06 Kasım 2024

Adam kazandı!

Trump, ön görülemez dengesiz kişiliği ve herkese yukardan bakan tavrıyla sadece ABD demokrasisi için değil, herkes için tehlike

Donald Trump

NEW YORK

Donald Trump, bir kez daha başkanlık koltuğuna oturma hakkını kazandı.

Trump’ın seçim zaferi, Türkiye için de bazı dersler ortaya koyuyor.

Hep söylediğim gibi seçimi kazanan bunu kendi başarısı kadar, rakibinin başarısızlığıyla da kazanıyor.

Demokratların seçimi kaybetmelerinin en önemli nedeni başkanlık için yarış başladığında Biden’ın adaylık için ısrar etmesi ve partisinin buna sesini çıkaramamış olmasıydı.

Kamala Harris, kampanyalar çok ilerledikten sonra aday olarak seçmenin karşısına çıktığında Trump hayli yol almıştı.

Seçmen, Harris’i tanıyacak yeterli zamana sahip olamadı.

Ve belki de bundan daha önemlisi Harris, Biden yönetiminin çözemediği tüm sorunların yükünü de sırtlanmak zorunda kaldı, Biden ile arasına mesafe koyabilecek durumda da değildi.

Türkiye muhalefeti için birinci ders burada: Aday önemli!

Gerçi bu dersi Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ve seçimi kaybetmesiyle almış olmalıyız ama ABD seçimi vesilesiyle bir kez daha hatırlatmakta yarar var.

Trump’ın başarısının gerisinde Biden yönetiminin ekonomi ve göçmenler konusunda yetersiz olduğunun düşünülmesinin yattığı bir gerçek.

Trump, gümrük tarifeleri, yasal olmayan göçmenleri topluca sınır dışı etme vaatleri, kamu harcamalarındaki israfı bitirme hedefi, dış politikada ABD’li vergi mükelleflerinin paralarını boşa harcamamak için savaşlardan uzak durma vaatleri gibi ABD için oldukça radikal bir gündemle seçmenin karşısına çıktı.

Harris ise ortadaki seçmeni ikna edecek bir proje, fikir ortaya koyamadı.

Sadece Trump karşıtlığı ve Trump tehlikesinin altını çizmek kararsız seçmeni etkilemeye yetmedi.

Türkiye muhalefeti için bu da önemli bir ders olmalı.

Ortaya inandırıcı bir ekonomi programı koymadan, radikal gibi görünecek tedbirleri alabileceğine ilişkin bir güven vermeden ortadaki seçmeni ikna edebilmek mümkün değil.

Türkiye muhalefeti bu dersi son Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçiminde almıştı zaten ama ABD seçimi bir kez daha hatırlatmış oluyor.

Böylece ABD, sekiz yıl içinde üçüncü kez başkan değişimine tanık olacak.

Demokratların ve Trump politikalarına mesafeli olan Cumhuriyetçilerin Kongre’de artık azınlıkta olmaları da Trump’ın elini rahatlatıyor.

20 Ocak’tan itibaren Demokratların, hükümet faaliyetlerini kontrol edebilme olanaklarının bir önceki Trump dönemine göre azalması birçok kişi için ürkütücü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ın seçimi kazanmasından mutlu olmuş gibi görünüyor ancak Rahip Brunson vesilesiyle Trump’tan aldığı “mektubu” hiç aklından çıkarmaması gerektiğini söylemeliyim.

Trump, ön görülemez dengesiz kişiliği ve herkese yukardan bakan tavrıyla sadece ABD demokrasisi için değil, herkes için tehlike.

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bu disiplinsizlik en ağır cezayı mı hak ediyor?

Teğmenlerin, subay yemini yapılmayacağına ilişkin emre rağmen, bu yemini etmeleri kuşkusuz ki bir disiplinsizliktir. Ancak ellerin vicdanlardan çekilmemesi de yararlı olur: TSK Disiplin Kanunu’nun öngördüğü en ağır cezayı gerektirecek bir disiplin suçu mudur?

İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına

Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, Riyad’daki dans gösterisinde Kâbe siluetinin dijital dekor olarak kullanılmasına, “Suud ulemasının sessizliği fecaattir” sözleriyle tepki göstermesini tebessümle karşıladım. Fetullahçılar, her türlü ahlaksızlığı yaparken kendisi Diyanet İşleri Başkanı idi. Bu ülkede yolsuzluğa “hırsızlık değildir” diyen, “rüşvet vermek caizdir” diyen fıkıh uleması bile gördük

İsrail, Kürt kartını açarken düşünelim

“Kürt kartı”, Türkiye’ye karşı kullanılabilecek bir koz olarak görülüyorsa doğru politika ne olmalıdır? Kürtleri yok saymak mı? Kürtlerin bu ülkeye bağlılıklarını güçlendirecek, ayrılıkçılığı minimalize edecek politikaları kurmak mı?

"
"