09 Ekim 2024

Çok fonksiyonlu “yeni anayasa” kaldıracı

Yeni anayasanın şu önümüzdeki orta vadede gerçekleştirilmesinin çok güç olduğu, dahası buna somut koşullar içinde ihtiyaç bulunmadığı, bu tartışmayı başlatanların zaten işine gelmez de, bunu asıl sorunları hatırlatarak bizlerin dile getirmesi gerekiyor

Lafı dolandırmadan, okuyacağınız yazının temel düşüncesini paylaşayım: İktidarın “Darbe anayasasından kurtulma” önermesiyle bir süredir yürüttüğü yeni Anayasa tartışması, şiddeti ve yaygınlığı giderek artan temel sorunları gündemin alt sıralarına itmek için kaldıraç olarak kullanılıyor.

Daha da kullanılacak.

Yeni Anayasa tartışması ile boğulmak, perdelenmek istenen sorunları; ilk aşamada, -farklı katmanlarda- içiçe geçmeye başlayan ekonomik buhran, göç, kadın cinayetleri, çocuk istismarı olarak sıralamak mümkün.

Kuşkusuz bu durum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yeni bir anayasaya ihtiyacı olmadığı anlamına gelmiyor. Aksine, yaşadığı sürece Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı görevinde kalmasını mümkün kılacak bir değişikliği, hem kendisi hem de kadroları için hayati önem taşıyor. Erdoğan’ın ülke idaresinden kurallar dairesindeki olası ayrılışının, taşları yerinden oynatacağını bilen mevcut rejim aktörleri ve yararlanıcıları, bu eşiği mümkün olduğunca ileriye taşımak istiyor.

Hatırlatalım ki Erdoğan, 2023 seçimleri için adaylığı dahi yürürlükteki Anayasa’ya göre mümkün değilken, Saray ve parti hukukçularının çarpıttığı, irrasyonel bir “temel”e, yükselmesi gereken güçlü itiraz yükselmediği için yeniden Cumhurbaşkanı seçilebildi.

Geçen seneki seçim için uydurulan “hukuksal temel”, ilgili madde apaçık ortada olmasına karşın, Erdoğan’ın, 2017 referandumuyla kurulan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne göre 2. dönemde olduğuydu.

Bu "hukuksal temel”e göre Erdoğan’ın 2028’de aday olması için ya görev süresi dolmadan seçimlerin yenilenmesi kararının alınması (madde 166) ya da Anayasa’da değişiklik yapılması gerekiyor.

Cumhur İttifakı, seçimlerin TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesi için gerekli 360 milletvekiline sahip değil. Bu sayıyı tutturmak ise imkansız değilse bile güç.

TBMM açılırken

TBMM’nin yeni yasama dönemi başlarken geniş katılımlı bir davetle basın toplantısı düzenleyen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un bir numaralı gündem maddesi yeni Anayasa’ydı. Demokrasiden, geniş katılımdan, mutabakattan, yani dinleyen kimsenin itiraz edemeyeceği temel prensiplerden söz eden bir konuşma yaptı, sivil anayasadan söz etti. Darbe anayasasının fenalıklarını anlattı. Sonrasında pek çok değişikliğe uğrasa da nihayetinde 80 darbesi mührünü taşıyan mevcut Anayasa’dan kurtulunması gerektiğini ifade etti. (TBMM Başkanı Kurtulmuş’a, neredeyse bütün temel hak ve özgürlüklerin mevcut darbe anayasasında tanımlanmış olmasına karşın, hayatın içinde kullanılamadığını, hak ve özgürlük arayışlarının tamamına yakınının zor ile bastırıldığını, kriminalize edildiğini, diğer koşullar sabitken yeni anayasanın nasıl fark yaratacağını sordumsa da tatminkar bir yanıt aldığımı söyleyemem.)

* * *

Meclis’in açıldığı 1 Ekim günü özel izinle grup toplantısı ve Sinan Ateş cinayetiyle ilgili duruşmanın sürdüğü o saatlerde CHP ile Halk TV muhabirlerine kürsüden göz dağı veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dünkü grup toplantısında DEM Parti grubu ile tokalaşmasını kastederek “Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz bir şey yok" dedi. Bahçeli’nin bu sözleri ile DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın yakın saatlerde demokratik bir anayasanın ihtiyaç olduğuna, müzakere ve diyaloğa hazır olduklarına dair mesajları birlikte okunduğunda, yeni anayasanın, yeni dönemde zihinleri, kürsüleri, salonları ve beraberinde medya gündemini de kaplayacağı anlaşılıyor.

Yeni anayasanın şu önümüzdeki orta vadede gerçekleştirilmesinin çok güç olduğu, dahası buna somut koşullar içinde ihtiyaç bulunmadığı, bu tartışmayı başlatanların zaten işine gelmez de, bunu asıl sorunları hatırlatarak bizlerin dile getirmesi gerekiyor.

Kim yeni anayasa diyorsa

Kadın cinayetlerinde sayısal olarak büyük bir artış kayda geçiyor. Bir hafta önce İstanbul’un göbeğinde genç bir kadın feci şekilde katledildi. 2 yaşında bir bebek feci bir olay sonrası haftalarca tutunmaya çalıştığı yaşamdan koptu. 8 yaşında bir kız çocuğu öldürüldü, cinayet hala tam olarak aydınlatılamadı. Kara para, bahis, uyuşturucu operasyonları ve soruşturmalarında görülmemiş bir artış yaşanıyor. Bir kilo mandalina 65 TL. Çiftçinin bin bir emekle ter dökerek, bankalara borçlanarak yetiştirdiği ürünler tarlada kalıyor. Aç gözlü tüccara mahkum edilen çiftçi, ürününü dalda tarlada bırakıp yollara dökerken, o üründen yarım kilo alacak satın alma gücü olmayan vatandaş sayısı her geçen gün artıyor.

Bu koşullarda kim yeni anayasa diyorsa, anayasadan değil ama bu tartışmadan kim yararlanıyor diye sormak zorunlu.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

Adalet, hakikat, dezenformasyon

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin verdiği, Atatürk Havalimanı’nda düzenledikleri bombalı saldırı nedeniyle 46’şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olan 6 IŞİD’linin tahliye kararı, ilk derece mahkemesinde yeniden görülecek. Teorik olarak mahkemenin, temyiz kararına direnme hakkı bulunuyor. Ancak o tarihte, yani davanın yeniden görüleceği tarihte, tahliye edilen IŞİD sanıklarının bulunup bulunmayacağı da belirsiz

İhale kanunundaki manidar gecikme

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Kamu İhale Kanunu’nda reform yapılacağından bahsederken, kamuda tasarruf ve mali disiplin ile bağını kuruyordu. Ne var ki, kanundan kaçmanın aracına dönüşen istisnalar ile su yolu edilen pazarlık usulündeki yaygın usulsüz kullanımların önüne nasıl geçileceğine dair henüz bir ipucu bulunmuyor

Sağlık bütçesi kimin için?

2025 yılında Sağlık Bakanlığı için ayrılan ödeneğin yüzde 10’u, şehir hastanelerini işleten 18 firmaya gidecek. Başka bir ifadeyle, gelecek yıl, 18 şehir hastanesini işleten 18 müteahhitlik şirketine 104,6 milyar TL ödenecek

"
"