30 Mart 2024

Türkiye için yeniden umutlanma vakti

İstatistiklere göre 2019’da büyükşehir belediye başkanlıkları için toplam 33 kadın aday yarışırken, 2024’te 94 kadın aday var listelerde. Belediye Başkanlığı kadın adayları ise 634’ten bin 624’e çıkmış. Net veriler yok ama 40 yaş altı aday oranında gözle görülür bir artış var. Şimdi bu ülke için yeniden umutlanma vakti değildir de nedir?

Bir gün biz de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sadece oy vermekle yükümlü vatandaşlar olur muyuz? Yasalara ve halka saygılı bir hükümetin yerel ya da genel yöneticilerini seçmek üzere demokratik hakkımızı kullanırken, ülkenin bundan sonrası hakkında büyük anksiyeteler içine girmeden, oylar çalınacak mı, hile hurda olacak mı, kavga çıkar mı endişesi olmadan, sabah ezanından gece yarısına kadar seçim koridorlarında pür dikkat durmadan, oyumuzu kullanıp mangalımızı yakmaya, film izlemeye, güzel bir pazar günü geçirmeye gider miyiz? O günler yakın gibi hissedip umutla dolarken dilimi ısırıyorum.

Oysa senelerdir seçim tarihi belirlenince içimde bir bıkkınlık, umutsuzluk, “ne fark eder ki”cilik vardı. Hatta bu yıl, “Gerçekten demokratik ve dürüst bir seçim için çalışmanın bir faydası yok” duygusu çökmüştü üstüme. Uzunca bir süre de bu duygudan çıkamadım. Ta ki adaylar belli olmaya, muhtar adayları ve belediye başkanı adaylarını gördükçe şaşırmaya başlayana kadar. Gördüğüm her 40 yaş altı isimle içimde yine geleceğe dair bir umut tohumu filizlendi. Yarın, oyumu kullanmaya bahar dalları gibi umutlu gideceğim.

Yanlış anlaşılmasın, umudum ve sevincim oy vereceğim adayın seçileceğine olan inancımdan değil. Elbette ki yine aynı endişelerim var, rüyamda bile oy koruyorum. Ama bu seçimlerin yeni adayları sayesinde ülkenin geleceğine dair bir umut var içimde artık. Çünkü nihayet yeni isimler, daha farklı bir ülke isteyen, daha iyi bir ülkenin nasıl olabileceğini bilen, görgülü, eğitimli, hayatla barışık “gençler” siyasete girmeye başlamış.

Gezi döneminde “parti kuralım”, “artık siyasete dahil olalım” diyen ve ülkeyi on yıllardır değişmeyen isimlerin, profillerin temsiliyetinden, toplama çıkarma yapamayan dinozorların, inançları siyasi araç yapanların, korku salmayı siyaset sananların, haksızlık ve hukuksuzluğu meziyet gibi görenlerin, şeref ve haysiyet yoksunu koltuk sevdalılarının elinden nihayet kurtaracak yeni oluşumlar duyuyor, heyecanlanıyorduk. Sonra maalesef en güvendiğimiz isimler yukarıda bahsettiğim tip siyaset nedeni ile uzaklaştırıldı. Siyaset, kaybetme korkusu ile karşı tarafı egale etme oyunu ise, evet başarılı siyasetçiler var başta. Darth Vader onlarla gurur duyardı mesela. Ya da Voldemort. (Ki bu kurmaca kötülerle bile empati kurabiliyoruz bazen, öyle değil mi?) Temsiliyetimiz elimizden alındı özetle. Şu anki isimlere bakınca, bu satırları okuyan kaç kişi kendini mecliste gerçekten temsil ediliyor hissedebilir ki?

Ama büyük resme bakıp düşününce şöyle bir şey var: Siyaset sadece mecliste var olmak değil. Yönetime en küçük birimden başlayarak dahil olmak, elini taşın altına koymak da var işin içinde. İşte nihâyet o beklediğimiz gün geldi ve bizi temsil edebilecek, aynı dili konuşabileceğimiz kişiler elini taşın altına koymaya başladı. İlk kez bir yerel seçimde sadece bıyıklı adamlar, krepe saçlı kadınlar yok afişlerde. Gülümseyen gencecik insanlar var. Aynı sokaklarda yürüdüğümüz, aynı dertlerden muzdarip olduğumuz, siyaseti koltuk sevdası, prestij meselesi olarak görmeyen, kutuplaşmaya değil; anlamaya odaklanan, gerçekten “bir şeyler yapmak isteyen” temeli sağlam gençler. Partilerden, ideolojilerden bağımsız, “genç” olmaları ortak noktaları ve umudu yeşerten yanları.

Maalesef seçim öncesi adaylara dair yeterli istatistikler olmadığı için net rakamlar veremesem de (ama gerekirse ispatlayabilirim) genç aday oranında ve kadın aday oranında artış gözle görülür şekilde mevcut. Mesela “Bir muhtar mahallenin ve mahallelinin sorunlarına çözüm bulup rutin görevini yapmak dışında neler yapabilir” diye sorgulayan Hacımimi Mahallesi Muhtar Adayı Agâh Uz, Hakkari Bağlar Mahallesi Adayı Metin Özkan, Bingöl’ün Genç ilçesi Yenişehir Mahallesi Muhtar Adayı olan Remziye Parlak, Emek Adnan Menderes Mahallesi Muhtar Adayı Umut Kılıç, Ardahan’ın Göle ilçesi Kuytuca Köyü adayı Sevda Karataş, Eskişehir Akcami Mahallesi Muhtar Adayı Mert Çapar, Çanakkale Kepez Muhtar Adayı Gökhan Gürel ve siyasetteki profilin değişiminin en önemli simgelerinden olabilecek, Çeşme Belediye Başkan Adayı, 1991 senesi doğumlu Lâl Denizli.

Bu isimlerin tamamı 40, hatta 30 yaş altı. Yaş ve eğitim dağılımına göre bir istatistik olmasa da cinsiyete dayalı kısıtlı bilgiler mevcut ve şaşırtıcı oranlar var burada. YSK verilerine göre kadın aday oranı büyükşehir adaylıklarında en fazla DEM Parti’de. Onu TİP, DSP ve CHP izlerken belediye adaylıklarında 32.1 oranla TİP en fazla adayı gösteren parti. Takipte DEM, EMEP ve DSP var.

Doğruluk Payı’nın verdiği istatistiklere göre, 2019’da büyükşehir belediye başkanlıkları için toplam 33 kadın aday yarışırken, 2024’te 94 kadın aday var. Belediye başkanlığı adayları ise 634’ten 1624’e çıkmış.

Ülke bu halde olmasa, deprem dönemi yönetimi ve sonrasında yaşananlar böylesine acı verici olmasa belki de yine aynı isimler arasında tombala oynayacaktık. Ama belli ki artık bıçak kemiğe dayandı ve beklenen dipten çıkış için kollar sıvandı. Asıl şimdi “Yeni Türkiye”yi konuşma zamanı. Yarın sonuçlar ne olursa olsun… Sonraki seçimler için şimdiden çok umutluyum, yaşasın yarınlar!

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Çocukluğumuzu canlandıran kahraman: Mark Henn

Mark Henn: Animatörler, aslında birer oyuncu ama ekranda beni değil, çizdiğim karakterleri görüyorsunuz. Karakterle ilgili sevdiğim yönleri alıp o karaktere bürünüyor ve onun yaşadığı durumlarda benim ne hissedeceğimi canlandırmaya çalışıyordum

Starsailor’ın vokali James Walsh: Kadın sanatçılar inanılmaz şeyler yapıyor ve şu an dünyayı ele geçiriyorlar

"Solo müziklerim tamamen bana ait. Benim etkilendiğim şeylerden çıkıyor lirikler. Grubun müziklerinde ise sözleri ben yazsam da, hoşlarına gitmeyen bir şey olduğunda hemen söylerler ve herkes şarkıya kendi katkısını yapar"

Biz, siz, onlar ve köpekler

İnsanların yaptıklarının ve yapması gerekip yapmadıklarının cezası köpeklere kesildi. Peki şimdi toplanıp slogan atmaktan başka bir şey yapacak mıyız yoksa babası tarafından cezalandırılmış çocuklar gibi inatlaşmaya devam mı edeceğiz? Uzun bir yazı bu. Uzun bir sorgulama, yüzleşme, iç dökme

"
"