22 Ekim 2024

Barışın yolu Edirne’den de geçiyor: Özgür Özel’in Demirtaş ve Meclis vurgusu, ‘ilk 100 yıldaki hatalar’ kritiği önemli

Yıllardır çözülmemiş sorunlar için farklı düşünceler ortaya konulması zor. Bunun için mücadele önemlidir. Özgür Özel’in Kürt sorunu, barış konusunda aldığı inisiyatif değerlidir. 2023 mayıs ayında aktif siyasetten çekildiğini açıklayan Demirtaş yeniden siyasete dönmüş oldu

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel

Diyarbakır

Türkiye’de geniş kesimler çok uzun süredir ‘bir çerçeve içinde’ yaşamaya kendini mahkûm etti. 22 yıllık iktidarın çizdiği çerçeve bu. Toplumsal muhalefet de kurumsal muhalefet yani partiler de AKP’nin lideri Tayyip Erdoğan’ın son dönemde de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin değişik konulardaki söyleminin içinde politika üretiyor-konuşuyor. Başlangıç ve bitişlerin hemen hepsi buradan kaynaklanıyor. Böyle olunca da giderek sıkışan-kısırlaşan bir noktaya hapsolunuyor.

Bahçeli’nin ön aldığı, Erdoğan’ın ‘Cumhur İttifakı’nın ortak projesi’ dediği çözüm-barış, adına ne denirse, yeni durum da böyle şekillendi. Haklı olarak samimiyet sorgulamalarından iktidar içinden gelen kimi çelişkili açıklamalara bakarak yapılan ‘dememiş miydik’ cümlelerine…

Burada herkesin kendine sorması gereken şöyle bir soru da var bence… Halkın, sivil toplumun, akademinin, partilerin demokrasi içinde değişime katkı sağlama, iktidarı dönüştürme gücü yok mu? Yanıtım ‘kesinlikle evet…’

Bu çerçevede CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Kürt sorununun çözümü anlamında dün attığı, hafta boyu devam edecek girişimi kritik önemde. Özel Diyarbakır’da bugün başlayacağı, ardından Mardin, Batman, Şırnak, Hakkari, Van’da sürdüreceği gezi-temaslar öncesi Edirne’ye HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyarete gitti. Kendisi haziran ayında bana verdiği söyleşide bunun sıradan bir buluşma değil ‘çalışma ziyareti’ olacağını söylemişti. Gerçekten de hem Özel’in görüş çıkışı yaptığı açıklama hem Demirtaş’ın görüş sonrası söyledikleri kritik mesajlar içeriyordu.

Birkaç cümlenin altını çizmek istiyorum. Önce Özel:

“Siyasi anlamı olan bir ziyarettir bu ziyaret çünkü bölgeye yapılacak altı gündeki altı ziyaret yani neredeyse bir haftalık ziyaretin ilk günü bugündür. Bugün Selahattin Demirtaş’la görüşmeden, konuşmadan altı günde altı ilde olmanın bir anlamı olmazdı. Türkiye bir sorunu çözecekse, aşacaksa, geride bırakılacaksa, silahlar bırakılacaksa, analar ağlamayacaksa, Türkiye hep birlikte kalkınmaya, güçlenmeye, demokratikleşmeye önem verecekse, bunun adımı atılacaksa tüm aktörler kıymetlidir. Ancak Selahattin Demirtaş gibi bir aktörün öneminin altı da kalın kalın çizilmelidir.”

Türkiye’nin kurucu partisinin genel başkanı Özel; Demirtaş’ın olası bir çözüm-barış sürecinde rol almasının öneminin altını çizdi. Onu sürece dahil etti. Ayrıca Kürtlerin yoğun yaşadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu gezisi öncesi bölgenin genelinde sevilen-unutulmayan önemli bir ‘lider’ olarak gördüğünü de analiz ettiğini de açıklamış oldu. ‘Tüm aktörler kıymetlidir diyerek’ iktidarın daha önceki süreci birebir götürdüğü Öcalan’dan adını vermeden bahsetse de bir şekilde süreçte rol almasına karşı olunmayacağını ima etse de Demirtaş’ın gücüne de vurgu yapmış oldu. Özel’i canlı yayında seyrederken dönemin başbakanı Mesut Yılmaz’ın 1999 yılında Diyarbakır’da sarf ettiği bir cümlesi geldi aklıma: Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer.

Bu kez ana muhalefet lideri Özel, Diyarbakır’a gitmeden bir gün önce yaptığı konuşma ile bir şekilde ‘Barışın yolu Edirne’den de geçer’ demiş oldu. Bu arada 4 Kasım’da hapiste 8. yılını dolduracak olan Demirtaş’ın evinden-ailesinden kilometrelerce uzakta tutulması da elbette not edilmeli.

Bu konuda son bir not: Özel görüşmenin burada kalmayacağını, ‘Demirtaş ve Selçuk Mızraklı ile birbirlerinin görüşlerine ihtiyaç duydukları her an görüşmeye devam edeceklerini’ aktardı. Direkt yüz yüze görüşme olmasa da belli ki bir hat kurulacak.

Gelelim hem Demirtaş’ın hem Özel’in önemli Meclis vurgusuna. Demirtaş ‘Türkiye’deki sorunların çözüm yolu siyaset çözüm kurumu da TBMM’dir’ dedi. Benzer cümleleri Özel de kuruyor. Yani geçen sefer Meclis’ten uzak, şeffaf olmayan, birkaç kişi arasında götürülen sürecin daha yaygın bir zeminde, meşrulukta açıkça yürümesinin önemine işaret ediyorlar.

 Özgür Özel’in bir diğer çok önemli cümlesi:

"Türkiye’de insanlar birbirini sevdikten, toplumsal barışı hep beraber içselleştirdikten sonra nasıl 100 yıl önce sonu çok güzel olmuştu; Türkler ve Kürtler, Türkiye’de yaşayan herkes, dedelerimiz hep beraber büyük bir işgali sona erdirmiş, genç bir Cumhuriyet kurmuşlardı. Yine sonu muhteşem olacak. Bu sefer ilk yüzyılda yapamadıklarımız, varsa hatalarımız, eksiklerimiz varsa hepsini de hep birlikte arayacağız. Ve toplumsal barışı hep birlikte sağlayacağız."

CHP Lideri’nin ilk yüzyılla ilgili ‘hatalar, eksikler’ çıkışı çok kritik.

Demirtaş’tan iki bölümü alıntılamak gerekiyor. Biri:

“Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünde siyasetin rol üstlenmesinin, diyaloğun ve iş birliğinin öneminin altını çizerek el sıkışma seremonisinin devamının gelmesi için siyasete şans tanınması gerektiğini ifade ettim.”

İkincisi ise özgürlüğü sadece kendi için değil, herkes için istemesi:

"Sayın Özgür Özel ile yaptığımız bu anlamlı ve değerli görüşmenin absürt bir yönü vardı, o da görüşmeyi cezaevinde yapmış olmamızdı. Umarım Kobani ve Gezi kumpas davaları rehineleri başta olmak üzere, Sayın Selçuk Mızraklı ve Sayın Bekir Kaya dahil tüm siyasi tutsakların hakları bir an önce iade edilir ve özgürlüklerine kavuşurlar. Bu zalimce adaletsizlik son bulur. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın İmamoğlu’na yönelik siyasi yasak girişimleri gibi yargısal operasyonlardan da artık vazgeçilir."

Bitirirken…

Türkiye sadece iktidarın çizdiği alanda konuşmak, tartışmak, çözüm aramak zorunda değil. Yıllardır çözülmemiş sorunlar için farklı düşünceler ortaya konulması zor. Bunun için mücadele önemlidir. Özgür Özel’in Kürt sorunu, barış konusunda aldığı inisiyatif değerlidir. 2023 mayıs ayında aktif siyasetten çekildiğini açıklayan Demirtaş yeniden siyasete dönmüş oldu.

Siz bu satırları okurken ben Diyarbakır’da sokağın, sivil toplumun nabzını tutmaya çalışıyor olacağım. Ardından da CHP’nin bölgede yapacağı ziyaretleri izleyip notlarımı paylaşacağım. Memleket; umudu, barışı, birlikte adaletle yaşamayı özledi. Bunu sağlamak için herkesin desteği önemli.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü ve Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan avukat oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kaygıda ortaklık büyürken “Çözerse Erdoğan çözer” final yapıyor, iyi de kim çözer? 

Ekonomiden hukuka yaptığı yanlışlarla memleketi birbirinden farklı krizlere sokmuş olsa da her hâl ve karda özellikle kendi seçmeni ‘bir bildiği vardır’dan ‘din-güvenlik-ortak bizlik’ söylemini ‘satın almasına’, hemen her koşulda Erdoğan’ı destekledi. Uzun süre ‘Çözerse Erdoğan çözer’ tezi adeta Erdoğan için adı konulmamış bir ‘güven-destek’ sloganı oldU

“Milliyetçi-muhafazakâr seçmen CHP’ye, DEM Parti’yle yan yana durduğu için ne der”e teslim olmamak

İki hafta önce Öcalan’ı Meclis’te konuşturmayı önerebilecek kadar ‘açılan’ iktidar ortağı ile potansiyel süreçle ilgili olumlu konuşan iktidarın Cumhurbaşkanı ne oldu da pozisyon değiştirdi?

"
"