15 Temmuz 2024

Trump suikastına giden süreç: Neler olmuştu, neler olabilir?

Hüküm yukarıdan gelmez ve doğal yollarla hak vaki olmazsa Trump’ın başkanlığını artık Trump bile engelleyemez. Öyle sanıyorum ki, cumartesi gecesinden sonra Amerikan bürokratları Trump’la geçecek dört yılın hesabını yapmaya başlamışlardır bile.

Aslında uzun zamandır size ABD’de olanları anlatmak istiyordum. Sadece adaylar netleşsin, nihai tablo ortaya çıksın istedim.

Fakat Trump’ın vurulmasıyla birlikte artık tüm dengelerin değiştiğini söyleyebiliriz.

Dolayısıyla gelin bugüne gelene kadar yaşananlara ve bugünden sonra neler olabileceğine birlikte bakalım:

Trump’ın adaylığına çıkan yol…

Çok eskiye gitmeden Trump’ın adaylık sürecine uzanalım önce… Trump bir dizi suçtan dolayı yargılanan bir isim.

ABD’nin 234 yıllık tarihinde hakkında resmi soruşturma başlatılan bir başkan veya eski başkan yok.

Trump hakkında ise dört dava görülüyor. Bunlardan birinde hüküm bile giydi. Cinsel ilişkiye girdiği iddia edilen porno yıldızı Stormy Daniels’a sus payı olarak ödenen paranın kayıtlarını tahrip etmekten yargılandığı davada suçlu bulundu.

Adaylık sürecinde ilginç olan bu defa Trump’a karşı yükselen sesler içinde Cumhuriyetçilerin büyük bir kısmının da yer alması ve parti içinden bu itirazların yüksek perdeden dile getirilmesiydi.

Örneğin Türkiye’de haklarında pek yazılıp çizilmeyen lakin 115 milyar dolarlık (2019 yılı verisi) servetleriyle ABD’deki en büyük ikinci özel sermaye olan Koch Kardeşler -ki kendileri Cumhuriyetçiler içinde daha muhafazakâr bir çizgiyi temsil eden Tea Party’nin de destekçileri arasındaydı- Trump’a karşı isyan bayrağını net bir şekilde açmıştı.

Koch Kardeşlerden 70 milyon dolar destek alan Cumhuriyetçi Parti aday adayı Niki Haley’nin çabaları yeterli olmadı ve Trump siyasi rakiplerini eze eze aday oldu.

Neden herkes Trump’a karşı?

Peki, Cumhuriyetçiler dahil müesses nizamı temsil eden herkes neden Trump’a bu kadar karşı?

Bunun sadece Trump’ın söylemlerine baktığınızda bile görülebilecek pek çok nedeni var kuşkusuz. Fakat asıl endişe, dünya savaşın eşiğindeyken bir “süper gücün” direksiyonunu böyle bir karaktere bırakmanın olası sonuçlarından devşiriliyor.

Rusya-Çin hattıyla gelinen durum… Orta Doğu’daki İsrail-Filistin gerilimi… Tüm bu gerilen ilişkiler ekseninde NATO gibi çokuluslu ortaklıklara gösterilmesi gereken özen…

Trump’ın bunları dikkate alıp almayacağı, bürokratik baskılarla dikkate alması durumunda bile olası kötü senaryolarda öngörülemez hamleler yapmaya yeltenip yeltenmeyeceği meçhul.

İşin ilginç yanı Trump’ın başkanlığı döneminde ABD öyle sanıldığı gibi sağa sola saldıran, uzak ülkelerdeki askeri varlıklarını artıran, işgalci bir görüntü çizmedi.

Aksine Trump “Niye Rusya’yla düşman olalım ki”, “Irak’ta ne işimiz var”, “Afganistan’da Taliban’ın güçlenmesinden bize ne” tarzı yaklaşımlar sergiledi.

Yani aslında Trump’ın dünya savaşını başlatmasından değil başlatmamasından ya da hadi daha naif söyleyelim olası bir savaşa müesses nizamın istediği tepkiyle cevap vermemesinden endişe ediliyor.

Bu düşüncelerin daha makul sayılabilecek ucunda ise tıpkı Rusya’nın Trump döneminde Ukrayna istilasına hazırlanması gibi, ABD’nin Çin ve Rusya gibi rakiplerinin Trump’la geçecek dört yıl boyunca orta vadeli planlarını rahat rahat yapma imkânı bulabilecekleri korkusu yatıyor.

New York Times'ın tecrübeli foto muhabiri Doug Mills, Trump'ın kulağına isabet eden kurşunu havada görüntülemeyi başardı.

O esnada ABD’deki paralel evrende…

Trump’ın en büyük şansı ise rakipleri… Cumartesi gecesi saldırı yaşanana dek yaklaşık iki haftadır Demokratlar darmadağın bir halde, kendi adayları Biden’la bu işin olmayacağını bizzat Biden’ın kendisine anlatmaya çalışıyorlardı.

Biden’ın boşluklara bakarak konuşmasını, tuhaf noktalara dalıp dakikalarca dünyayla bağlantısını kesmesini, yanlış rota tutturup üç adımlık yolda yönünü kaybetmesini, kelimeleri ve hatta cümleleri unutmasını biz ta okyanus ötesinden bile aylardır izliyorduk. Lakin Demokratlar açısından cin şişeden ancak bizzat Biden’ın kampanya ekibi tarafından talep edilen başkan adayları tartışmasında yaşanan hezimetle çıkabildi.

Yılın en çok izlenen televizyon olayları arasına giren tartışmada Biden berbat bir görüntü çizdi. Soruları yanıtlayamadı. Cevapları unuttu. Kendi bile büyük bir hezimet yaşadığını kabul etmek zorunda kaldı. Zaten Trump da Biden’ın kendini yeteri kadar zora soktuğunu anlayıp izleyicilerin Biden’la özdeşlik kurmasının önüne geçmek için rakibini hiç zorlamadı. Başkanın milyonların gözü önünde kendini bitirmesini o da seyirciler gibi izlemekle yetindi.

Demokratlar için tam olarak felaket geçen geceden sonra Biden’ın adaylığına itirazı en yalın haliyle dile getirip ilk “Kral çıplak!” diyen New York Times oldu. Gazete başkanlar tartışmasından hemen sonra editoryal bir makale kaleme alarak Biden’ın çekilmesini istedi.

NY Times’ı bazı Demokrat kongre üyeleri ve en önemlisi başkanlık kampanyasına büyük bağışlarda bulunan destekçiler takip etti. Öyle ki, Trump karşısında cümle kurmakta zorlanan Biden’a destek veren sabık Başkan Obama’nın bile kapalı kapılar ardında Biden’ın gitmesi için kulis yaptığı yazılıp çizildi.

Saldırı gününe dek Biden geri adım atmadı ve olası bir çekilmenin mümkün olmadığını “Yukarıdan Allah gelse çekilmem” netliğinde ortaya koydu. İddia o ki, başkanın karısı Jill Biden kocasına her koşulda aday olması gerektiği yönünde baskı yapıyordu ve başkanın yakın ekibi çekilmesi için yapılan çağrıların ne kadar güçlü olduğunu Biden’a kasıtlı olarak aktarmıyordu.

Zihinsel melekelerinin yeterli olduğunu bilişsel bir testten geçerek kanıtlamasını isteyen çağrıları da cevapsız bıraktı Biden. ABC News’e verdiği mülakatta “Benim bilişsel kapasitem her gün yapmam gereken onlarca iş nedeniyle test ediliyor zaten” dedi.

Kamuoyu araştırmaları Biden’a verilen desteğin yüzde 37 seviyesine gerilediğini ortaya koyarken, Trump’a kaybettiği iki önceki seçimde önde olmasına rağmen yarışın kafa kafaya geçtiği göz önüne alınacak olursa mevcut başkanın yeniden seçilme şansının kalmadığı yazılıp çizildi.

Üstelik Trump yüzü gözü kanlar içinde, savaştan sağ çıkmış, yumruğu havada muzaffer bir komutan edasıyla Amerikan bayrağının altında ve yıllarca zihinlerden çıkmayacak o meşhur fotoğrafı henüz vermemişken…

Bundan sonra neler olacak, neler olabilir?

Tam burada gelin “bundan sonra ne olacak, ne olabilir” sorusuna yanıt vermeye çalışalım…

Önceki gün yaşanan saldırının, zaten adaylığı netleşmiş olan Trump’ın Cumhuriyetçi Parti içinde ve Amerikan halkı nezdindeki desteğini çok daha üst seviyelere taşıyacağını kestirmek için siyasi deha olmaya gerek yok.

Dediğim gibi saldırıdan hemen sonra yumruğunu havaya kaldırması, korkusuz bir görüntü vermesi, Gizli Servis elemanları onu korumaya çalışırken “Kavgaya devam ediyorum” anlamında ağzından birkaç kez “Fight” kelimesinin çıkmasıyla birlikte sosyal medyada Trump’ı bir aziz, sistemle mücadele eden gözüpek bir halk kahramanı olarak göstermeye başlayan hesaplar aldı başını gitti.

İtiraf etmeliyim ki ben de şaşırdım açıkçası. Trump tıynetinde bir insanın böyle bir saldırı karşısında daha korkak bir portre çizmesini beklerdim.

Belli ki, Trump da kendi yazdığı hikâyeye kendini de inandırma konusunda maharetli bir insan.

Ömrünün son yıllarını epik bir masala dönüştürmek istiyor ve şimdiye kadar bunda da başarılı olduğunu düşünebiliriz.

Bir şeyin altını çizmek isterim: Trump’ı kampanyada bu kadar öne çıkaran şey onun komplo teorisyenlerinin besleyip büyüttüğü bir politik figür olması değil Amerikan ekonomisinin durumuydu.

Ülkede daha önce görülmemiş biçimde artan enflasyon ve işsizlik kitlelerin radikal çözümler öneren, söylediklerinin yarısı doğru yarısı yanlış olsa da kendileri gibi konuşan, bizdeki deyimiyle “pazarda dolmayan filenin” siyasetini yapan popülist bir adaya hızla kaymasına yol açtı, açıyor.

Üstüne bu ekonomik zorluklara bağlı olarak ülke sathında güçlenerek büyüyen göçmen karşıtlığını ekleyin.

Üstüne Ukrayna ve İsrail gibi devletlere yapılan yardımların, halkın parasının “bizim ne işimiz var oralarda” diye sorulan coğrafyalara akıtılması olarak algılanmasını ekleyin.

Üstüne liberal piyasa uygulamalarının Çin mallarının Amerikan pazarını ele geçirmesini engellemede yetersiz kaldığı inancının halkta bulduğu karşılığı ekleyin.

Son olarak kendi dönemine yöneltilen tüm bu eleştirilere cevap vermeyi bir kenara bırakın, yolunu bulmakta zorlanan bir siyasi rakip ekleyin…

Trump’ın tüm bunlardan fırsat devşirdiği yetmezmiş gibi şimdi bir de suikasttan sağ çıkmış, yüzü kanlar içinde olmasına rağmen korkusuzca zafer naraları atan bir halk kahramanı fotoğrafını da kampanya görselleri arasına eklediğini düşünün…

Eh, böyle bir durumda Trump kazanmasın da kim kazansın?

Artık Trump bile başkanlığını engelleyemez

Artık Trump’ın önüne yargı engelini çıkarmak da mümkün olmayacaktır. Zira böyle bir durumda ABD bir iç savaş iklimine sürüklenebilir.

Dolayısıyla hüküm yukarıdan gelmez ve doğal yollarla hak vaki olmazsa Trump’ın başkanlığını artık Trump bile engelleyemez.

Öyle sanıyorum ki, cumartesi gecesinden sonra Amerikan bürokratları Trump’la geçecek dört yılın hesabını yapmaya başlamışlardır bile.

İşin kötüsü oralarda olanlar asla sadece oralarda olanları değil bizi de doğrudan etkiliyor. Ne diyelim? Allah sonumuzu hayretsin.

İyi haftalar…

Eray Özer kimdir?

Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.

Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.

Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.

Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Narin, algoritma ve gerçeği aktaranlara sahip çıkmak

Gerçeğe Twitter hesaplarından, Instagram gönderilerinden, TikTok videolarından ulaşmaya çalışırken algoritmanın dişlileri arasında eziliyor, kayboluyor, yanlış yollara sapıyor ve her şeyden önce akıl sağlığımızdan oluyoruz. Doğru habere ve iyi habercilere sahip çıkmak bu nedenle çok önemli

Narin'i arama çalışmalarında son iki günde öne çıkan yanlış bilgiler

Son iki günde Narin Güran'ı arama çalışmalarına dair kamuoyuna yanlış yansıyan veya bir şekilde dezenformasyon fırtınasına sebebiyet veren dört ana mesele var

Kanlı elmaslar, kanlı bir tarih ve parlamak isteyen insan

İnsan bu diyardan vakti gelince herkes gibi çırılçıplak göçeceğini bilmenin yarattığı buhranla kendini diğerlerinden farklılaştırmak, ölümsüzlüğe bir adım daha yaklaşmak için parlak taşlarla bezenmek istiyor

"
"