07 Nisan 2025

Bahçeli Demirtaş’ı anladı mı?

MHP lideri yeni bir vatandaşlık tanımı yaptı: Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş

‘Türk-Kürt kardeşliği’ ya da ‘Kürt-Türk ittifakı’… MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘devlet aklı’ olarak tarif edilen hamlesi kapsamında hızla atılan adımlarda frene basıldığı açık.

Bu konuda hızlı hareket etmek gerektiğini söyleyen Bahçeli 2 Nisan’da, Türkgün gazetesindeki açıklamalarında “Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması yönündeki gayret sürmekte, Türkiye önemli bir eşiği aşmak için milli, sosyal ve siyasi titizlikle faaliyet yürütmektedir” diyerek ‘sorun yok’ mesajı vermek istese de fren yapıldığını PKK kanadından yapılan açıklamada da görüyoruz.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu’nun, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı sonrası “1 hafta, 10 gün içinde Önder Apo’nun koşulları değişecekti. Ama hiçbir adım atılmadı” sözleri bunu teyit ediyor.

Bayram tatilinde Öcalan’la sadece aile bireylerinin görüştürülmesi, Öcalan’ın 27 Şubat çağrısının toplumsal testi olan Diyarbakır Nevroz’una hiçbir mesaj göndermemesi de bir sorun olduğunun delaleti.

Suriye’de Kürtlerin statü alabilme olasılığının artması, CHP’nin, Kılıçdaroğlu’nun uzun yıllar ‘Sakın sokağa çıkmayın’ siyasetini kenara bırakarak kontrollü sokak siyasetine dönüşü, ekonomide işlerin iyi gitmeyişi, Kürt seçmenin 2015 sonrası AKP’ye dönük hafızasının hâlâ canlı olması bu frende etkili olmuş olabilir.  

Devlet Bahçeli’nin arkasında durduğu, ulus devlet paradigmasını yeniden tarif ettiği hamlenin somut adımlarının yüklenicisi, sorumlusu hükümeti bu frene zorlamış olabilir.

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya ile yaptığım söyleşiden çıkan mesajlardan biri Bahçeli’nin hamlesini tercüme niteliğindeydi.

Kaya’nun bu bağlamda devlette  “Suriye’de siyasal İslam diktatörlüğü oluşma riskinin daha tehlikeli olduğuna ilişkin genel inanç olduğu” vurgusu önemliydi

İşte bu nedenle Suriye Kürtlerinin statüsünün ne olacağı meselesinde AKP ve MHP farlı düşünüyor olabilir mi diye sormak gerekiyor.

Çünkü Bahçeli’nin ameliyat sonrası kamusal alana çıkmadığı 2 aylık süreçte, MHP’ye yakınlığı ile bilinen Türkgün gazetesine yaptığı değerlendirmelerden ilki (31 Mart) önemli emareler taşıyordu.

Bahçeli’nin o değerlendirmelerinde Suriye yoktu. Suriye’de olası değişimler yer almadı. Türkiye’nin içinde bulunduğu süreç, imkanlar ve riskler vardı.

Bahçeli o değerlendirmelerinde Anayasa madde 66’da tarif edilen ‘vatandaşlık’ tanımını bir anlamda esnetti.

‘Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür’ tanımı Öcalan’ın da gönderme yaptığı ‘yeni paradigma’ çerçevesinde yenilenmiş olabilir mi bilinmez ama Bahçeli’nin sözlerinin mevcut tanımdan farklı olduğu aşikâr:

“Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir.”

Kürt meselesinin çözümünde ‘vatandaşlık’ tanımının değişmesi gerektiği, etnik vurgunun yapılmasının ayrımcılık ve eşitsizlik içerdiği yönündeki tartışmaya Bahçeli yanıt üretmiş gibi…

Bir de Bahçeli’nin Türkgün’deki değerlendirmeleri ile Selahattin Demirtaş’ın farklı tarihlerdeki yazılarını alt alta koyacağım. Yorumsuz bir şekilde…  Zira her siyasal tanım, vurgu, bağlamından farklı olarak benzerlikler içerebilir. Ya da öyle bir dönemden geçiyoruz ki bu yazılar belki de olası müzakere zeminin ne olacağını gösteriyor bizlere…

9 Mayıs 2022 tarihli “Ortam bulanık ama aklınız bulanmasın” başlıklı yazısında Demirtaş şöyle yazmıştı:  

“Ortak paydamız demokratik cumhuriyettir, ortak evimiz Türkiye’dir, ortak devletimiz Türkiye Cumhuriyeti devletidir.”

Bahçeli de 31 Mart tarihli değerlendirmesinde şöyle dedi:

“Vatandaş olmanın imkânlarından yararlanmanın, yükümlülüklerini yerine getirmenin, ülkemizin zenginliklerinden istifade etmenin erdemine sahip etnik kökeni, dini ve mezhebi, ideolojik aidiyeti, siyasi görüşü ne olursa olsun ‘bu vatan benim, bu bayrak hepimizin, bu devlet benim’ diyen ve bu değerlere yan gözle bakanlara tavır alabilen herkes baş tacıdır, can beraberimizdir.”

Demirtaş Korkma! Barış yazısında Kürt ve Türk’ün ortak duygudaşlığından söz etmişti:

“Doğru ya, yüz yıldır aynı anda sevinip aynı anda üzülmeyi unuttuğumuzdan bu durum kimilerini iyice işkillendiriyor. Oysa bu süreç tam da budur; aynı anda kazanacağız, birlikte daha güçlü olacağız. Belki “tek millet” değil ama “bir millet” olacağız. Tıpkı nar gibi; sert kabuğumuz bizi dışa doğru korurken içeride nar taneleri gibi yan yana, uyumlu ve çok olacağız: birliğin içinde çokluk.”

Bahçeli de şiddetsiz siyasetin duygudaşlığın inşasında rol oynayabileceğini söyledi:  

“Milleti oluşturan her bir ferdin yerel kimliği ne olursa olsun müşterek hislerde buluşması milli birlik için zorunludur. Bu hissiyat bazen sevinçte bazen acıda mümkün olabilecektir. Şiddetsiz siyasetin mümkün olabilmesinin unsurlarından biri de şüphesiz bu duygudaşlığın inşası, müşterekleri çoğaltmak ve bu müşterekleri sosyal yaşamda görünür kılmaktır.”

Demirtaş ‘eşit yurttaşlık’ demişti:

“Devlet de artık tekçi resmi ideolojiyi tümden bir kenara atarak Kürtlere tüm kapıları sonuna kadar açmalı; Kürtlerin diline, kültürüne, kimliğine saygı duymalı, bunları anayasal ve yasal güvence altına alarak eşit yurttaşlık temelinde entegrasyona zemin yaratmalıdır.”

Bahçeli de kapsamlı reformlarla adalet ve eşitlik mesajı verdi:

“Bu nedenle birçok dinamik dikkatli yönetilmeli. Öncelikle İmralı’nın çağrısında yer aldığı üzere silahlar bırakılmalı, süratle kongreyi toplayıp PKK’nın tüm bileşenleriyle tasfiye edilme kararı hayata geçirilmelidir. Kapsamlı reformlarla milli birliğimiz daha da güçlendirilmeli, adalet ve eşitlik esas olmalıdır”

‘Yeni paradigma’ sen nelere kadirsin demek mi gerekir?

Demirtaş hakkında ‘ihlal’ kararı veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı için “tanımıyoruz, takmıyoruz” diyen Bahçeli bugün Demirtaş’a telefon açan, Demirtaş’ın son dönemdeki açıklamaları hakkında “uyumlu, onurlu” diyen siyasi bir lider.

Kürt meselesindeki yeni hamlenin toplumsal destek bulabilmesinde Demirtaş gibi bir siyasi aktörün oynayabileceği rol ortada.

Bahçeli’ de “İnşallah Türkiye, terörsüz bir Türkiye olacak. Bunda da herkesin katkısı bulunacaktır Allah'ın izniyle” demişti.

Bakalım nisan ayında önemli gelişmeler olacak mı ya da ‘hızlı adımlar’ sürecek mi?

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

Yazarın Diğer Yazıları

Yargıda ‘gizli tanık’ manzaraları; aranan kişi tehditle nasıl ‘gizli tanık’ yapıldı, o savcılara ne oldu?

Eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in avukatı Turgut Kazan  ile eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer müvekkillerinin yargılanma sürecinde ‘gizli tanık’ pratiklerinin sonuçlarını hatırlattı

DTSO Başkanı Mehmet Kaya: Kürtler yeni bir Gezi istemiyor çünkü çatışmalı süreç AK Parti’ye yaradı; Kürtlere demokrasi, muhalefete diktatörlük; bu olabilecek şey değil

"Kürtlere şu dayatılıyor; ya o şemsiyeye gideceksin ya da bu şemsiyenin altına gireceksin. Üçüncü bir şemsiye açıkta, azınlık bir solla yağmurda kalacağın bir yöntem. Kürtlerin, CHP’de ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ anlayışıyla kalıcı bir ittifak oluşturma şansı yok denecek kadar az"

Dilinizi kadınlardan çekin!

Kadınlar sizlerin kum torbanız değil, kadınlar sizlerin malınız değil, erkeklik silahını yere bırakın ve rakibinizle ahlaklı dövüşün!

"
"