Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatları, Baltık Denizi altından Rusya'dan Almanya'ya doğal gaz taşıyordu ancak Eylül 2022'de meydana gelen patlamalar nedeniyle hasar gördü.
Latincede cui bono adında bir prensip vardır.
"Kim yararlandı?" anlamına gelen bu söz, cezai hukukta basit bir prensipi ifade eder – bir suçu kimin işlediğini anlamak için kimin faydalandığına bakılması gerekir.
Bu soruya izin verilmemesi ise şüphe uyandırmalıdır.
26 Eylül 2022 tarihinde, Rusya'nın Ukrayna istilası devam ederken, Baltık Denizi'nde Rus gazını Almanya ile buluşturan Kuzey Akımı boru hattınındaki 4 hattan 3'ü bombalı bir sabotaj üzerine patlatıldı.
Patlamayı Ukrayna Cumhurbaşkanı danışmanı Mikhailo Podolyak "Ruslar tarafından planlanan bir terör saldırısı ve Avrupa'ya karşı direk bir saldırı" olarak kınamıştı.
Boru hatları, Alman ekonomisi için büyük önem taşıyordu – Alman gaz tüketiminin yüzde 30'u bu boru hatları tarafından tedarik ediliyordu.
Ukrayna Savaşı'nın başlangıcından beri gaz aktarımı azaltılsa da Almanya, dolayısıyla Avrupa enerji altyapısı için kritik önemde idi.
Aynı zamanda Ukrayna'nın üzerinden geçen doğal gaz boru hatlarının önemini azaltıyor ve Ukrayna (ve başka doğu Avrupa ülkeleri) için milyarlarca dolar değerindeki transit ücretlerine risk oluşturuyordu.
Aynı yılın şubat ayında Amerikan Başkanı Joe Biden, "eğer Rusya Ukrayna'yı istila ederse, Kuzey Akımı hattını sona erdireceğini" beyan etmişti.
(Belli ki Amerikan Demokrat Parti siyasetçileri ve devlet yetkilileri uzun süredir Başkan Biden'ın bunama aşamasında olduğunun üstünü örtmektelerdi. Bu sebeple bu konuyu kendi istihbarat yetkililerinin isteklerine karşı dile getirmiş olması mümkün.)
Ve 26 Eylül tarihinde boru hatları sabotaj sonucu büyük hasar gördü.
Batı medyası Rusların kendi boru hatlarını patlattığı teorisini hemen benimsemişti.
Sebep olarak yasal bir şekilde doğal gaz satışını durdurabilmek, savaş konusunda ciddi olduklarını göstermek hatta Vladimir Putin'in delirdiği bir anda bu kararı verdiği bile oldukça ciddi medya kanallarında gerekçe olarak gösterildi.
O zaman da çok ikna edici değildi ama Ruslar dışında birisinin yapma ihtimalini dile getirmek, Ukrayna desteğinde fanatikleşmiş ve hiçbir eleştiriye yer vermek istemeyen küresel medya kanallarında kolay değildi.
Bir yıl sonra, özellikle Vietnam Savaşı sırasında Amerikan askerleri tarafından yapılan bir katliamı ortaya çıkararak ün kazanan Amerikalı gazeteci Seymour Hersh, isimsiz kaynaklara göre bu saldırıyı Amerikan devletinin yaptığını iddia etti (ve hâlâ ediyor).
Geçtiğimiz hafta ise ilginç bir gelişme oldu.
Wall Street Journal, saldırıyı Ukraynalıların gerçekleştirdiğini iddia eden uzun bir makale yayımladı.
Tüm iddiayı sıralamak burada mümkün değil. Fakat ikna edici detaylar içeriyor.
Operasyon için Ukraynalı iş adamları tarafından finansman sağlandığı, Amerikan ve Hollanda istihbaratçılarının patlama öncesi operasyon hakkında haberdar olup, durdurmaya çalıştıkları, Zelenski'nin son anda iptal etmek için emir verdiği ama operasyonu düzenleyenlerin ulaşılamadığı gibi bir casus filmi senaryosuna yakışacak bir senaryo.
En ilginç detaylardan biri ise Almanya ve Polonya arasındaki diplomatik çatışma.
Haziran ayında Almanya Federal Savcısı Jens Rommel, bir Ukrayna vatandaşı için gizli bir tutuklama kararı çıkarmıştı. Şüphelinin Polonya'da olduğu düşünülüyordu. Ve Avrupa Birliğinde geçerli olan tutuklama kararı uygulanmamakla beraber, şüphelinin Polonya devleti desteği ile Ukrayna'ya kaçtığı düşünülüyor.
Bu olaydan sonra Alman istihbaratının eski şefi August Hanning, kamuya açık bir şekilde Polonya hükümetini Kuzey Akımı saldırısında rol oynamakla suçladı.
Polonya Başbakanı Tusk ise karakteristik diplomatik tonunundan vazgeçerek "Kuzey Akımı 1 ve 2'yi hayata geçirenler bugün sadece özür dileyip sessiz kalmalı" diye bir tweet atarak iddiaları yalanlamak yerine sert bir tavır ortaya koydu.
Bu sefer ise Ukrayna'nın rol oynamadığını iddia eden yorumcular, iddialar gerçek olsa bile saldırının haklı olduğunu savunmaya başladılar.
Tepkilerden belli ki Wall Street Journal'ın iddiaları oldukça hassas karşılanıyor.
Kuzey Akımı sabotajı bir NATO ülkesinin kritik altyapısına saldırıydı.
Arkasında gerçekten Ukrayna var ise, bu Mikhailo Podolyak'ın dediği gibi Avrupa'ya bir saldırıdır.
Yüzlerce milyar dolarlık destek gönderdikleri bir ülkenin bu tarz bir saldırıda rol oynadığı gerçek olsa bile kamu önünde kabul edilmesi çok zor olacaktır.
Polonya ve Almanya arasında beliren çatlak ayrı bir hassasiyet konusu.
Amerika ve CIA kontrolünün dışında Ukrayna'nın bu kadar büyük bir operasyonu gizlice düzenlemeleri de oldukça garip.
Fakat teori en azından araştırılmalı.
Belki de Amerika'nın olası bir rolünü kapatmak için bu tarz bir haberin yayılması isteniyor.
Ukrayna, savaş öncesinde de sonrasında da oldukça yolsuz bir oligarşi tarafından yönetilen ve demokratik idaellerden oldukça uzak bir ülke idi.
Savaş ile iyiye değiştiğini zannetmiyorum.
Konu elbette sonunda aydınlanacaktır.
Şimdiden Avrupa halklarına, Ukrayna'ya olan açık çek desteği açıklamak gittikçe zorlaşmakta.
Kanıtlandığı taktirde, belki de bu gelişme, Ukrayna'nın eleştirilemeyeceği dogmasında bir çatlak oluşturabilir.
Ve sonunda barışla çözülmesi gerekecek bu savaş için konjektürde bir dönüşüm noktası olabilir.
Mehmet Önal Kimdir?
Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.
Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.
Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.
|