18 Ocak 2025

Elvin Beşikçioğlu: Otosansürü anlamak mümkün değil, sanırım korku buna eşlik ediyor ama sanat korkusuz olarak inşa edilen bir yapıdır

"Oyunun en büyük katmanlarından biri de zaten göç mevzusundan sonra 'Batı Ekspresi' metaforu. Batılı için çalışıp, batılı olamamak. Böylece kültürün, dilin erimesi. Kendinden ne varsa satmak o trene binebilmek için. Dolayısıyla anlamı elbette doğudan batıya göç etmekken, aynı zamanda alt katmanlarında böyle bir konuyu da barındırıyor"

Elvin Beşikçioğlu ve Derin Beşikçioğlu

Rumen yazar Matei Visniec’in kaleme aldığı tiyatrocu Elvin Beşikçioğlu’nun yönettiği Tatbikat Sahne yapımı Batı Ekspresi, dramatik anlatımı ve derinlemesine işlenmiş karakterleriyle yeni sezonun dikkat çeken yapımlarından biri haline geldi.

Göç eden birbirinden farklı hayatlara sahip karakterlerin yollarının kesişmesiyle gelişen olayları konu alan Batı Ekspresi, yalnızca fiziksel bir seyahati değil, aynı zamanda karakterlerin geçmişle yüzleşme, hayallerini sorgulama ve kendini keşfetme süreçlerini de nüktedan bir üslupla seyirciye anlatıyor.

2024 yılında ilki düzenlenen Uluslararası Kent Tiyatro Festivali-Etimesgut'ta prömiyerini yapan ve 20 Ocak’ta Ses Tiyatrosu’nda tiyatroseverlerle yeniden buluşacak oyunun yönetmeni Elvin Beşikçioğlu, Batı Ekspresi'ni T24'e anlattı.

TIKLAYIN | Erdal Beşikçioğlu: Behzat Ç.’yi Etimesgutlularla çekeceğiz; bundan daha iyi bir ilçe tanıtımı olamaz

- Batı Ekspresi oyununu uyarlama fikri neden ve nasıl ortaya çıktı, biraz anlatır mısınız?

Oyun elimize ulaştığında okuduğum zaman ilk on sayfasında kapatıp bu oyunu alalım dedim. Çünkü içerdiği konu özellikle göç mevzusu dünyanın hem de son 10 yılı aşkın zamandır Türkiye’nin en büyük sorunuydu. Oyunun yazarı bu hususu çok ince nüktedan bir yerden ele almıştı. Ayrıca çok katman vardı metinde, yok olan sınırlar, iğdiş edilmiş kültürler, batı hayranlığı, batılılaşmaya doğru büyük bir çaba hiçbir batılı olamama, tüm emeklerin boş evlere yatırılması ve o evlerin hayal kırıklığından umutsuzluğundan göç eden insanların ruhunu anlatması gibi. Çok etkileyici buldum. Serüven böyle başladı.

Selin Zafertepe, Derin Beşikçioğlu, Fatih Sönmez, Selin Tekman, Ünsal Coşar ve Adem Aydil (soldan sağa)

- Oyundaki mizahi unsurlar, acıyı hafifletmek için mi kullanılıyor yoksa daha da mı derinleştiriyor?

Matei Visniek’in dili zaten hep böyle. Acıyı anlatma biçimi ironik. Ortaya trajikomik bir durum çıkıyor. Zaten metin genelinde tüm bu kırılmış dalların farklı epizotlarda başka bakış açılarıyla katmanlandırılmış hikayesini sürüyoruz. O yüzden acıyı hem hafifletiyor izleyenler için ama aynı zamanda oyun bittiğinde veya aralarında tokat gibi çarpıyor güldüklerimiz yüreğimize, yüzümüze. Sonunda buruk bir his bıraksa da tüm bunlar oyunun anlatmak istenilenin daha çok altını çiziyor.

- "Batı Ekspresi" metaforu neyi simgeliyor? Batı'ya yapılan bu yolculuk, sadece coğrafi bir yer değiştirmeyi mi, yoksa daha derin bir anlamı mı ifade ediyor?

Batı Ekspresi bir metafor tabii. Hiç durmayan tren aslında batı. Lüks bir tren, güzellikler, iyi yaşam onlar için. Ama onlar için çalışan bir toplum daha doğrusu toplumlar. Balkanlar… Ne yaparlarsa yapsınlar hiçbir zaman batılı olamayan. Oyunun en büyük katmanlarından biri de zaten göç mevzusundan sonra bu konu. Batılı için çalışıp, batılı olamamak. Böylece kültürün, dilin erimesi. Kendinden ne varsa satmak o trene binebilmek için. Dolayısıyla anlamı elbette doğudan batıya göç etmekken, aynı zamanda alt katmanlarında böyle bir konuyu da barındırıyor.

Batı Ekspresi oyunundan

- Batı Ekspresi oyunu, göçün sadece fiziksel bir yer değiştirme olmadığını, aynı zamanda psikolojik, sosyal ve kültürel bir deneyim olduğunu da söylüyor. Batı Ekspresi uyarlamasında Türkiye’deki göç meselesine dair hangi yansımaları görmek mümkün?

Oyunu yapılandırırken dramaturji çalışmalarında yazarın memleketi Romanya’nın sınırlarından çıkıp, bizi de ilgilendiren noktalara değinmek istediğimizden metnin bazı yerlerini kırptık, bazı cümleleri anlatıları bizim kültürümüze ve yaşadıklarımıza çektik. Dolayısıyla 1960’larda Almanya’ya giden işçiler, Gezi Eylemleri’nden sonra giden beyin göçü, arada daha iyi yaşam veya zorluklardan kaçan insanlar, kimi zaman ekonomik, kimi zaman yönetim gibi ihtiyaçlardan memleketinden ayrılan ve hep daha iyi bir yaşam için sloganıyla çıkılan bu yolculuklar bizlerin ezelden beri bildiği bir hikâyeyken son yıllarda doğunun dağılmasıyla bize göç eden insanlar da eklenince oyuna bizim sıkıntılarımız ve yaşadıklarımız gözüyle baktık. Ve tabi ortaya daha empati kuracağımız, etkileneceğiniz bir ansamble çıktı.

Derin Beşikçioğlu | Batı Ekspresi oyunundan

- Günümüz konjonktüründe içinde bulunduğumuz sistemi eleştiren veya politik tiyatro yapıldığında sansür ve otosansüre dair neler söylersiniz?

Sanat kavramı bozulmayıp, ajitasyon ya da kendi inandığı sisteme çeken bir anlatı olmadığı sürece çok doğru buluyorum. Tatbikat Sahne öyle zaten. Burda sihirli sözcük sanat. Ve sanat niçin sorusu? Tiyatro politika sahnesi değil. En büyük sanat dallarından biri ve en kapsamlı ve kapsayıcı olanı. Bunun ışığından, dekoruna, anlatma biçimine, kostümüne, müziğine kadar pek çok sanat dalını tek bir potada birleştiren bir yapıya sahip. Atmosfer yaratmak ve bunun içinde varolmak, var etmek.. Önemli olan dikte etmek değil, hissettirebilmek ve seyirciyi anlatılmak istenende yalnız bırakmak. Kendi karar mekanizmasının, kendi duygularımın ve vizyonunun getirdiği ve onu götürdüğü yeri göstermek. Yani farkındalık yaratmak. Sanatın görevi budur. Elbet ki her ne olursa olsun sansür sanatla eşleşmez. Çünkü sanat sansürsüz olduğu gibi akmalı. Elbette nasıl tiyatro yapılıyorsa, hangi biçim üslup farketmeksizin sansür uygulanamaz. Otosansürü zaten anlamak mümkün değil. Sanırım korku buna eşlik ediyor. Ama sanat korkusuz olarak inşa edilen bir yapıdır.

Derin Beşikçioğlu ve Elvin Beşikçioğlu

- Oyunda kızınız Derin Beşikçioğlu da yer alıyor. Kişisel merakımdan dolayı bu soruyu sormadan edemeyeceğim; bir oyuncunun tiyatroda yönetmeni, evde annesi olmak nasıl bir deneyim?

Aynı dediğiniz gibi evde anne, onları düşünen, didinen, ihtiyaç duyduklarımda sınırsız yanlarında olan. Ama sahne başka, disiplini başka. Orada naz yok. Oyalanmak yok. Herkes eşit. Tüm çalışanlar, elbette ben de. Orası yararı merkezi. Elbette anne kız ilişkisine müsait bir yer değil. Ama Derin çok olgun ve çok yetenekli. Akıllı bir oyuncu. Zaten Tatbikat Sahne’de ve DT oyuncusuyken provalarda ve kulislerde büyüdü. Neyin neden, niçin yapıldığını çok iyi bilir. Zaten Strazbourg Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. Yüksek lisansını yarıda bırakıp geldi. O yüzden ikimizde sınırlarımızı bildiğimizden çok rahat ama yorucu bir çalışma süreciydi.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Vildan Atasever 25 yıl sonra yeniden tiyatro sahnesinde; ‘Küçük Balkon’un hikâyesini, yazarı Can Kılcıoğlu’ndan dinleyin

“Hatırlamak benim için çok kıymetli bir konu. Çok fazla şeyi hatırlıyorum. Çok fazla detay hatırlıyorum. Oysa insanlar bazı anılarla baş etmek için insan unutmayı ya da o anıyı değiştirmeyi tercih edebiliyor. Bilinçdışı çok zengin ve eğlenceli bir yer. Yazarken de psikanalizden çokça ilham alıyorum”

“Aktif erkek bale sanatçısı sayısı 50 kişidir”; İstanbul Devlet Opera ve Balesi baş dansçıları Türkiye’de balet ve balerin olmayı anlatıyor

"30 sene önceki gösterilere bakıyorum, erkek sanatçılar inanılmaz daha kalabalık. Zaten o sanatçı arkadaşlarımız da hâlâ bizimle devam ediyor. Demek ki geçtiğimiz 30 senede bir yerde bir kırılma oldu ve sonucunda şu anda lisansta bir ya da iki balet var"

Deniz Türkali: İslami duaların hepsini Sabetayist anneannemden öğrendim

“Bana sorarsanız korku gerçekten dünyanın en ağır şeyi. Ben kötü söz kullanmam, küfür edemem, beddua edemem benim yapımda yok. En büyük bedduam korkun artsın, daha çok korktur”

"
"