18 Ağustos 2024

Bir protestonun olmazsa olmazları nelerdir?

Geniş katılım, şiddetsiz yöntemler ve net hedefler, protestoların başarı şansını artırırken; şiddet, dağınık talepler ve düşük katılım ise bu şansı zayıflatmaktadır

Sokak hayvanları düzenlemesi, Instagram’a gelen kısıtlama, çiftçilerin traktörlerle yollarda ve meydanlarda olması… Bunlar Türkiye’de son birkaç hafta içinde yaşanan protesto ya da gösterilerden sadece bazıları. Tarih aralığını geriye dönük daha geniş tutarsak bu listeye başka gösterileri de eklemek mümkün olacaktır. Hem kısa hem uzun vadede dünya geneli için de benzer bir çıkarım yapmak mümkün.

Bu çıkarım elbette sadece bir kişisel gözlem sonucu elde edilmiş değil. Nature’de Helen Pearson’un yazdığı makalede yer alan bir veriye göre 2020 yılında dünya genelinde yapılan gösterilerin sayısı 2006 yılına kıyasla 3 kat artmış durumda. Bu artışın sebebi olarak ama neoliberal sistemdeki tıkanıklıkların getirmiş olduğu yönetsel ve ekonomik krizler ama daha lokal problemler gösterilebilir, ancak elimizdeki en ve belki de tek somut gerçek dünya genelinde gösterilerin ya da protestoların bir artış içinde olduğu.

Figür 1: 2006-2020 arası gerçekleşen protestoların yıllara göre dağılımı

Pek çok kavram gibi protesto kavramı da temelde aynı anlama sahip olmasına rağmen farklı şekillerde ifade ediliyor. Örneğin, Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde protesto, bir davranışı, bir düşünceyi, bir uygulamayı haksız, yersiz, gereksiz bularak karşı çıkma, kabul etmeme durumu olarak tanımlanıyor. Daha akademik bir perspektiften ise, Amerikalı sosyolog Charles Till’in 2004 yılındaki Social Movements (Sosyal Hareketler) isimli kitabında protesto kavramı, bir grup insanın, bir politikaya, olaya, toplumsal ya da ekonomik bir duruma karşı, kamuoyunda farkındalık yaratmak ve değişiklik talep etmek amacıyla organize olarak gerçekleştirdiği kamusal bir itiraz ve direnç ifadesi şeklinde tanımlanmakta.

İnsanlık tarihinin kitlesel ve kolektif gösteri tarihi ise oldukça eskilere dayanıyor. Tarihte kaydedilen en erken kitlesel protesto veya gösteri MÖ (Milattan Önce) 1170 civarında gerçekleşen antik Mısır'daki Deir el-Medina İşçi Grevi olarak kabul ediliyor. Ramses III döneminde, Krallar Vadisi’nde firavun mezarlarını inşa eden işçilerin maaşlarının ödenmemesi üzerine gerçekleştirdikleri bu grev aynı zamanda tarihte bilinen ilk işçi grevi olarak da kayıtlarda yerini alıyor.  

Ancak bu kadar uzun bir geçmişe rağmen, MÖ 1170’ten günümüze çok farklı konularla alakalı binlerce protesto gerçekleştirilmiş olsa da bunların ne kadarının istenilen sonucu verdiği uzun süreli bir tartışma konusu.

Peki bir protestoyu başarılı ya da etkili kılan faktörler nelerdir?

Yukarıda bahsetmiş olduğum Helen Pearson’un pek çok araştırmacının görüşlerinden faydalanarak yazdığı Nature makalesi, teorik bir bağlamda bir protestoyu etkili ve etkisiz kılacak faktörleri listeliyor.

Pearson’a göre, etkili bir protesto, geniş katılımla gerçekleştirilmeli, şiddet içermemeli ve net hedeflere sahip olmalıdır. Çünkü geniş katılım, medya ve kamuoyu üzerinde daha fazla etki yaratarak protestonun baskı oluşturma gücünü arttırmaktadır. Şiddetsizlik, ise protestocuların mesajlarını barışçıl bir şekilde iletmelerine olanak tanıyarak, toplumun empatisini artırır ve daha geniş bir destek elde edilmesine yol açmaktadır. Net ve birleşik hedeflere sahip protestolar ise, taleplerin karşı tarafa açık bir şekilde iletilmesini sağlamakta ve bu da değişim olasılığını güçlendirmektedir. Ayrıca, protestoların toplumun bu mesajı duymaya hazır olduğu veya yetkili mercilerin taleplere duyarlı olduğu bir zamanda yapılması, başarı şansını arttırmaktadır. Öte yandan, yine aynı makalede yukarıda sayılan faktörlerin tam tersi yani şiddet, dağınık ve belirsiz talepler ve düşük katılım bir protestoyu etkisiz kılacak etmenler olarak gösterilmektedir.

Sonuç olarak, protestoların etkili olup olmaması, teorik olarak birtakım faktörlere bağlıdır. Geniş katılım, şiddetsiz yöntemler ve net hedefler, protestoların başarı şansını artırırken; şiddet, dağınık talepler ve düşük katılım ise bu şansı zayıflatmaktadır. Ayrıca protestoların zamanlaması ve toplumun hazır bulunuşluğu da bu denklemin önemli bir parçasıdır.

Ancak tüm bu faktörleri içeren bir protesto her zaman etkili olabilir mi? O da başka bir soru ve tartışma konusu olarak yer almaya devam edeceğe benziyor.


Referanslar

Tilly, C. (2004). Social Movements, 1768-2004. Boulder, CO: Paradigm Publishers.

Eyre, Christopher. “Work and the organisation of work in the New Kingdom.” (1987.)

Pearson, H. (2024). The science of protests: how to shape public opinion and swing votes. Nature, 630(8018), 804–806. https://doi.org/10.1038/d41586-024-02082-5

Ozancan Özdemir kimdir?

Ozancan Özdemir, lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ İstatistik Bölümü'nden aldı. Yüksek lisans döneminde aynı zamanda Anadolu Üniversitesi yerel yönetimler bölümünden mezun oldu.

Bir süre ODTÜ İstatistik Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan Özdemir, şu günlerde Groningen Üniversitesi Bernoulli Enstitüsü'nde finans ve yapay zekâ alanındaki doktora çalışmalarını sürdürüyor.

Pandemi döneminde bir grup öğrenciyle birlikte gönüllü bir oluşum olan VeriPie adlı güncel veri gazetesini kurdu.

Araştırma alanları yapay öğrenme ve derin öğrenme uygulamaları, zaman serisi analizi ve veri görselleştirme olan Ozancan Özdemir, ayrıca yerel yönetimler ve veriye dayalı politika geliştirme konularında da çeşitli platformlarda yazılar yazmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Yapay zekâdan araştırmacı olur mu?

Bugüne kadar bilim insanlarına yardımcı olan yapay zekâ modelleri, yalnızca beyin fırtınası, kod yazma veya tahmin görevleri gibi sürecin sınırlı kısımlarını üstlenebiliyordu. Ancak Tokyo merkezli Sakana AI ve çeşitlik akademik işbirlikleri tarafından geliştirilen ve AI Scientist (Yapay zekâ Bilim İnsanı) adlı yeni bir araç, bu sınırlamaları aşarak tüm bilimsel süreci bağımsız bir şekilde yürütebilme yeteneğine sahip

Üniversite mezarlığı

1960'ta 7 üniversitesi olan Türkiye, 2024 yılı itibarıyla 208 üniversiteye sahip, devasa bir üniversite mezarlığını andırıyor. Üniversite mezarlığı tabirinin ağır bir tabir olduğunun farkındayım, ancak fikirlerimi en iyi yansıtan tabirin bu olduğunu düşünüyorum. Peki neden?

Yapay zekâ Maymun Çiçeği hastalığı teşhisinde kullanılabilir mi?

MPXV-CNN modelinin doğruluk oranı yüzde 91, yani model, MPOX vakalarını büyük bir doğrulukla tespit edebiliyor. Ayrıca, modelin özgüllüğü de yüzde 89.8 olarak belirlendi; bu da modelin yanlış pozitif sonuçlar verme olasılığının düşük olduğunu gösteriyor

"
"