükmü kabul etmezse ve böyle bir hüküm Anayasa'ya konulmazsa, Erdoğan'ın tekrar aday olması mümkün olmaz mı?

Bence olur.

Bir Anayasa değişikliği yapılırsa, Erdoğan'ın tekrar adaylığına açıkça imkan veren bir hüküm konulmasa bile Erdoğan tekrar aday olabilir.

Bu nedenle muhalefet hesabını ona göre yapmalı.

"Canım zaten biz açıkça tekrar adaylığına yeşil ışık yakmazsak tekrar aday olamaz. O yüzden, başka maddelerde müzakere etmekten kaçınmayalım ve istediğimiz bazı maddeleri geçirtebilirsek iyi olur" düşüncesiyle tuzağa düşmemeli.

Nasıl mı?

Anayasa tuzağı

Eğer yapılacak yeni Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının tekrar seçilmesi ve adaylığı hakkında hiçbir hüküm getirilmese bile, Cumhurbaşkanının yetki ve görev alanı ile dolaylı da olsa bağlantılı bir değişiklik yapan hükmü referans alarak, YSK Erdoğan'ın tekrar adaylığına yeşil ışık yakacaktır.

Kimsenin kuşkusu olmasın.

Bilindiği üzere, geçen CB seçiminde de Erdoğan aslında hukuken aday olamıyordu.

Anayasa çok açık biçimde iki dönemden fazla adaylığı yasaklamış.

2017 Anayasa değişikliğinde CB'nin seçim sistemi ve seçilme koşulları hakkında hiçbir değişiklik yapılmadı.

Buna rağmen biliyorsunuz YSK, Erdoğan lehine yorum yaparak, 2017 değişikliği ile CB'nin yetki ve görev alanında da bazı değişiklikler yapıldığı için, bu değişikliği milat kabul edip, Erdoğan'ın tekrar aday olabileceğine karar verdi.

Maalesef hukuku eğdi, büktü ve canının istediği şekle sokmayı yeğledi.

Hatta hukuku zorlarken kırdı, dağıttı.

Ülkenin hukuk seviyesini 28 Şubat döneminde hukuku eğip büken ve zedeleyen askeri vesayetçi hakimlerden daha da geri bir noktaya götürdü.

Yargı böylece maalesef askeri vesayete eyvallah eden imajdan diğer uç noktaya ve siyasetin ve hatta iktidardaki tek kişinin vesayetine girmiş bir imaja sürüklendi.

Sonrasında zaten AYM kararlarını açıkça tanımayan mahkemeleri ve yargıçları (!) da yani "tuzun koktuğunu" da gördük.

Batı demokrasisi ve hukuk devleti standartlarındaki hiçbir mahkeme böyle bir yorum yapamaz ve böyle bir karar veremezdi. Yoksa kendini ve varlığını inkâr etmiş olurdu.

O halde muhtemel yeni Anayasa değişikliğinde mevcut CB için tekrar seçilme konusunda hiçbir hüküm bulunmasa bile, emin olun ki bu konuda karar vermeye tek yetkili olan merci YSK salt bu değişikliği referans alarak, Erdoğan'ın tekrar CB adayı olmasına yeşil ışık yakacaktır.

Hatta yeni Anayasa değişikliğinde CB'nin sadece seçim ve adaylık kurallarında değil yetki ve görevlerine yönelik hiçbir hüküm getirilmese ve suya sabuna dokunan hiçbir değişiklik yapılmasa bile, YSK yine de yeni gelen değişiklikten bir madde ile zorlama bir bağlantı kurarak, "Erdoğan yeniden aday olabilir!" diyecektir.

Yani Anayasa'da yapılacak en küçük bir değişiklik bile Erdoğan'ın yeniden adaylığını sağlayacak şekilde yorumlanacaktır.

O halde muhalefetin hesabını ona göre yapmasında yarar var.

Benden uyarması.

Yeni Anayasadaki diğer tuzak

Yeni Anayasa değişikliğinde muhalefeti çok zor duruma sokma ihtimali bulunan diğer tuzak ise parlamenter sisteme dönüş tartışmalarını körükleyerek, muhalefeti hatta ana muhalefet CHP'yi bile kendi içinde bölmek ve parçalamak taktiği olabilir.

Zira normal koşullarda, gerek genel olarak muhalefet içinde gerekse CHP içinde Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş'a destek veren kesimlerin şu safhada başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçişe sıcak bakmaları kendileri açısından mantıksızdır.

Çünkü önümüzdeki CB seçimlerini kazanma olasılığı en yüksek olanlar normal koşullarda bu iki isimdir.

Almanya Cumhurbaşkanının bile bunun farkında olduğu anlaşılıyor!

O halde mevcut Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yetkilerini bir anda ellerinin tersiyle itmeleri kendilerinden beklenemez.

Kaldı ki parlamenter sistemi ilke olarak daha uygun bulmakla birlikte, ülkenin iyice derinleşmiş birçok sorununu ancak bu önemli yetkilerle çözebileceklerine inanıyor olabilirler ve parlamenter sisteme geçişi en azından bir dönem ertelemeyi daha gerçekçi ve tutarlı bulabilirler.

Ancak gerek parti içinden gerekse muhalefetin diğer kesimlerinden, biraz da bu iki isimden CB olacak olanın siyaseten çok da fazla güçlenmesini arzu etmeyenlerden, bu konuda aksini düşünen ve derhal parlamenter sisteme geçiş fırsatı olursa kullanmak isteyen önemli bir kesim olabilir.

Bu durumda aralarında derin bir çatışma ve bölünme mümkündür.

Bu da hükümetin elini oldukça güçlendirir.

Gerçi iktidar bloğu da bu konuda bölünebilir. MHP'nin siyasi gücü yüzde 50 artı bir kuralı ile en üst noktaya çıktığından, başkanlık sisteminin devamında ısrarlı olduğu biliniyor.

Ancak her durumda bu konuda "çarşının karışması" en çok Hükümete yarar. Pazarlık gücünü artırır.

Yeni Anayasa arayışı neden ciddiyetsiz?

Başta TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı olmak üzere, yeni Anayasa girişimini gündeme getiren iktidar çevrelerinin sürekli papağan gibi tekrar ettikleri tek şey, ülkenin mevcut darbe Anayasasından kurtulması gerektiği ve daha demokrat ve özgürlükçü bir Anayasaya acil ihtiyaç duyulması.

Ülkenin şu ana kadar evrensel standartlarda en demokratik Anayasası olan 1961 Anayasa'sının da "darbe" ürünü olduğu belli iken, bir Anayasa'nın darbe sonrası getirilmiş olması o Anayasa'yı otomatik olarak kötü yapmaz.

Belki ihtimaller daha azdır ama darbecilerin yaptığı iyi bir anayasa da olabilir, sivillerin yaptığı kötü bir anayasa da.

Kaldı ki darbe Anayasa'sı dedikleri bu Anayasayı 3-4 defası çok köklü değişiklik olmak üzere, onlarca kez değiştirmiş olanların, yani hemen her maddesini istedikleri gibi değiştirme imkanına defalarca sahip olmuş olanların, şimdi "bu Anayasa şöyle kötü, böyle kötü!" diye sızlanmaları sanki daha çok timsah gözyaşları gibi geliyor!

Demek ki darbe Anayasa'sı dediğiniz bu Anayasanın çoğu hükmünden o kadar memnundunuz ki diğer çoğu maddelerini de değiştirme olanağınız varken değiştirmediniz!

Tabii ki bu Anayasa'nın şimdi özellikle memnun olmadığınız maddeleri bizzat kendi değiştirdiğiniz maddeler değilse!

O halde, "bu darbe Anayasası ile demokrasi ve hukuk devleti olmaz, değiştirmek lazım!" diyen iktidar çevrelerine çok açık ve somut bir sorum var:

Uygulamada sizin daha çok demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti istemenize rağmen, size bunu yapmaya engel olan mevcut Anayasadan somut 5 madde sayabilir misiniz?

Yani bana deyin ki "biz Hükümet olarak halka daha fazla demokrasi ve hukuk devleti standartları sunmak istememize rağmen, mevcut darbe Anayasasının şu, şu ve şu maddeleri bize engel oluyor, bu maddeleri daha özgürlükçü yoruma da tabi tutamıyoruz, bu maddeler böyle olduğu için biz halka daha ileri demokrasi ve özgürlükler sunamıyoruz!"

Lütfen bana bunlara engel 5 somut Anayasa hükmü söyleyin!

Emin olun söyleyemezler.

Mevcut Anayasa mükemmel olmayabilir. Sorunlu maddeleri olabilir. İleride orta vadede daha uygun koşullarda ve toplumsal uzlaşı ortamı sağlama olanağı daha net belirdiğinde ve bir iktidar değişimi ile Ülke siyaseti daha normalleştiğinde tabii ki daha iyi bir Anayasa yapmak iyi olacaktır.

Ama evrensel demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti standartları için gerektiğinde AİHS/AİHM normlarını da yorum yoluyla uygulamaya engel olmadığına göre, emin olun bu Anayasa'da demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti adına çok acil bir değişiklik ihtiyacı yok.

Bu konulardaki mevcut acil ve akut sorunların belki de yüzde 99'unun sebebi, iktidarın ve destekçilerinin mevcut Anayasa'yı daha demokratik ve özgürlükçü şekilde uygulama imkanları varken, bunu yapmamaları.

O halde, Züğürt Ağa filmindeki ünlü "ağam bizimle eğlenir?!" repliğine atfen, iktidar çevreleri yeni Anayasa girişimi ile adeta bizimle eğlenir gibiler!

Sonuçta kanaatimce, CHP'nin bu Anayasa arayışlarına baştan kapıyı kapatmasa bile, en azından pek de ciddiye almaması ve bu arayışlara, Hükümetin kendi kendisine oynamaya çalıştığı bir "evcilik oyunu" muamelesi yapması sanırım daha mantıklı olacaktır.

 

Ali D. Ulusoy kimdir?

Halen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı ve öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ali D. Ulusoy, 1968 yılı Mersin Mut doğumludur.

Öğretim üyeliği yanında EPDK Hukuk Dairesi Başkanlığı, BDDK Hukuk Danışmanlığı, Başbakanlık Bilgi Edinme Kurulu Üyeliği, TOBB-ETÜ Hukuk Fakültesi kurucu dekanlığı ve İzmir Yaşar Üniversitesi rektör yardımcılığı gibi idari görevlerde bulunmuştur.

ABD Los Angeles California Üniversitesinde (UCLA) iki yıl (2006-2007; 2017-2018) misafir öğretim üyesi olarak kalmıştır. 2011-2014 arası üç yıl Danıştay Üyeliği yapmış ve kendi isteğiyle ayrılıp üniversiteye dönmüştür.

Uzmanlık alanları: İdare hukuku, İdari yargı, Ekonomik kamu hukuku, İdari yaptırımlar, İnsan hakları, Devlet-din ilişkileri.

Lisans: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Yüksek Lisans: Fransa Bordeaux Üniversitesi. Doktora: Fransa Bordeaux Üniversitesi. Doçentlik:2002, Profesörlük: 2008.

Yazarın Diğer Yazıları

Niçin yazıyorum?

Yazmaktaki amacım, bir tür kamu hizmeti aşkıyla tutuşup, topluma hizmet adına toplumu bilgilendirme amacı filan değil...

Erdoğan'ın yeni siyasi taktiği

Erdoğan'ın Özgür Özel'i "kafalayarak", anamuhalefetin Erdoğan tarafından belirlenen ve sınırları çizilen çerçevede siyaset yapmasını empoze etmesi CHP için bir tür siyasi intihar olur

23 Nisan ve "okuyup büyük adam olmak" hayali

Çocuklarda ve gençlerde artık "okuyup büyük adam olma" hayali kalmadı