Afrika Boynuzu'nun hiç sömürgeleştirilememiş güçlü ülkesi Etiyopya, geçtiğimiz yıllarda Tigray İç Savaşı nedeniyle hayli yıpranmış ve kudretinden yitirmiş olsa dahi, hem bölgenin lideri konumunu hem de Afrika kıtasının başat güçleri arasındaki yerini muhafaza eder. Addis Ababa’nın kuzey ve güneydeki iki komşusu ile ilişkileri genellikle gergindir, aralarında savaşlar dahi yaşanmıştır. 1993 yılında sosyalist “Derg” rejiminin devrilmesinin ardından bağımsızlığını ilan ederek Etiyopya'dan ayrılan Eritre'nin bu kopuşu neticesinde, Etiyopya denize çıkışını yitirmiştir. Addis Ababa'nın bu sebepten ötürü kuzey-doğu komşusu Eritre ile yıldızı hiç barışmamış, gerginlik 1998-2000 döneminde, toplu savaşa dönüşmüştür (Badme Savaşı). Etiyopya'nın güney komşusu Somali ile bağları da inişli çıkışlıdır. 1970’li yıllarda Etiyopya'nın Ogaden bölgesini işgal ve ilhak etmek üzere büyük komşusuna savaş açmaya cüret eden asker diktatör Siad Barré'nin “Büyük Somali” hayali bu Müslüman ülkeye pahalıya mâl olmuştur. Rejimin 1991 yılında çökmesiyle tüm ülke 20 yıl cihatçı grupların at koşturdukları bataklık alana dönüşmüştür. Siad Barré liderliğindeki merkezi hükümetin çöküşü karşısında, Kızıldeniz ile Hint Okyanusu’nu birbirine bağlayan stratejik mevkideki Somaliland eyaleti hiç vakit kaybetmeden bağımsızlığını ilan etmiş ve başının çaresine bakmayı tercih etmiştir.
Somaliland'ın bağımsızlık çabaları Mogadişu tarafından engelleniyor
Somali Federal Hükümeti, aradan geçen 30 küsür yıla rağmen ülkenin başına bela olan El-Kaide bağlantılı cihatçı terörü ortadan kaldırmaya muvaffak olamamıştır. Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler'in önderliğinde oluşturulan barış gücü askerlerinin desteğiyle önce başkent Mogadişu’nun El-Şebab milislerinden temizlenmesine (2011), takip eden yıllarda daha geniş alanların kurtarılmasına rağmen, 2024 sonu itibariyle terör meselesi Somali’nin bir numaralı sorunu olmayı sürdürmektedir. El-Şebab halen yılda 3-5 büyük saldırı gerçekleştirebilmekte ve 500'ü aşkın insanın ölümüne sebep olmaktadır. Federal hükümetin refah ve güvenliğin tedarikinde yaşadığı güçlüklere ilaveten, 4 yılda bir seçim düzenlemekte yaşadığı sorunlar da dikkate alındığında, Mogadişu'nun kuzeydeki Somaliland bakımından bu aşamada herhangi bir çekiciliği/cazibesi bulunmadığı kabul edilecektir. Başka ifadeyle, Federal hükümet, bir yandan, Somaliland yönetimine herhangi bir hizmet veya maddi katkı sunamamakta, öte yandan, Hargeisa’nın Somali’nin toprak bütünlüğü aleyhine sürdürmekte olduğu tanınma çabalarını engellemek için uluslararası platformlarda yoğun çaba harcamaktadır. Buradan Somaliland'in ayrılıkçı tutumu ve tanınma çabalarını desteklediğimiz manası çıkarılmasın. Kastedilen şey, önce evinin içini temizlemesi, barış, refah ve huzuru sağlayarak hakimiyetini pekiştirmesi halinde, Mogadişu’nun, Hargeisa’nın merkezi hükümete bağlılığını sağlamak konusunda daha güçlü bir konumda olacağına işaret etmektir.
El-Şebab saldırıları
Türkiye Somaliland ile Somali Federal Hükümeti’ni barıştırmaya gayret etti, sonuç alamadı
Türkiye 2011 yılından günümüze, insani yardım, güvenlik, sağlık, altyapı, liman ve havaalanı hizmetleri ile Somali halkının yanında durmaya devam etmektedir. Türkiye’nin, Mogadişu ve Hargeisa arasında ilişkilerin geliştirilmesi ve müzakere sürecinin başlatılması için ‘’kolaylaştırıcılık’’ rolü üstlendiği biliniyor. Somali Federal hükümeti nezdinde kazandığı itibar ve nüfuz çerçevesinde, Somaliland ile Federal yönetimin arasındaki sorunların çözümüne yardımcı olmaya gayret eden Ankara'nın bu iyiniyetli çabalarından bir sonuç elde edilememiştir. Bağımsızlığının tanınması peşinde koşan 6 milyon nüfuslu Somaliland'ın stratejik açıdan önem arz eden Berbera Limanı ve havaalanının 2017 yılından bugüne Birleşik Arap Emirlikleri tarafından işletildiğini ve bu zengin Körfez ülkesi tarafından desteklendiğini izliyoruz. Bilindiği üzere, BAE son 10 yıldır, kapasitesinin üzerinde bir güç projeksiyonu politikası izleme peşindedir (a small state with regional middle power aspiration). Libya’da, Sudan’da, Yemen'de ve Somali’de çatışan gruplar veya iktidar mücadelesi için rekabet eden silahlı güçler arasında taraf tutmakta, silah tedarik etmektedir. Barıştan yana çabalara rağbet göstermeyen, çatışmadan yana politikaları körükleyen petrol zengini BAE'nin uluslararası toplumun vicdanında soru işaretlerine yol açtığını gözlemliyoruz.
Ankara mutabakatı Addis Ababa’nın denize çıkış hakkı ile Mogadişu'nun toprak bütünlüğüne saygının uzlaşısıdır
Afrika Boynuzu'nda yukarıda arz edilen gelişmeler vuku bulurken, 2023 sonunda, Etiyopya ile Somaliland arasında, liman ve askeri üs olarak kullanılmak üzere 20 kilometre uzunluğunda bir kıyı şeridinin 50 yıllığına Etiyopya'ya tahsis edilmesini teminen mutabakat zaptı imzalanmasının bölgeyi karıştırdığını hatırlıyoruz. Etiyopya'nın bu “denize çıkış” karşılığında ayrılıkçı eyaleti tanımayı tezekkür edeceğini duyurduğunu biliyoruz. Etiyopya'nın destekçisi ve Somaliland'ın hamisi BAE'nin bu girişimde parmağı olabileceğini şahsen düşünüyorum. Somali'nin birliği ve toprak bütünlüğünü destekleyen Türkiye, Etiyopya ile mevcut kuvvetli bağlarını kullanmak suretiyle, 2024 yılı içinde, iki ülke yetkililerini birkaç kez Ankara’da masaya oturtarak aralarını yapmaya çalışmış ve nihayetinde muvaffak olmuştur. Geçtiğimiz hafta Ankara'da bir araya gelen Başbakan Abiy Ahmed ile Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmut'un imzaladıkları ortak açıklama ile sorunun temeli çözülmüş, gelecek aylarda yapılacak çalışmalar ile teknik ayrıntılarda mutabakat sağlanacağı duyurulmuştur.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed (solda), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (ortada) ve Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (sağda) Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde
Etiyopya ile Somali arasındaki yılların güven sorunu yerini iş birliğine terk ederse, bölgede refah artar
Denize çıkışını kaybeden 120 milyon nüfuslu Etiyopya, ihracat ve ithalatının tamamına yakınını, 2016 yılı sonunda faaliyete geçen Çinlilerin inşa ettiği 650 kilometre uzunluğundaki demir yolu vasıtasıyla komşusu Cibuti üzerinden yapmaktadır. 8 yıldır Cibuti Limanı’ndan yararlanan Etiyopya'nın dış ticaret faaliyetlerinde ne gibi sorunlarla ve maddi yüklerle karşılaştığı bilinmemekle birlikte, denize çıkışını kaybeden bu büyük ülkenin, diğer komşusu Somaliland'ın kıyı şeridinden yararlanmak suretiyle, bizzat kendisinin işlettiği bir ticari limana sahip olma projesinin anlayışla karşılanması beklenir. Ankara mutabakatında askeri üslerden bahsedilmediği cihetle, her iki tarafın da karşılıklı tavizlerle ortak bir zeminde buluştukları anlaşılıyor. Somaliland kıyılarında inşa edilecek Etiyopya imzalı yeni limanın Cibuti-Addis Ababa arasında mevcut demiryoluna bağlanması ile bölgede ticaret ve yatırımların artacağına, Somali, Somaliland ve Etiyopya arasında güvene dayalı dostluk ilişkilerinin gelişeceğine inanıyorum. Ankara mutabakatının hazırlanması sürecine Somaliland yönetimi dahil edilmemiş ise, Hargeisa’da seçimleri kazanarak ahiren iktidara gelen yeni yönetimin rızasının alınmasının önem arz ettiğini ve ihmal edilmemesini not edelim.
Türkiye Afrika'da ektiğini biçiyor, sırada Sudan var mı?
Somali, Türkiye’nin Afrika’ya açılım politikasının sembolü konumundadır. Bu ülkenin iç savaşın yıkıntılarından kurtarılıp tekrar ayağa kaldırılmasında Türkiye’nin çeşitli kurumlarıyla ortaya koyduğu çabalar, yaygın ve haklı takdir toplamıştır. Türkiye ile Somali arasındaki bu özel ilişkilere rağmen, siyah Afrika’nın önde gelen oyuncularından, Afrika Birliği Örgütü’ne de ev sahipliği yapan Etiyopya’nın, Türkiye’nin arabuluculuk rolünü kabullenmesi, ülkemizin Afrika’da tesis ettiği itimat duygusunun anlamlı bir örneğidir. Sömürgeci Avrupalı güçler tarafından çizilmiş Afrika siyasi haritasında, neredeyse her ülkenin komşularıyla sınır ihtilafları bulunmaktadır. Böylesine sorunlu bir siyasi coğrafyada, Türkiye’nin, zamanında birbirleriyle savaşmış Etiyopya ile Somali’nin el sıkışmasını sağlaması, Afrika Birliği yanında, Avrupa Birliği nezdinde de takdir görmüştür. Bu vesileyle, söz konusu başarının görünmez aktörleri olan, bazı çevrelerin maalesef hor gördüğü meslektaşlarım Türk diplomatlarını da yürekten kutluyorum. Bu arada, sıra ne zaman Sudan barışına gelecek diye sormadan edemiyorum. Bu kardeş ülkede bir buçuk yıldır akan kanın durdurulması zamanı çoktan gelmiş hatta hayli geç kalınmıştır.
Hasan Servet Öktem kimdir?
Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce'de doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında "meslek memuru" olarak Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana'da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye'yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu.
Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı'ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24'te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika, Latin Amerika ve Balkanlar'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor.
|