14 Nisan 2025

Kalbim Diyarbakır’da kaldı

Kalbim gerçekten Diyarbakır’da kaldı. Rozin’in gelip bana sarılmasında ve çocuklarda, beni bağırlarına basan ailelerde, Hatice ve Nüpelda’nın üniversiteyi bitirmelerinin sevincinde, dört ayaklı minarenin dibinde, dar sokaklarda, arkadaşlarımda, Mahmut Abim'in elimi koyduğum omzunda ve Selim abinin bakışlarında kaldı

Cumartesi sabahından (12 Nisan 2025), pazar sabahına 24 saat kadar Diyarbakır’da zaman geçirdim. Gitme amacım, sevgili Selim abimin (Dr. Selim Ölçer) anılarını içeren ve yakın zamanda yayınlanan kitabının Diyarbakır Tanıtma, Kültür ve Yardımlaşma Vakfı (DİTAV)’nın yeni restore eden Diyarbakır merkezinde düzenlenen tanıtım etkinliğine katılmaktı. Dr. Selim Ölçer’in Silvan’dan Ankara’ya, sonra Diyarbakır’a uzanan yaşamından önemli kesitler sunan kitap, onun içten kişiliği kadar, oralardan çıkmış herkesin başına gelenleri ve bunlara karşı mücadelesini, aslında klişe deyimle “coğrafyanın, bunun ötesinde kimliğinin” nasıl kaderi olduğunu anlatıyor.

Benim Diyarbakır’la ilişkim öğrencilik yıllarımda her kelimesinden etkilenerek okuduğum Ahmet Arif şiirleri ile başladı ve ilk kez de Adıyaman’da zorunlu hizmet yaparken 1984’te ziyaret ettim. O yolculukta çok heyecanlandığımı, otobüsle Fırat’ın üstünden geçerken bir sigara yakıp o anı kalıcı kılmaya çalıştığımı, Karacadağ tabelasını görünce, şiirlerde geçen dağ bumuymuş diyerek şaşırdığımı, ofis semtindeki Şeyhmus pastanesi’nde oturduğumuzu hatırlıyorum. Diyarbakır’la esas ilişkim ise, Türk Tabipleri Birliği yıllarımda Dr. Selim Ölçer ve Dr. Mahmut Ortakaya abilerimle ve bölge tabip odalarında çalışan hekimlerle tanışmamla oldu. Dünkü etkinlikte söylediğim gibi onlar sayesinde “Diyarbakır Kıtasına dahil oldum” ve yaşadığım şehirler dışında en çok Diyarbakır’da bulundum. Diyarbakır’ın taşı toprağı ve orada yaşayan yakınlarım hep içimdedir ve dün olduğu gibi, uçaktan inip şehre doğru yola çıktığım andan itibaren içim kavuşma sevinci ile dolar ve başka bir insan olurum.  Herkes bilir, özlemek özlediğinizi görünce hissettiğimiz sevinçle kendini gösterir ve bunu her Diyarbakır’a gelişimde hissederim.

Diyarbakırlı diyabetli çocuklar

Diyarbakır’a olan diğer güçlü bağımı ise, Dr. Mehmet Nuri Özbek, Hemşire Münevver Dündar ve Hemşire Mükiye Aydın ve arkadaşları ile diyabetli çocuklar için yaptığımız iş birliği oluşturur. Onlarla 2011’den 2015 yılına kadar 5 kez yaptığımız Diyarbakır Diyabetli Çocuklar Kampı’nın, tanıdığım çocukların ve onlara geçirdiğim zamanın hayatımda unutulmaz bir yeri vardır. İlk kamptan o kadar etkilenmiştimki  “Neval iki dağ arasında akar… Kader bir gün güldürür bizi” başlıklı bir yazı yazmış ve  yazıyı kız çocuklarının isimlerinin anlamlarından yaptığım bir şiir ile bitirmiştim (Neval iki dağ arasında akar/Şerife çiçek açar/Pelda yaprak verir, aydınlatır bizi/Bahar kardeşliği ve çalışkanlığı anlatır/Bercan canından önde tutar bizi/Dilan oyunlara vesile olur/Evindar sevgili, Ümyan anne gibi kucaklar bizi/Gazal ceylan gibi süzülür/Mizgin müjdeler getiririr/Kader  bir gün güldürür bizi).

Bu kez de başka bir amaçla gelmiş olsam da Diyarbakır ve çevresinden gelen 250 kadar diyabetli çocuk ve ailesinin katılımı ile çok çoşkulu, hemen her şeyi konuştuğumuz bir toplantı yaptık. Toplantıya kendi kızı da tip 1 diyabetli, Final Okulları sahibi Şahin Otu ev sahipliği yaptı ve bölgede hizmet veren çocuk diyabet ekiplerinin tümü de toplantıya katıldı. Bölgedeki sensör kullanım oranı %95 civarına çıktığını öğrendim ve buna çok sevindim. Bu yüzden toplantıda bundan sonra sensör verilerini yorumlayarak ustalaşmak gerektiğimi anlatttım. Toplantıda  ayrıca Şevval, Hacı, Nupelda, Hatice gibi birçok eski tip 1 diyabetli kardeşlerimi de gördüm.

Aileler 1,5 saat süren toplantıyı soluksuz dinlediler ve onları çok azimli gördüm ve toplantının çoşkusu bana yeni bir güç verdi. Bu arada birçok çocuk ve aile ile resim çektirdik. Onların hayatında güzel bir yerimiz olduğu için çok sevindim. Katılan, emek veren ve beni bağırlarına basan herkese çok teşekkür ediyorum.

Dr. Selim Ölçer’in yolculuğu

Öğleden sonra sevgili arkadaşım Dr. Mehmet Nuri Özbek ile Ortodoks Süryanilerin Meryem Ana Kilisesi’ne uğrayıp, hemen arkasındaki DİTAV binasına gittik. Toplantıya iyi bir katılım vardı ve güzel bir şekilde restore edilen eski bir Diyarbakır Konağının salonu da toplantının anlamına çok uygun bir atmosfer sağladı. Toplantıyı yazar Şeyhmus Diken yönetti ve nehir söyleşiyi yapanlardan Dr. Özen Demir ve Selim abi kitapla ilgili konuşmalar yaptılar. Daha sonra Dr. Mahmut Ortaka abime ve bana da söz verdiler. Bizler ve toplantıya katılanlar oraya Dr. Selim Ölçer sevgisi için gelmişlerdi ve birkaç cümle ile de olsa düşüncelerimizi söyledik.

Ben Kitapta daha çok Silvan’daki yaşamını anlattığı bölümlerden etkilendiğimi, Selim abinin kardeşlerine çok bağlı olduğunu, zorluklara rağmen sızlanmadan, kendisine güzel bir hayat yarattığını, iyi bir hekim olmayı her zaman öne koyduğunu,  Kürtlüğünü öne çıkarmadan ama o kültüre hep bağlı kalarak yaşadığını, her zaman barışçı olduğunu, her insan gibi Selim abinin yaşamına çocukluğunun damga vurduğunu,  o zamanki  Silvan yaşamında Ermenilerin varlığının çok hissedilir olduğunu, Sason’a doğru yaptığı yolculuğun çok etkileyici olduğunu ve buraların henüz yapılmayan derinlikli bir filmi bir gün yapılırsa o yolculuğa yer verilmesi gerektiğini, içimde Selim abinin hemen yanında Mahmut abinin durduğunu,  onlara bağlılığımın ortak olduğunu,  onların yanına tip 1 diyabetli çocukların hekimi, yakınları olarak Dr Mehmet Nuri’yi, Münevver ve Mükiye hemşireleri eklemek istediğimi,  burada sizlerin arasında olduğum için mutlu olduğumu” söyledim .

Toplantı çıkışında dar sokaklardan yürüyerek, restore edildiği için göremediğimiz Mimar Sinan’ın yaptığı camiye uğrayarak, Mardin Çay Evinde türkü dinleyip çay içerek ve tabi Tahir Elçi’nin öldürüldüğü dört ayaklı minarenin dibinde onu hissederek kısa bir tur yaptık.

Ayrılık hüznü ve geride kalan kalbim

Akşam Diyarbakır’ın güzel mekanlarından (tek kusura sigara içilmesi) Hamravat Evleri Sosyal tesislerinde yemek yedik ve oradan buradan konuştuk. Lokantada Siverekliler de vardı ve Mahmut Ortakaya abimle saygı dolu selamlaştılar ve ben de bu arada Siverek’in ayrı bir “cumhuriyet” olduğunu öğrenmiş oldum. Bu arada şu anda ismi konmayan ama sokaktaki insanların yaşamının dışında süren görüşmelerin buralarda pek yankısının olmadığını söylemek isterim.

Kısa sürede çok şey yaşamış, hissetmiş insanların mutluluğu ile dolu ama içimde baş etmeye çalıştığım hüznü de hissederek eve döndüm. Başlığa geri dönersem, kalbim gerçekten Diyarbakır’da kaldı. Rozin’in gelip bana sarılmasında ve çocuklarda, beni bağırlarına basan ailelerde, Hatice ve Nüpelda’nın üniversiteyi bitirmelerinin sevincinde, dört ayaklı minarenin dibinde, dar sokaklarda, arkadaşlarımda, Mahmut abimin elimi koyduğum omzunda ve Selim abinin bakışlarında kaldı. Bu şehre her gelişimde içimde hep daha uzun süre kalma isteği duyarım. Belki bir gün yaparım. En yakın zamanda görüşmek üzere.

 

Prof. Dr. Şükrü Hatun kimdir?

Prof. Dr. Şükrü Hatun, 1959 yılında Kütahya Domaniç'te doğdu. Tıp eğitimini 1983 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara, Türkiye'de tamamladı. Mezuniyet sonrası Adıyaman'da mecburi hizmetini yerine getirdi.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimini Ankara Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesinde 1990'da, Çocuk Endokrinoloji Yan Dal Uzmanlık Eğitimini Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 1993'de tamamladı. 1994 yılında doçent, 1999 yılında profesör oldu. 

1995-2016 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda çalıştı. Kocaeli Üniversitesi'nde Pediatrik Endokrinoloji programını kurdu. İki dönem anabilim dalı başkanlığı, 2012-2015 yılları arasında tıp fakültesi dekanlığı yaptı. 

2015 yılında bir süre North Carolina Üniversitesi Çocuk Endokrinoloji Bölümü'nde ziyaretçi profesör olarak bulundu. 

2016 yılından beri İstanbul'da Koç Üniversitesi'nde Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor.

Şükrü Hatun ve ekibi 1996 yılından bu yana diyabetli çocukların tedavisi, eğitimi, hakları, toplumun bilinçlendirilmesi ve diyabetle barışık yaşamaya odaklanan "Arkadaşım Diyabet Programı"nı yürütüyor.

Dr. Hatun, https://www.arkadasimdiyabet.com/ web sitesini kurdu ve 1997'den beri "Arkadaşım Diyabet İznik Kampı"nı yürütüyor, 2018'den beri de "Arkadaşım Diyabet Aile Kampı"nı düzenleyen ekibe liderlik ediyor.

Ekibinin de katkılarıyla diyabetli çocuklar, aileleri ve diyabet ekipleri için çok sayıda kitap yazdı veya çevirdi.

Türkiye'de uzun süre "Pediatrik Diyabet Grubu"na liderlik eden Dr. Hatun, arkadaşları ile "Pediatrik Diyabet Ekip Üyeleri Eğitim Kursları"nı başlattı, "Ulusal Çocukluk Çağı Diyabet Programı"nı hazırladı ve az gelişmiş bölgeler için diyabet kampları düzenledi.

Dr. Hatun'un diyabetli çocukların yaşamına yaptığı önemli katkılardan biri de "Okulda Diyabet Programı"nı başlatması. Bu program, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği ile iş birliği içinde geliştirildi. Bu proje ile çok sayıda öğretmen okulda diyabet bakımı konusunda eğitildi ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından "Okullarda Diyabetli Öğrencilerin Bakımı ve Desteklenmesine İlişkin Yönerge" yayımlandı.

1993 yılından itibaren Dr. Hatun ve arkadaşları tarafından diyabetli çocukların hakları ile ilgili savunuculuk çalışmaları başlatıldı ve bu çalışmalar sonucunda 1996 yılında glukometre stripleri geri ödeme kapsamına alındı.

Dr. Hatun ve ekibinin başlattığı yeni bir kampanya ise "Sensörler için parmağını kaldır" sloganıyla sensörlerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geri ödenmesine odaklanmıştır.

2014 yılında "Diyabetli Çocuklar Vakfı"nı kuran Dr. Hatun, çalışma arkadaşlarıyla birlikte çeşitli illerde "Arkadaşım Diyabet Buluşmaları" adlı eğitim toplantıları düzenliyor. Dr. Hatun ayrıca, diyabetin evdeki yükünü paylaşmaya odaklanan "Diyabet İçin HeForShe Programı" ile, "Diyabetli Çocukların Tedavisi ve Esenliği İçin On Temel Öneri" adlı bir program başlattı (2021).

Şubat 2023'te Türkiye'de yaşanan deprem felaketinin ardından Hatun, felaket bölgesinde yaşayan diyabetli çocuklar ve aileleri için bir destek ve dayanışma programı başlattı. Bu kapsamda ücretsiz kan şekeri ölçüm stripi desteği sağlandı. Ayıca deprem bölgesinden 51 diyabetli çocuk ve ailesi "Arkadaşım Diyabet Aile Kampı 2023"e ücretsiz katıldı.

İletişim Yayınlarından çıkan "Hekim Kendisini Tedavinin Bir Parçası Olarak Sunar" ve " İnsancıl Bir Tıp İçin Yazılar" isimli kitapları vardır. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ekrem İmamoğlu’na mektup

Uzun zamandır arkadaşlarıma ülkemizin bir yeni ufku ve umudu olacaksa bunun siz ve Selahattin Demirtaş tarafından yaratılabileceğini söylüyorum. Silivri’de olmanızın buna bir kapı açmasını, aranızda yaratıcı, özgürleştirici bir diyalog başlamasını diliyorum

Diyabet teknolojileri, hücre tedavisi ve ülkemiz için üzülmek

Tip 1 ya da Tip 2 olsun, diyabetle yaşayan insanlar birden fazla zorluğun üstesinden gelmek zorundadır. Bunlar kan şekeri düşüklüğü ve yüksekliğinden kaynaklanan sorunlar ve diyabet rutinlerinden, diyabet stresinden, damgalanma riskinden kaynaklanan diyabet yükü olarak anlatılabilir

Dr. Türkan Saylan Tıp Hizmet Ödülü için teşekkürler

Bizler bundan sonra da bu ödülle mirasına ortak olduğumuz Dr. Türkan Saylan’ın yolunu izleyerek, daha iyi bir hayat, özgür ve adil bir ülke ve diyabetli çocuklar için emek vermeye devam edeceğiz.

"
"