İlk, bir ay önce Volkan ve Aslı’nın misafiri olmuştuk İnceyalı’da ve bir gece yetmişti bize böyle bir dönüşü daha ayrılmadan planlamak için.
“Bizim hanımın adımları buraya gelince yavaşlıyor…”
Fotoğraftaki İncekum kayığına nazır kaldığımız meskenin sahibi Tayfan söylerken böyle, bir yandan da bıyık altından gülüşüyle ele veriyordu kendini.
Neymiş efendim, eşi Fatoş’un adımlarının hızına İzmir’de yetişemiyormuş...
Amma velakin Mazı’ya geldiklerinde en acele işi bile yarına bırakmanın doyulmaz keyfini Fatoş gibi kendi de yaşıyor ve itiraf ediyordu bir yandan.
Gerçi biz de öyleydik Burcu, Ada, Doğaç Su ve Elif’le. Önce ağırdan aldık ve sonra olan oldu; yavaşladık...
Bilmem kaçıncı cevapsız çağrıya dönmek için bu kadar üşendiğimi hatırlamıyorum ve hatta üşenmeyi abartıp tümden kapsama alanı dışına çıktım.
Deli gibi bir yere geç kalma telaşı ya da bir şeyleri yetiştirme ama yine de hep geç kalma sendromu için aradığımız panzehri bulmuştuk sonunda.
Ah, şimdi böyle duyunca, ekonomi mezunu iki karı koca olarak yıllardır bizi Wall Street’te bir ömür geçirmiş sananlar olabilir fakat durum hiç öyle değil, bazen günün, günlerin kalabalığı ve kabalığı Bodrum’da Wall Street’e taş çıkartabiliyor a canım.
Bir ömrü yaşamak için evlendiğimiz günden beri Bodrum’dayız ve nikahımız İzmir’de kıyılmış da olsa aynı günün gecesi Bodrum’a varmayı mesut ve mutlu bir anı olarak hep hatırlar ve anlatırız oysa.
***
Dalgaların sesini bölecek ya da ondan daha yüksek bir sesi işitmeden geçen üç beş gün içinde damarlarımda dolaşan kanın daha yavaş akmaya başladığını ve gittikçe bundan daha fazla haz duyduğumu fark ediyorum.
Homeros, bu diyarlar için ‘Ebedi mavilikler ülkesi’ derken ne güzel demişse; bu toprakları en güzel anlatan bir başka deyişi de Halikarnas Balıkçı’sı söyler:
“Menekşe akşamlar diyarı...”
Her akşam, aynı tualde, aynı fırçasıyla başka renkler ve tonlar kullanıyor olsa da yaradılışın marifetli parmaklarıyla aynı ritimde ve bir duanın verdiği huzur ve dinginlikle atıyor kalbim Mazı’da.
Evet, bu ritme alıştım, fena alıştık...
Öyle kolayca önünden geçip gidemeyeceğiniz türden Mazı’da bir sokak
‘Pazartesi sabah oradayız, anahtarı?’ dememe kalmamıştı ki: “Abi kapının üstünde” dedi Tayfan.
Su bittiğinde depoda, Recep’in bahçeden hortum uzatıp doldurduk, ben tamam deyinceye kadar.
Durur mu tüp de bitti, neyse ki içme suyunu sipariş ettiğimiz arkadaş tüpümüzü de beş dakikada getirdi.
Biraz rüzgâr da vardı, bahçeyi aydınlatan lamba çıktı yerinden, sucu ve tüpçü olan arkadaş geldi ve geldiği gibi kayboldu, lamba yerine takılmıştı.
Birkaç günlük acemilikten sonra hemen yanı başımızdaki Rastlantı Restoran’ın sahibi Kenan Abi, sahilin yeni müdavimleri olduğumuzu hiç geciktirmeden kahveye davet etti, içtik bi güzel...
Eşi Mazlum Hanım da ayıkladığı pırasayı bitiriverince yanımıza gelmişti.
E biz de tedarikliydik, yanımızda götürdüğümüz bir küçük kâse kuru erik, kaysı ve çiğ bademi ikram etmekten mutlu olmuştuk Burcu’yla; mavi birer çocuk gibi.
“En büyük gösteriş doğallıktır” der Oscar Wilde.
Onu şimdi daha iyi anlıyorum.
Tüm gösteriş meramımızın çaresi bir başına sadelik, yalınlık ve doğallıktan geçiyor; görgü ve olgunluktan...
Peşin peşin söyleyeyim bu yazı, ‘aman Mazı’ya gelin çok güzel burası’ yazısı değildir, bu yazı, sadece olmanız gerektiği gibi biri olmakla ilgili fazlası değil ve daha azı da...
Eyvallah.
Serdar Gündoğ kimdir?
Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.
Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında, Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.
2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı.
Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor.
|