17 Temmuz 2024

Diyarbakırlı Ramazan Hoca’yı akıl hastası bir genç mi öldürdü yoksa sanık sadece bir tetikçi mi?

Ramazan Pişkin’i ‘planlayarak kasten öldürmekle” suçlanan Erkan Baykut, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı ve indirim uygulanmadı.

Erkan Baykut

Halk arasında “Filozof Ramazan” olarak da bilinen Diyarbakırlı Ramazan Hoca’nın öldürülmesiyle ilgili davadan karar çıktı.

24 yaşındaki katil zanlısı Erkan Baykut, son duruşmada Ramazan Hoca için “İslam davası için mücadele eden biri, pişmanım” dese de mahkemeyi ikna edememiş olacak ki, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı ve indirim de uygulanmadı.

Diyarbakır’da Ulu Camii önünde cemaat ve tarikat karşıtı tebliğlerinden dolayı rahatsızlık yaratan, akıl hastanesine kapatılan, tepkiler sonucu hastaneden kısa bir sürede çıkarılan, polis tarafından uyarılınca doğduğu kentin artık kendisine dar geldiğini anlayıp İstanbul Fatih’te mütevazı bir çay ocağı işleten Ramazan Hoca’nın davasını başından beri takip eden bir gazeteci olarak, yargılamanın hızlı sonuçlandığını söylemeliyim.

Zira müşteki avukatı Arif Keskin, sanığın bu cinayeti tek başına işlememiş olabileceğini, kendisine yönelik tehditlerin araştırılması gerektiğini, çay ocağına gelip Ramazan Hoca’yı tehdit eden Karslı, sakallı, klimacı bir kişinin sadece Fatih ilçe sınırlarında aranmaması gerektiğini söylese de mahkeme iddianame sınırları içerisinde kaldı.

Soruşturma dosyası ne kadar ince elenip sık dokunan bir dosya ise mahkemelerin daha adil karar vereceğini söylemek yanlış olmasa gerek.

Çünkü, Yunus’un dediği gibi “Bir garip ölmüş diyeler, üç günden sonra duyalar” olmamalı Ramazan Hoca ve benzeri dosyalar…

Gelelim duruşmadaki ayrıntılara…

Duruşma geç başladığı için öncesi dosyaları da merak edip duruşma salonuna girdim. Türkiye’nin asıl beka sorununun uyuşturucu olduğunu mahkeme salonlarında da görebilirsiniz.

Ayrı dosyalardan yargılanan sanıkların hepsi gençti… “Uyuşturucu ticareti” iddiasıyla yargılanıyorlardı. Her ne kadar “içici” olduklarını öne sürseler de genç yaştaki üç erkeğin uyuşturucu ile bağlantılı halde olmaları bu topluma dair bir şey söylüyor. Üstelik sanıklardan biri Adıyaman’da bilinen dindar bir ailenin çocuğu olduğunu anlattı.

Mahkeme başkanı da en çok uyuşturucu dosyalarının geldiğini söyledi.

Bu ayrıntıyı verdikten sonra duruşma salonuna jandarma eşliğinde getirilen tutuklu sanık Erkan Baykut, beyaz tişört giymiş ve Amerikan tıraşı olmuştu.

Son duruşmada nedense önceki duruşmalarda kullanmadığı bir kelimeyi kullandı: Pişmanım…

“Ramazan Pişkin’i (Hoca) kendisini 17 yaşında uyuşturucuya alıştıran, cinsel istismarda bulunan Afgan Abdul Saboor Muradı’ya benzettiği” iddiasını yineledi.

Bu kez diğer duruşmalardan farklı olarak “akıl sağlığının yerinde olmadığı” şüphesini uyandıracak cümleler kurdu.

“Afgan Muradı, ruhumu şeytana satmaya çalıştı. Mason örgütü, İlluminati ile (Komplo teorilerinin merkezinde hayali bir topluluk-CY) mücadele halindeyim. Psikolojim iyi değil. Pişkin ailesine karşı mahcubum” dedi.

Daha önce İstanbul Barosu’ndan atanan avukatların savunduğu Erkan Baykut’u bu kez “gönderdiğimiz kişinin noter olduğuna inandıramadığımız için vekaletini zar zor aldım” diyen avukat Yakup Yaşar Mirzaoğlu savundu. Daha önce yazmıştım. Mirzaoğlu Ankara’dan dava dosyasına müdahil olan bir avukat.

Neden diye sorduğumda Mirzaoğlu şu yanıtı verdi:

“Öğrencilerim söyledi, böyle biri var. Savunmasız. Katil de olsa içinde olduğu hal itibariyle savunma hakkı var. Makul bir ücret aldım. Sıradan bir davaymış gibi bir ücret söyledim.

Kısıtlı bir zaman içerisinde çocuğun e-devletten sağlık raporlarını bulduk. Bunu benim değil savcının bulması gerekiyordu. Akıl hastası olduğuna dair tanıklar var. Şizofreni ilaçları kullanıyormuş, bu bilgiye de e-nabızdan ulaştık. Sanki bir el bu dosya bu haliyle kapatılsın istiyor. Ben onu hissediyorum. Haziran ayında ilk duruşma görüldü. Ne aciliyeti var 10 gün arayla duruşma tarihi veriyorsunuz. Adli Tıp Kurumu’na gönderilip akıl sağlığı durumuyla ilgili bir rapor alınsa ne olur. Bu Afgan’ı ben de merak ediyorum. Cezaevinde ellerinin altında. Neden gidip sormuyorlar sen bu çocuğa ne yaptın diye… Sen bu çocuğun ruhuna şeytandı Deccaldi nasıl üfledin. En azından yüzleştirelim. Belki Afganlar yönlendirdi, onu da bilmiyoruz. O da ortaya çıksın istiyoruz. Ortada bir gariplik var…”

Avukat Mirzaoğlu’nun “Deccal ya da şeytan” gibi dinsel kavramların Baykut’a “üflenmiş” olabileceğini söylese de sanık diğer duruşmalarda “dinimi geliştirmek için izlediğim bazı videolar oluyordu. İsim vermem gerekirse Kerem Önder isimli kişinin videolarını izliyordum” demişti.
Daha önce de yazmıştım… Kerem Önder, Ramazan Hoca’yı Youtube yayınlarında hedef gösteren Hüseyin Çevik’le ortak yayınlar yapan bir kişi.

Tabii bu konu da araştırılmadı… Bu isimlerin ifadelerine başvurulmadı.

Pişkin ailesi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Baykut’un tetikçi olduğuna inanıyor. Zira insan tanımadığı bir insanı, başkasına benzettiği gerekçesiyle öldürür mü sorusuna yanıt bulamıyorlar. Tehdit iddialarının ayrıntılı olarak araştırılmamasını garipsiyorlar doğal olarak.

Sanık cinayeti dört ay öncesinden planladığını, öncesinde olay yerinde keşif yaptığını, Ramazan Hoca’yı sosyal medyadan takip ettiğini, olaydan iki ay önce (İlk duruşmada 15 gün önce demişti) rambo bıçak satın aldığını söylemişti.

Ortada plan yapabilen bir ‘normal’ insan var…

Dosya istinafa gidecek. İddianame sınırları içerisinde kalan bir yargılamada bir kez daha anlaşılıyor ki soruşturma aşaması bu işin en kilit noktası. Ne kadar iyi bir soruşturma o kadar soru işareti bırakmayan bir yargılama…

Başta da yazdığım gibi “Bir garip ölmüş diyeler, üç günden sonra duyalar” olmamalı Ramazan Hoca ve benzeri dosyalar…

TIKLAYIN: Öldürülen Diyarbakırlı Ramazan Hoca'nın yakını konuştu: Radikal İslamcı olsa ekmeğini, parasını paylaşır mıydı?

TIKLAYIN: Öldürülen Diyarbakırlı Ramazan Hoca'nın dosyasına ilişkin yanıt bekleyen sorular

TIKLAYIN: Diyarbakırlı Ramazan Hoca cinayeti davasında dikkat çeken tarikat-cemaat diyaloğu

TIKLAYIN: Diyarbakırlı Ramazan Hoca'nın katil zanlısı Erkan Baykut'un olay yeri görüntüleri: Sakin ve temkinli

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Araştırma: Kürt milliyetçiliği yükseliyor

 İstanbul'da yaşayan Kürt ile Diyarbakır'da yaşayan Kürt'ün öncelikleri ve siyasal tercihi dönüşüyor

Yeni öğretim yılında elinde bez, paspas olan öğretmenler mi göreceğiz; Sibel öğretmeni öldüren "perde" gerçekleri örtemez!

Okulların temizlik personeli yeni yönetmeliğe göre bir aydan sonra haftada üç gün çalışacak

"
"