12 Ekim 2024

Saint Tropez’nin sır gibi saklanan tarifi: Tarte tropézienne

‘Ve Tanrı Kadını Yarattı’ filmi yalnızca Saint Tropez’ye ve B.B’ye popülerlik kazandırmakla kalmamış, ardında yıllarca sürecek olan bir gastronomik imza da bırakmıştır. Brigitte Bardot, bu tatlıya bayıldığını söyleyerek tatlıya kentin isminin verilmesini öneriyor. Böylece Tarte Tropézienne, St. Tropez’nin simgesi haline geliyor ve çok seviliyor

Adını çok duymuşsunuzdur, filmlerde, şarkılarda ya da magazin haberlerinde. Çünkü St.Tropez, Fransa’nın otantikliği ile lüksü birleştirmiş en ünlü kıyılarından biridir.

Oysaki St. Tropez’nin geçmiş tarihi, böyle bir lüks kavramına dayanmıyor. St.Tropez, tarihte önemli anlara tanık olsa da, 1960’lara kadar Güney Fransa’nın sakin mi sakin bir balıkçı kasabası olarak bilinir. Peki ne olmuş da bu sakin balıkçı kasabası bir anda dünyanın en popüler merkezlerinden biri haline gelmiş? Cevabı 1956 yapımı meşhur film ‘Et Dieu… Créa le femme’ de yatıyor. Türkçesi, ‘Ve Tanrı Kadını Yarattı!’ Filmin başrol oyuncusu Brigitte Bardot’yu belki 2000 yılından sonra doğmuş olanlar hatırlamaz ancak halen sinema dünyasının hem erotik hem güzel kadın ikonu olarak tarihe adını yazdırması bu filmle başlar. Böylece diyebiliriz ki ‘Ve Tanrı Kadını Yarattı’ filmi hem Saint Tropez’yi hem de Brigitte Bardot’yu uluslararası bir üne kavuşturmuştur. Bardot’nun filmdeki karakterinin 1960 yılı toplumundaki cinselliği ve onun ‘seksi kedi’ personası, o filmden itibaren Saint Tropez ile özdeşleşti ve bu küçük balıkçı kasabası 60’lı yıllardaki cinsel devrimin genç, bronzlaşmış ve çekici figürlerinin buluşma noktası haline geldi. Halen de bu popülerliği süperyatların uğrak yeri, lüks marka kıyafetlerin satıldığı rengarenk evleri ve Cyristal şampanyaların patlatıldığı Pompelonne koyu ile sürdürüyor.

Deniz Kurt (solda)

St. Tropez mutfağı, Güney Fransa mutfağı demektir. Kuzeyin tereyağlı ve bir anlamda ağır denen Fransız mutfağından farklı olarak daha domatesli, daha zeytinyağlı, daha deniz ürünlü bir mutfak. Hani Marsilya’ya ait meşhur mu meşhur balık çorbası Bouillabaisse, Nice’e ait ton balıklı, yumurtalı, patatesli Niçoise salatası, limon sıkıp yenen istiridyeler, Pastis’le alevlenen/ flambe edilen karidesler, zeytinli ançüezli Fransız pizzası Pissaladiere gibi daha denize yakın lezzetler. Saint Tropez’nin göbeğinde her salı ve cumartesi kılık kıyafet pazarı kurulur ama aynı pazarda bu lezzetler de en güzel haliyle sergilenir. Sacda pişmiş hemen orda sunulan safranlı bir çeşit Fransız Paella’sı, ahtapotlar, domatesli tartlar, en çok da zeytin çeşitleri ve tapenad’lar. Ancak St. Tropez’nin en meşhuru bir tatlıdır!

Tarte tropézienne

Film, yalnızca Saint Tropez’ye ve B.B’ye popülerlik kazandırmakla kalmamış, ardında yıllarca sürecek olan bir gastronomik imza da bırakmıştır. Pastane vitrininin önünden geçerken karşı koyamayacağınız Tropézziene lezzeti, adı üzerine, Tarte Tropézienne. Aslında tart diyorlar ama bildiğin, üstü şeker kaplı, içi krema dolgulu pofidik mi pofidik bir pasta.

Tarte Tropézienne’nin hikayesi, 1955 yılında Polonyalı genç pastacı Alexandre Micka’nın bu küçük Fransız balıkçı köyüne gelmesi ile başlıyor. Micka, büyükannesinin bir tarifinden esinlenerek geleneksel Fransız Brioche’unu ikiye kesip arasına limon ve vanilyalı krema ekleyip Tarte Tropezienne’i yaratıyor. Tatlıyı yaratır yaratmaz pastanesini açarken, tam da aynı dönemde Brigitte Bardot ile kocası yönetmen Roger Vadim, St. Tropez’ye ‘Ve Tanrı Kadını Yarattı’yı çekmeye geliyorlar. İkisi de henüz ünlü değil. Vadim, pastacı Micka’yı çekimler sırasında filmin cateringini yapması için işe alıyor. Sonrası belli. Hem film, hem B. B, hem de St. Tropez ünlü oluyor. Bu üne müteakip Brigitte Bardot, bu tatlıya bayıldığını söyleyerek tatlıya kentin isminin verilmesini öneriyor. Böylece Tarte Tropézienne, St. Tropez’nin simgesi haline geliyor ve çok seviliyor.

Halen kırmızı tabelası ve vitrinindeki boy boy Tarte tropézienne’leri ile insanı içine çeken dükkân, 1985 yılında Alexandre Micka’ya katılan pastacı Albert Dufrêne tarafından satın alınmış ve Dufrêne, markayı Fransa genelinde 20’den fazla dükkân açarak genişletmiştir. Orijinal tarif içinse, bir kente ya da kişiye adanmış her tarifte olduğu gibi ‘sır gibi saklandığı’ efsanesi yayılmıştır.

O zaman ben de size çakmasını yazayım, bakalım başarabilecek miyiz?

Tarte tropézienne

Bu kek, ikiye bölünmüş yumuşak ve hafif bir şekerli pastacık aslında. Üstte iri taneli şekerle kaplı, briyoşun/çöreğin iki yarısı arasında ise portakal çiçeği suyu ile tatlandırılmış lezzetli bir krema bulunur.

Malzemeler

Briyoş için: 250 gram un, 20 gram toz şeker, 1 yumurta, 10 gram yaş maya, 100 mililitre süt, 50 gram yumuşatılmış tereyağı, 5 gram tuz, 1 yemek kaşığı portakal çiçeği suyu, 1 yumurta (üzeri için)

Tropezienne kreması için: 400 mililitre süt, 40 gram mısır nişastası, 3 yumurta sarısı, 150 gram sıvı krema, 1 tatlı kaşığı vanilya tozu, 80 gram toz şeker, 50 gram tereyağı

Süsleme için: Pudra şekeri ve/veya iri taneli şeker

Yapılışı

Bir gün öncesi: Mikser veya hamur yoğurma aparatlı mutfak robotunda 250 gram unu ekleyin ve ortasına biraz sütle çözdürdüğünüz 10 gram mayayı ekleyin. Ardından 20 gram şeker, 1 yumurta ve kalan sütü ekleyin. Hamur kabın kenarlarından ayrılana kadar yoğurun. Sonra 5 gram tuzu, parçalara bölünmüş 50 gram yumuşatılmış tereyağını ve portakal çiçeği suyunu ekleyin. Hamuru homojen olana kadar biraz daha yoğurun. 30 dakika oda sıcaklığında mayalandırın. 30 dakika boyunca dondurucuya koyun. Ardından hamuru bir gece buzdolabında bekletin.

Hazırlık günü hamuru pişirme: Hamuru 22 santimetre çapında bir disk haline getirin. 1-2 saat boyunca kabarmaya bırakın. Fırını 200°C’de önceden ısıtın. Hamurun üzerine bir yumurta sürün. İri taneli şeker serpin. 15 dakika boyunca 180-200°C’de pişirin. Soğuması için tel ızgarada bekletin.

Tropezienne kremasını hazırlama: Bir tencerede 400 mililitre sütü vanilya tozu ile kaynatın. Bir kâsede, üç yumurta sarısını şekerle çırpın. Mısır nişastasını ekleyin. Üzerine kaynar sütün üçte birini döküp yavaşça çırpmaya devam edin. Karışımın tamamını tencereye dökün ve krema koyulaşana kadar pişirin. Kısık ateşte sürekli çırparak pişirin. Koyulaştıktan sonra oda sıcaklığında soğumaya bırakın ve kremanın üstüne temas edecek şekilde streç film kapatın. Stand mikserine yumuşatılmış tereyağını ekleyin ve yavaş yavaş kremayı ekleyerek çırpın.Kremanız mousse kıvamına gelene kadar çırpın. Buna crème mousseline denir. Üzerini kaplayıp buzdolabında soğutun. Soğuduğunda, 150 gram soğuk sıvı kremayı mikser ile çırpın. Kıvam aldıktan sonra, elde ettiğiniz krem şantiyi dikkatlice crème mousseline ile karıştırın.

Tarte Tropézienne’yi tamamlama: Briyoşu bir kek bıçağı ile ortadan ikiye kesin. Alt kısmın ortasına Tropezienne kremasını ekleyin. Üst kısmı üzerine kapatın ve iri taneli şeker serpin.

Deniz Kurt Kimdir?

Deniz Kurt, Atlantico Crew isimli uluslararası yat danışmanlık şirketini kurmadan önce 10 yılı aşkın bir süre özel şef ve süperyat şefi olarak başarılı bir kariyer sürdürmüştür. İstanbul’daki MSA - Mutfak Sanatları Akademisi’nden mezun olmuş, burada temel aşçılık eğitimini tamamlamıştır. Daha sonra İtalyan mutfağında ileri düzey eğitim almak için Alma La Scuola Internazionale di Cucina Italiana’ya devam etmiş, İtalyan Mutfağında ‘master’ düzeye erişmiş ve Profesyonel İtalyan Şef Diploması alma hakkını kazanmıştır.

İtalyan mutfağı eğitimini tamamladıktan sonra, Milano’nun kalbinde bulunan La Scala Tiyatrosu içindeki Il Marchesino‘da çalışmaya başlamıştır. Il Marchesino, 1970’lerden bu yana İtalya’nın ilk Michelin yıldızı ve ilk üç Michelin yıldızı alan efsanevi İtalyan şef Gualtiero Marchesi tarafından kurulmuştur. Bu deneyimin ardından, dünyaca ünlü Japon şef Nobu Matsuhisa’nın sahip olduğu restoran zincirinin Milano şubesi olan Armani Nobu Milano’da çalışmıştır.

Restoran deneyimlerinden sonra, denizlere olan tutkusunu kariyeriyle birleştirerek, 24 ila 90 metre arasında değişen tanınmış süperyatlarda head chef olarak çalışmış, dünyanın dört bir yanında 6 kez Atlantik okyanusu geçişi dahil 50.000 deniz milinden fazla seyir yapmıştır.

2020 yılından itibaren MSA - Mutfak Sanatları Akademisi ile işbirliği içinde, kurucusu olduğu Profesyonel Süperyat Şefliği Eğitimi programını yürüterek, her yıl yatçılık sektörüne yeni şefler kazandırmaktadır.

2013 yılından bu yana Aktüel, Naviga ve Ceyms gibi dergilerde yemek ve seyahat yazarlığı yapmıştır. 2015 yılından itibaren halen YACHT Türkiye dergisine düzenli olarak yazmaktadır. Gastronomi konulu yazıları çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmıştır.

2021 yılında, dünya çapında gezdiği kıyıların yemek tarihini, hikayelerini ve yemek kültürünü yerel tariflerle zenginleştirerek okurlara sunduğu ilk kitabı Islak Menü’yü yayımlamıştır. Ayrıca, 2021-2022 TV sezonunda Beingurme TV kanalında 26 bölümlük bir yemek ve seyahat programı sunmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları

Jingle Bells: Yurt dışında Noel coşkusu başladı

Bizim bayramımız değil, evet. Ama biz de filmlerden tut, evimizde süslediğimiz ağaca dek biraz içindeyiz, itiraf edelim. Bizler Hristiyanlığın bu geleneklerini evimize yılbaşı geleneği olarak taşıyoruz. Sofralarımızda içi dolgulu hindi ya da tavuk pişiriyoruz, şıkır şıkır ışıklandırılmış Noel ağacı ve süsleri ile şenleniyoruz. Peki nedir esas Noel alışkanlıkları?

Yılbaşı tatlıları

Yılbaşı yaklaşıyor. Yeni yıl denilince eski yılın derdi ve tasasını unutturan, umudu canlandıran bir yılbaşı gecesi ile başlarız her yıla. Derdi tasayı en iyi unutturan şey de elbette tatlılardır!  Kimse inkâr etmesin, çikolatanın, şekerin, kekin ve pastanın verdiği mutluluğun yerini hiçbir şey tutmuyor

Michelin galaksisi 2: ‘İnsan para ödemediği şeye değer vermez!’

Michelin’i lastik markası olarak biliriz. O boğum boğum vücuduyla şişkoluğun sembolü gibi görünen Michelin maskotu, kadınlar olarak dönüşmekten en çok korktuğumuz şeydir. 1900 yılından beri bu şişko bebeğin restorancılığın da sembolü olduğunu düşünürsek epey anlamlı görünüyor ama Michelin yıldızlı bir restorana gittiğinizde sizi bu denli şişmanlatacak yemekler bulursanız bana da haber verin!

"
"