07 Mart 2025
Nevruz kutlamaları, Diyarbakır
AKP – MHP – DEM Parti – İmralı – Kandil hattında devam eden ve “terörsüz Türkiye” yaratmayı amaçlayan süreç hız kesmeden devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan temkinli ilerliyor. Henüz, İmralı heyeti ile görüşmedi. Sürecin merkezindeki DEM Parti heyeti İmralı’dan gelen mesaj sonrasında yeni faza geçişe adım attı.
Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı açıklamanın satır aralarından her gün farklı değerlendirmeler, saptamalar, analizler kamuoyuna yansıyor.
Geçmişte yaşanan benzer süreçlerin sonu halen akıllarda.
Kafalar karışık. İddialar, birbiri ardına patlıyor. Pek hissettirilmeye çalışılmasa da zihinlerde “dejavu” endişesi var.
Süreç nasıl yürütülecek? Belirsizlik taşıyan köşe taşları var yol haritasında.
Geceden sabaha belli olamayacak çözüm süreci için karar vericiler, yol haritası üzerinden adım atmaya çalışıyor. Bu anlaşılıyor, yaşananlara bakıldığında.
Dolayısıyla, süreç biraz zamana yayılarak götürülmeye çalışılıyor. Belli oldu.
Terörsüz Türkiye projesinde oluşturulan hareket alanı çerçevesinde, teorik uygulamalar kolaylıkla gerçekleşebilme olanağı elbette mevcut.
Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Yani saha pratiğinde yaşanması olası gelişmeler.
İmralı’dan gelen Öcalan mesajlarından sonra “sokak” yakın zamanda nasıl olacak acaba?
Soruyu açayım.
Oluşan sıcak iklim devam ederken, iki hafta sonra 21 Mart geliyor. 21 Mart Nevruz’un tarihi kökenine girip konuyu dağıtmak istemiyorum.
Ancak, yılın 80. günü bu coğrafyada çok farklı şekilde kutlanır. Kitleler kendi geleneklerine göre kutlamayı tercih eder yıllardır.
Anadolu’daki Kürtler de Nevruz’u kendi geleneklerine göre kutlar. Ancak zaman zaman, meydanları dolduranlardan bazıları şimdilerde silah bıraktığını duyuran PKK lehine slogan atar, kutlama yapar. Örgüt lideri Abdullah Öcalan için Kürtçe sloganlar atar, Öcalan başta kimi örgütle bağdaşan isimlerin posterleri asılır, taşınır.
Tabii bu kutlamalar sırasında güvenlik güçleri, özellikle PKK ve Öcalan ile ilgili slogan atılması, poster ve pankart taşınmasına izin vermez.
Polis/jandarma ile 21 Mart’ı kutlamaya çalışanlar arasında kutlama yöntemi konusunda zıtlaşmalar yaşanır. Zıtlaşma süresince taraflar arasında çatışmalar başlar. Çatışma atmosferinin sertliğine göre can kayıpları ve yaralanmalar yaşanır.
Günün sonunda 21 Mart’ın kutlanmasının son adresi, nezarethane ve adliye olur!
Zira Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK) hükümlerine göre, 21 Mart kutlamaları sırasında PKK ve Öcalan’la ilgili slogan atıp, poster/pankart açanların terör örgütüne destek vermek, örgüt propagandası yapmak gibi iddialarla yargılanması mümkün.
Şimdi başlıktaki soruya gelelim.
Soru basit. Ama yanıtı, sorunun kendisi kadar basit değil kuşkusuz.
21 Mart, öncesi ya da sonrasında Nevruz kutlamalarında açılacak Öcalan posteri/pankart veya atılacak sloganlar sonrasında ne yapılacak?
Yaşanması olası koatik anlarda polis/jandarma nasıl hareket edecek?
Yasa dışı olarak tanımlanan eylemlere güvenlik güçleri müdahale edecek mi? Müdahale edilecekse sınırı ne olacak?
Valiler, kaymakamlar, iller ve ilçelerdeki emniyet ile jandarma birimlerine nasıl yaklaşılacağına ilişkin bilgi verildi mi?
İçişleri Bakanlığı’nın ve bağlı kuruluşları Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın 21 Mart süreci için yol haritası hazır mı acaba?
Edindiğim bilgiye göre, henüz böyle bir hazırlık ya da illerin bilgilendirilmesi yönünde bir çalışma yok.
Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş başkanlığında geçen salı video konferans sisteminin kullanıldığı özel toplantı gerçekleşti. Demirtaş’ın toplantısına, merkezdeki genel müdür yardımcıları ve birim amirleri katıldı. İller de ise il emniyet müdürleri uzaktan erişimli toplantıda hazır bulundu.
Böylesi bir ülke ve siyaset gündeminde Emniyet’in tüm yönetiminin katıldığı strateji belirleme toplantısında polisin üzerinde yoğunlaştığı konunun 21 Mart süreci olması gerekir normalde.
Peki salı günkü toplantının gündemi neydi?
Söyleyeyim; motosikletlere uygulanan trafik ceza işlemleri!
An itibarıyla bu yaklaşımla illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar, polis ve jandarma kendi başlarına göre hareket edecekler sanırım.
Bir bakıma, “süreç iyi olursa Allah’tan, kötü olursa kuldan” yaklaşımı var.
Bu arada, tıpkı 2009’da olduğunun bir benzeri görev yaklaşımı ağır basıyor, güvenlik bürokrasisinde.
“Siz yaşananları tespit edin, bir köşeye koyun, zamanı gelir…”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın da şansı mı yoksa şanssızlığı mı demek lazım, bilemedim.
Yerlikaya, 2009’daki Habur sürecinde Şırnak Valisi’ydi. Aradan geçen 16 yıl sonra başlayan yeni süreçte Yerlikaya, bakan koltuğunda.
Bir ek bilgi daha vereyim; güvenlik bürokrasisi, 21 Mart’tan sonraki döneme odaklanmış durumda.
21 Mart’ta ülke genelinde sokaklarda yaşanacak tablo, PKK – Öcalan sürecinin bir ileri aşamasının temeli olacak. Sakin geçecek 21 Mart günleri, bu sürecin olumlu ilerlemesinde etkili olacak.
Henüz tarihi belli olmamakla birlikte ilk seçimlerde iktidar olmayı hedefleyen ana muhalefet partisi, bu yolda parti tabanına büyük destek vermesi beklenen muhteşem bir siyasi transfere imza attı salı günü!
Şimdiye kadar solun yakınından geçmemiş, sağda siyaset yapmayı tercih etmiş Adnan Beker, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “baba ocağına” davetini kırmayıp, partiye katıldı.
TBMM’deki rozet takma sırasında Beker, Özel’in baba ocağı davetine icabet ettiğini, baba ocağına döndüğünü anlattı kürsüde.
Normal bir ülkede bu cümleyi kuran kişiye, “o zaman, ne diye sağ siyasetle hemhal oldun? Melih Gökçek’le ne işin oldu? Hangi işleri beraber yürüttünüz? MHP’den İYİ Parti’ye neden geçtin? Meral Akşener’le neyin pazarlığını yaptınız? Ankara’dan aday olmak için İYİ Parti’ye kaç milyon lira bağış yaptın? Bu parayı nereden buldun? Kemal Muratoğlu konuşsa neler anlatır?” sorularını sorup yanıtlarını almak gerekir!
Altılı masa ve seçim dönemiyle ilgili açıklamaları bir yana, şimdi CHP’nin siyasetinde ne değişti de Beker, bundan sonra TBMM’de CHP sıralarında boy gösterecek.
Beker’e rozeti takarken yüzünde gülücükler açan Özel, umarım ki Beker’den CHP’de ortalama siyaset yapma süresiyle ilgili garanti almıştır!
Bugün 50 yaşın üzerinde olup, Ankara’da yaşayan ve biraz da iş dünyası ile siyasetle uğraşan hemen herkesin konuştuğu isimlerden birisidir Adnan Beker.
Bu satırların yazarı da Ankara’da 40 yıla yaklaşan gazeteciliği sırasında pek çok kez ismini duydu Beker’in. Sosyal medyadaki tepkilerle birlikte kimi FETÖ’cü hesapların paylaşımlarında Beker’in geçmişi yeteri kadar ortalıkta. Ancak şunu söyleyim, 1990’ların ortasından itibaren Beker’in ayağı Emniyet’ten hiç kesilmedi.
Beker’i CHP’ye kim monte etti ya da aracılık yaptı bilmiyorum. Öğrenmek gibi bir amacım da yok. Parti kulislerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adı gündeme geldi. Yavaş, önceki günkü açıklamasıyla bu yolu kapattı. Peşinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adı ortaya atıldı. İmamoğlu bu iddiaya pek oralı olmadı, zira başı epeyce kalabalık.
Ancak kim montelediyse, harikulade siyasi hamle yaptı. Bilerek ya da bilmeyerek.
Hele ki CHP’yi yakından takip ettiklerini kaydeden “muhalif gazeteci” adıyla bilinen kimi isimlerin, ekranlarda ve yazılarında Beker’den böylesine olumlu söz etmeleri dikkate değer!
Parti kulislerinde Beker’den sonra eski MHP’li şimdinin İYİ Partilisi Koray Aydın’ın da CHP’ye katılacağı ifade ediliyor.
Tabii burada amaç Beker’in sahip olduğu kalın cüzdanıyla İYİ Parti’ye yaptığı finans katkısından faydalanmaksa Beker’den bir kuruş alabilmek zordur. Söylemiş olayım.
Cumhurbaşkanı adayı olan Genel Başkanı için seçim döneminde tek bir oy alabilmek amacıyla çaba göstermeyen siyasetçiyi CHP’ye alarak “siyasi savrulmanın en uç noktasına ulaşan” parti yönetimi daha ne kadar savrulacak acaba?
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü. Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlanan " Komonist Masası'nda Nazım Hikmet " adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor . |
"Cumhurbaşkanımız’ın benimle konuşup derdimi dinlemesi ve çözüm bulması kimi, neden rahatsız etti acaba?”
"Gece saatlerinde otelde, otelin işleyişini ve düzenini takip edecek sorumlu düzeyde herhangi bir müdür, gibi görev yapan herhangi bir idareci kimse bulunmaz"
“Grand Kartal’da doktor ve hemşire olduğu için ve sezonda kısa olduğundan dolayı iş güvenliği uzmanına gerek görülmedi. Otelde yangın tatbikatı normalde yapılır. Geçen yıl yapılmıştı ancak bu sezon yangın tatbikatı ve eğitimi verilmedi”
© Tüm hakları saklıdır.