21 Temmuz 2024

Tercih yapacak adaylara; ben olsam…

Bu yazıyı "şimdiki ben", "geçmişteki öğrenci ben"e yazıyorum

Aslında bu hafta için yazmayı planladığım yazının konusu daha farklıydı. Ancak, bu yazının kaleme alındığı tarih olan 18 Temmuz'dan bir gün önce üniversite sınav sonuçlarının açıklanması nedeniyle, tercih sürecindeki adaylar için bir yazı yazmak istedim.

Pek uzak bir geçmiş olmasa da pek yakın bir geçmiş olarak da adlandıramayacağım bir zaman öncesinde, hem bu yollardan geçmiş biri hem de ODTÜ'deki tercih fuarlarında, hem öğrenciyken hem de akademik personelken, çok fazla sayıda öğrenci ve aile ile konuşma imkanı bulmuş biri olarak, adayların yaşadığı kafa karışıklığına bir damla da olsa berraklık katmayı amaçlıyorum. (Umarım daha da karıştırmaz.)

Biliyorum, bugüne kadar bu konuda yazılmış çok fazla sayıda yazı var. Hatta bu tarz yazıların doğru olmadığını savunanlar da var ki bu da belli bir noktaya kadar haklı, zira herkesin farklı bir hayat öyküsü ve geçmişi var ve bu farklılığa tek bir şeyi önermek pek akıllıca olmayabilir. Ancak bu yazı biraz farklı olacak (ya da ben öyle olmasını umuyorum). Bu yazıyı aslında "şimdiki ben", "geçmişteki öğrenci ben"e yazıyorum, tüm şartları ve koşulları dikkate alarak. Bu yüzden, bu düşüncelerin samimi olduğunu ve spiritüel bir konuşma tadında olmadığını bilmeniz yeterli.

Samimiyeti göstermek adına siz yerine sen hitabını kullanacağım artık.

Çok yorucu bir süreçten çıktın. Sadece okul, etüt vb. şeylerle değil, belki de yaşam şartlarıyla da mücadele ettin. Sınav senin için çok önemliydi, ama iyi ya da kötü bir şekilde bu periyodu sonlandırdın ve belki de tüm bu koşuşturmanın bittiğini düşünüyorsun. Ancak bu bir son değil, aksine "film" daha yeni başlıyor senin için. Hayatına pek çok yeni şeyin geleceği, o kadar fazla farklı kazanımların olabilir ki bu denli fazlalıktaki bir olguyu sadece "şey" diyerek adlandırabildim, bir dönemin ilk adımını atmak üzeresin. Bu yeni adımı atarken korkuların ve endişelerin olabilir, haklısın da. Ama hata yapmaktan çekinme. Çünkü geri dönebileceğin bir hata olacak bu.

Evet, tercih yapmadan önce ilk olarak kendini tanıman ve isteklerin, hedeflerin doğrultusunda bir yeri yazman en doğrusu. Ancak bu, senin yaşında biri için belki de çok büyük bir yük ve kendini tanıman kısa bir sürede olmak zorunda değil. Geçmişte çok fazla başladığı bölümle bitirdiği bölüm aynı olmayan öğrenci gördüm. Hatta başladığı üniversite ile mezun olduğu üniversitelerin bile farklı olduğu onlarca öğrenci biliyorum. Kendini geç tanımak sana zaman kaybettirebilir, ama bu telafi edilebilir.

Algılarının en fazla açık olduğu döneme giriyorsun, pek çok yenilik girecek hayatına. Yeni insanlarla tanışacak, yeni kavramlar öğrenecek, yeni bir çevreye gireceksin. Bu dönemde elde edeceğin her şey, senin gelecekteki karakterini ve kişiliğini şekillendirecek. O yüzden şartlar elverdiği müddetçe tercihini kurumsal kimliği oturan iyi bir üniversiteden yana kullan derim. Ortalama bir üniversitenin "havalı" bir bölümü mü yoksa iyi bir üniversitenin "sıradan" bir bölümü mü dersen, iyi bir üniversitenin "sıradan" bir bölümü tereddütsüz sana vereceğim bir yanıt olacaktır. İyi bir üniversite, kişisel olarak kendini geliştireceğin, çok fazla şey öğreneceğin bir kapının anahtarı olacak. Nereden mi biliyorum? Ben tercih yaparken bu kriteri göz önünde bulundurmuştum ve doğrusu pişman değilim.

Bu üniversitenin mümkünse bir de kampüsü olsun. Hayatının her şeye rağmen en güzel yıllarını yaşayacaksın ve "hayat gailesinin" senin için başlamasına sadece 4-5 sene kaldı. O yüzden bu 4-5 seneyi olabildiğince keyifli ve eğlenceli geçirmeni sağlayacak altyapıyı ve imkanları sunan bir üniversiteyi seçmek senin için iyi olacaktır.

Bir de İngilizce ve yabancı dil konusu var. Mümkünse tercihini İngilizce ve ona ek olarak seçmeli dil dersleri alabileceğin bir üniversiteden yana kullan. İngilizce artık bir ayrıcalık değil, olması beklenen bir özellik.

Bölüm tercihi yaparken yapay zekâ alanındaki gelişmeleri de karar mekanizmana dahil etmeye çalış. Örneğin, bundan 10 sene önceki tercümanlık mesleğinin ya da bölümünün gücü ile özellikle ChatGPT gibi büyük dil modellerinin hayatımızda yer almasından sonraki gücü bir değil. Bundan en az 5 sene ilerde de değerini koruyacak ya da arttıracak bir bölüm senin için avantaj olacaktır.

Tercih yapmadan önce mutlaka düşündüğün okul ve bölümleri ziyaret et. Müfredatlarına bak, yurt dışındaki üniversitelerle karşılaştır. Global standartlara en yakın eğitimi veren hangisi, bu kıyaslamayı yap. Erasmus gibi yurt dışı imkanları var mı? Bunu da sorgularının bir kenarına ekle derim. Erasmus gerçekten değerlendirilmesi gereken bir fırsat.

Yine belirli web siteleri ve platformlar aracılığıyla gitmeyi ya da yazmayı düşündüğün bölümlerin mezunları nerelerde ve hangi alanlarda çalışıyor, araştır derim. Geleceğe dair sana bir projeksiyon sunacaktır.

İstediğin ya da hayal ettiğin bölüme yetecek sıralamayı tutturamamış olabilirsin, bir sene daha uzatacak takatin de yok. Yazının başında da belirttiğim gibi bu bir son değil. Bu durumda disiplinler arası bir bölüm seçmek akıllıca bir yol olabilir. Yani çok fazla sayıda farklı sektörlerle iş birliği içinde olabileceğin bir bölümden mezun olmak, gelecekte karşına çıkacak fırsat sayısının da fazla olmasına neden olabilir. Buna en iyi örnek kendi mezun olduğum bölüm olan istatistik belki de. Banka ve finans sektöründen sağlık sektörüne, gıda sektöründen yazılım sektörüne, giyim sektöründen mağazacılık sektörüne (ve daha sayamayacağım) çok geniş yelpazede çalışan hem arkadaşlarım hem öğrencilerim var. Hem böylece direkt olmasa bile dolaylı bir şekilde hayallerini gerçekleştirebilirsin.

Böyle bir imkana herkes sahip olmayabilir şüphesiz. Yani istediğin sıralamayı elde edememiş, disiplinler arası bir bölüme girebilecek ve bir sene daha sınava hazırlanabilecek durumda da değilsin. En kötü senaryo. O zaman mevcut seçenekler arasında senin için en optimal olanını seçmen gerekiyor. Bu durumda da kendini kısıtlama, kendini geliştirebileceğin, yeni disiplinler öğrenebileceğin çevrimiçi ders platformları var. Mutlaka buralardan ders al, kendini geliştirmeye çalış.

Ailenin sosyo-ekonomik durumu, her ne kadar en sona saklasam da, belki de en önemli kriterler arasında. Her şeyin neredeyse her geçen gün fiyatının arttığı bir ülkede bu üniversite macerası belki de senin için güllük gülistanlık geçmeyecek. O yüzden geçim ve yaşam şartları anlamında seni ve aileni çok büyük bir maceraya sokacak bir tercihi, sen ve/veya ailen göze almadıkça yapmaman belki de faydalı olacaktır.

Umarım bir nebze olsun söylediklerim senin için faydalı olmuştur/olacaktır ve umarım bu maratonun sonu senin için mutlu günlerin başlangıcı olur. Şimdiden başarılar ve kolay gelsin!

Ozancan Özdemir kimdir?

Ozancan Özdemir, lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ İstatistik Bölümü'nden aldı. Yüksek lisans döneminde aynı zamanda Anadolu Üniversitesi yerel yönetimler bölümünden mezun oldu.

Bir süre ODTÜ İstatistik Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan Özdemir, şu günlerde Groningen Üniversitesi Bernoulli Enstitüsü'nde finans ve yapay zekâ alanındaki doktora çalışmalarını sürdürüyor.

Pandemi döneminde bir grup öğrenciyle birlikte gönüllü bir oluşum olan VeriPie adlı güncel veri gazetesini kurdu.

Araştırma alanları yapay öğrenme ve derin öğrenme uygulamaları, zaman serisi analizi ve veri görselleştirme olan Ozancan Özdemir, ayrıca yerel yönetimler ve veriye dayalı politika geliştirme konularında da çeşitli platformlarda yazılar yazmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Yapay zekâdan araştırmacı olur mu?

Bugüne kadar bilim insanlarına yardımcı olan yapay zekâ modelleri, yalnızca beyin fırtınası, kod yazma veya tahmin görevleri gibi sürecin sınırlı kısımlarını üstlenebiliyordu. Ancak Tokyo merkezli Sakana AI ve çeşitlik akademik işbirlikleri tarafından geliştirilen ve AI Scientist (Yapay zekâ Bilim İnsanı) adlı yeni bir araç, bu sınırlamaları aşarak tüm bilimsel süreci bağımsız bir şekilde yürütebilme yeteneğine sahip

Üniversite mezarlığı

1960'ta 7 üniversitesi olan Türkiye, 2024 yılı itibarıyla 208 üniversiteye sahip, devasa bir üniversite mezarlığını andırıyor. Üniversite mezarlığı tabirinin ağır bir tabir olduğunun farkındayım, ancak fikirlerimi en iyi yansıtan tabirin bu olduğunu düşünüyorum. Peki neden?

Yapay zekâ Maymun Çiçeği hastalığı teşhisinde kullanılabilir mi?

MPXV-CNN modelinin doğruluk oranı yüzde 91, yani model, MPOX vakalarını büyük bir doğrulukla tespit edebiliyor. Ayrıca, modelin özgüllüğü de yüzde 89.8 olarak belirlendi; bu da modelin yanlış pozitif sonuçlar verme olasılığının düşük olduğunu gösteriyor

"
"