27 Ekim 2024

The Bodrumcup; Hızır’ın eyvallahı yok!

Düşünsenize günümüz teknolojisinin ürettiği en iyi teknelerin de katıldığı the Bodrumcup’ta geleneksel tekniklerle Mustafa Özkeskin tarafından sadece bu yarış için inşa edilen ‘Hızır’ geliyor ve gelir gelmez üç yıl üst üste hem de genel klasmanda şampiyon oluyor

Bir adam düşününki; gelenekleri üzerinden hayaller kursun, gelecekle geçmiş arasında kendi düşlerinden kurduğu bu hayallerin hem hayranları hem taraftarları olsun.

Ben şahsen bunlardan biriyim.

Hacı Mustafa Özkeskin, bıçkın derler ya öyle bir Bodrum delikanlısı…

Bende bıraktığı, bir dönemin Türk filmlerindeki rol, racon kesen mahallenin abisi olmak gibi bir izlenimi şöyle dursun, bazen karşımıza seçimler gibi bazılarının kendini kurban etmeye bayıldığı aksiyonları, arkadaşlarıyla kurdukları siyasal içerikli platform ‘Kemikli Ahtapotlar’la tiye aldıkları dalgacılığı da hiç şaşırtmıyor.

Hele son yerel seçimler yaklaşırken, bir akşam vakti rakı keyfi sırasında şekillenen ve paylaşımlarıyla Bodrum’u gülmekten kırıp geçiren bu ‘Kemikli Ahtapotlar’ın, oy verme işlemi bittikten sonra: Sandıkları terk etmeyin, kazanıyoruz” açıklamasına hala çok gülüyorum.

Mustafa, askere gidene kadar pek imalat işiyle meşgul değildir, sonraysa keyifle çıraklıklarını yaptığı efsane isimlerin yanında dört elle sarıldığı ahşap tekne imalatı onu, genç yaşında ‘son tirhandil ustası’ olarak anılacak denli işin ehli olduğu bugünlere kadar getirecektir.

Hacı Mustafa Özkeskin, Tirhandil Hızır’ın ustası ve sahibi

Türkiye’nin en iyi ahşap teknelerinin yapıldığı Bodrum’da o teknelerin; guletlerin, tirhandillerin bu yarışla dünyaya tanıtıldığı eşsiz serüvenin en özel hikayelerinden birisi, ona; Hacı Mustafa ÖzKeskin’e ait.

The Bodrumcup

Denize olan ilgimin baş aktörü Sadun Boro’ydu benim.

İlkokul çağımda okuduğum kitaplarda adını sıkça görüyor ve onun esprili dille kaleme aldığı Pupa Yelken kitabındaki maceralarına bayılıyordum.

Ve sonra Halikarnas Balıkçısı en sevdiğim denizcilerden oldu.

İkisi de Gökova aşığı idi. Balıkçı’dan okuduğumu bizzat Sadun Borodan da işitmiştim:

Dünyayı gezdim Gökova’nın koyları gibisini görmedim.”

İşte The Bodrumcup da Gökova’nın benzersiz doğal güzelliğini koruma ve yaşatma misyonuyla son yıllardaki yarış güzergahını hep bu rotada planlıyor;

Hem bu kıyı şeridinde dağlarından denizlerine de inen orman yangınlarının yarattığı tahribata dikkat çekmek hem de maalesef köktenrantçı düzenin mavi yolculuğun rotası olan bu kıyıları tehditine karşı; korumak adına bir farkındalık yaratmak amacıyla yapılıyor bu planlama.

36. The Bodrumcup 4. gün, Kissebükü Koyu

Bu satırları cuma akşamı yarışın final etabının önceki akşamı, başına bir şey gelecek diye aklımızın çıktığı tarih, kültür ve doğal mirasımızın gözbebeği Kissebükü sahilinde yıllardır yarıştığım Wind of Daphne teknesinin güvertesinden yazıyorum.

Geçen yıldan önceki son üç yarışı genel klasmanda birinci tamamlayarak regatta bayrağını sonsuza dek taşıma hakkı kazanan Hızır, yarıştan çekildi.

Düşünsenize günümüz teknolojisinin ürettiği en iyi teknelerin de katıldığı the Bodrumcupta geleneksel tekniklerle Mustafa Özkeskin tarafından sadece bu yarış için inşa edilen ‘Hızır’ geliyor ve gelir gelmez üç yıl üst üste hem de genel klasmanda şampiyon oluyor.

Bildiğim kadarıyla bu yarışlarda elde edilen daha önce böyle bir başarı yok.

Geleneksel tekniklerle üretilen Hızır, 12 metre uzunluğunda ve bu denizlerin tarihinde belki de üzerinde en çok yolculuk yapılan ahşap tekne tipi olan bir Tirhandil.

Baş ve kıçın aynı yapıda olduğu ve 1/3 boy ve en oranıyla kabaca tarif edilebilecek Tirhandillerin Bodrum ve iki yakamızın diğer yanı adalar için anlamı ve değeri; paha biçilmez bir önemdedir.

Hal böyleyken en hızlının kim olduğu sorusuna yanıt olacak bu yılki ilk gün yarışlarında ipi göğüsleyen Hızır olmasına rağmen; neden yarıştan çekildi ve bundan sonra The Bodrumcup’ta yarışmayacağı açıklamasını neden yaptı? Yarıştan kalan en bahse değer konular olacak.

Organizasyon yapısı, becerisi ve hedefleri itibarıyla The Bodrumcup Bodrumun tartışılmaz en büyük markalarından biri, hatta organizasyonun bütününe bakıldığında ülkemizde böyle başka bir örnek olduğunu sanmıyorum.

Ama çıkış amacından, maksadından bir sapma endişesi beliriyorsa, günümüzün popülist aklına yenik düşmesi gibi bir sonuç çıkar ki ben buna üzülürüm.

Eyvallah.

Serdar Gündoğ kimdir?

Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.

Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında, Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.

2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı.

Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Kürt muhalif terörist, Türk muhalif iltisaklı!

Meclis çatısı altındaki bir başka siyasal partiye ‘silahla ilişkisi var’ göndermesi yaparken Sinan Ateş davası kendisini neden hiç rahatsız etmiyor?

Yaz aşkım Mazı ayakta!

Bugün ormanları, yarın o ormanlarla kucaklaşan kıyılarını tek dişi kalmış bir canavarın kursağından nasıl geri alacağız çiğneyip yutkunmadan ve kalanı yüzümüze tükürmeden?

Efes Selçuk’ta bir zaman!

Onca gidiş, onca yıkım, onca gözyaşı içinde yaşıyoruz ya hayatımızı, inanın yazmak kadar bir yumruk ya da en yakışanından sinkaflı bir küfür sallamak arasında ne edeceğini bilemiyor insan!

"
"