31 Aralık 2024

Eski Mersin Emniyet Müdürü’nün, kaçakçılık suçu sabit görülen kardeşine hapis cezası!

Mahkeme, eski Mersin Emniyet Müdürü Mehmet Aslan’ın kardeşi Nezih Aslan’a TCK’nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında yaptığı ceza indirimiyle birlikte 9 yıl 4 ay 15 gün hapis ve 9 bin 375 gün adli para cezasına hükmetti; sanıkların etkin pişmanlık taleplerinin uygulanmasına gerek olmadığı kararını verdi

Eski Mersin Emniyet Müdürü Mehmet Aslan’ın kardeşi Nezih Aslan’ın Mersin’de gerçekleştirilen sigara kaçakçılığı operasyonunda tutuklandığını hatırlayacaksınız.

Ağabeyinin Mersin’e emniyet müdürü olmasından sonra kalıcı olmamakla birlikte sıkça kente gelip farklı ticari faaliyetler yürütmeye başlayan Nezih Aslan, geçen şubatta savcılığın jandarma ile birlikte yürüttüğü soruşturmada önce gözaltına alındı, ardından tutuklandı.

Büyüteç’te de konu olan operasyonla birlikte ağabey Mehmet Aslan, Emniyet Genel Müdürlüğü’nce “acilen” görevden alındı. Akabinde emekli edildi. Hakkında soruşturma açıldı.

Eski Mersin Emniyet Müdürü Mehmet Aslan

Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Nezih Aslan’ın da yer aldığı sanıklara yönelik başlattığı soruşturmada iddianame hazırladı. Savcılık, iddianamesinde, makaron kaçakçılığına adı karışan 10 sanık hakkında Kaçakçılıkla Mücadele Yasası çerçevesinde 6 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası talebinde bulundu.

Mersin Adliyesi’nde başlayan yargılama süreci geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Davaya bakan Mersin 1. Asliye Ceza Mahkemesi, sanıklardan Nezih Aslan’a Kaçakçılıkla Mücadele Yasası’na göre 5 yıl hapis ve 5 bin gün adli para cezası verdi.

Mahkeme, yine Nezih Aslan’la ilgili söz konusu cezayı yine aynı kanun hükümlerine göre yarı oranda artırıp 7.5 yıl hapis ve 7 bin 500 gün adli para cezasına karar verdi.

Sigara kaçakçılığı eyleminin üç kişi ile birlikte işlenmesi nedeniyle cezayı bir kez daha yarı oranında artıran mahkeme, Aslan’ı 10 yıl 15 ay hapis ve 11 bin 250 gün adli para cezasına çarptırdı.

Sonuç olarak mahkeme, yine TCK’nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında yaptığı ceza indirimiyle birlikte 9 yıl 4 ay 15 gün hapis ve 9 bin 375 gün adli para cezasına hükmetti.

Bu arada, mahkeme yargılanan Aslan’la birlikte sanıkların etkin pişmanlık taleplerinin uygulanmasına gerek olmadığı kararını verdi.

Böylelikle, olayın ortaya çıkmasıyla birlikte kendisini suçsuz olduğunu iddia eden Nezih Aslan’ın, doğrudan sürecin içinde olduğu yargı kararıyla kanıtlandı.

* * *

Beşiktaş’ın seçimi Adalı…

Seçimle gelmiş son başkan Hasan Arat’ın istifasıyla birlikte olağanüstü kongreye giden Beşiktaş’ta yeni başkan Serdal Adalı oldu.

Arat’ın Adalı’ya karşı kazandığı geçen yılki seçimde ortaya çıkan “tüm sandıkları önde bitirme” tablosu, bu kez Adalı’da görüldü.

Serdal Adalı

Geçen yılki seçimde Ahmet Nur Çebi dönemi de dahil yakın zamanda kulübe üye olanların yer aldığı son sandıklardaki yoğun katılımcının, bu kez Adalı’yı desteklemesi dikkat çekti. Bu sandıklardan geçen yıl Arat, Adalı’ya fark atarak çıkmıştı.

Olağanüstü seçim olmasına karşın, rekor katılımın gerçekleştirdiği kongrede her iki adayın sakin kalması dikkati çekti. Bir – iki küçük pürüz dışında beklendiği gibi olaysız bir kongre gerçekleşti.

Rekor katılımda, Beşiktaş’a yeni üye olup ilk kez oy kullanma heyecanı yaşamanın yanı sıra Arat’ın yönetimine duyulan tepkinin de önemli olduğunu söylemek gerek.

Beşiktaş tarihinin rekor katılımıyla başkan seçilen Arat ve ekibinin, “Beşiktaş’ta devrim yaşanacak” yaklaşımıyla göreve gelip, camiaya yaşatacakları devrimin “illüzyon”dan ibaret olduğunu göstermeleri acı oldu.

Son bir yılda yaşananlar, Adalı’nın dışında bundan sonra göreve gelecek yönetimler için de bir ibret vesikası oldu adeta.

Büyük laflar ve beklentilerle göreve gelen Arat ve ekibinin, yönetimi terk ederken arkalarında bıraktıkları toz bulutu kısa süreli de olsa camianın nefes almasına engel oldu.

Camia zor da olsa bir çıkış yolu buldu neyse ki.

Haklarında pek çok iddianın gündeme geldiği Arat ve ekibinden – Hüseyin Yücel ve listesinde yer alanlar dışında – pek çok isim kongreye gelmedi. Tıpkı, merhum Onursal Başkan Süleyman Seba’dan sonra gelen başkanlar gibi.

Eski başkanlar Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören ve Fikret Orman’ı aradı gözler. Bilgili için bir şey diyemem ancak, Demirören ve Orman hakkında “Beşiktaş kulislerine hâkim olmaya çalışmak yerine oy kullanmaya gelselerdi, daha şık olurdu” cümlesi yanlış olmaz kanımca.

Bunun tek istisnası Arat’tan önceki başkan Ahmet Nur Çebi oldu. Kulübü mali disipline sokmasına karşın yönetim tarzı konusundaki ağır eleştirilerin hedefinde yer alan Çebi, oy kullanmaya gelen tek eski başkan oldu. Beraber görev yaptığı eski yöneticileri Mesut Urgancılar, Kemal Erdoğan, Enis Ulusoy, Seyit Ateş’le birlikte bir süre kongreyi takip etti.

Salonda bir ara bu satırların yazarının da bulunduğu bölüme gelen Çebi’nin, etrafının sevenlerince kuşatılması sonrasında sevgilerini göstermeye çalışanlara yönelik gösterdiği “ibra edilmeme” tepkisi manidardı.

Kongre sonucuna bakıldığında; Adalı seçildi. Fakat önünde, üç yıllığına gelip bir yılı dolmadan çekip giden bir yönetimin bıraktığı enkaz ve marka değeri var. Son dört başkan olağanüstü seçimle göreve geldi. Bu uygulamayı ortadan kaldıracak yönetim yapısı ve çalışmaları oluşturulması şart.

Adalı’nın seçilmesiyle birlikte devr-i sabık yapılmamakla birlikte Arat dönemiyle ilgili karanlıkta kalan konuların şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Yapılan harcamalar, transferlerle ilgili iddialar, kulüp hisselerinin halka razı konusu, Arat’ın Futbol AŞ’den ayrılması ve iki gün sonra başkanlıktan istifası arasındaki iki gün neler yaşandı, bunların aydınlığa kavuşması lazım.

Bir not da Hüseyin Yücel’e. İsteseydi, tüzük gereğince mayısa kadar kulübü yönetme yetkisi olmasına karşın seçilmiş yönetimin iş başında olmasını tercih etti. Takdir edilmesi gereken bu yaklaşım sonrasında Yücel’in gelecek yıllara odaklanması gerekiyor haliyle.  

* * *

Anagold’un açıklaması

Öte yandan, geçen hafta Büyüteç’te Erzincan’daki maden faciasıyla ilgili süreci yakından takip eden mağdurların sesini yansıttım.

İddianameye yönelik eleştiriler sonrasında madeni işleten Anagold firması bilgilendirme yaptı.

Açıklamanın tamamını aktarmam mümkün olmamakla birlikte firmanın, jeoteknik biriminin güvenliği artırma yönündeki çalışmalarını sürekli olarak uluslararası standartlar çerçevesinde sürdürdüğü ifade edildi.

Kasım 2023’te uluslararası bir danışmana maden sahası ile ilgili detaylı bir inceleme yaptırıldığını ifade eden firma, incelemenin sonucunda iki yeni radar cihazı alımı tavsiye edildiği vurgulandı.

Bu doğrultusunda, radar alımının 2024 yılı bütçesine dahil edildiği belirtilirken “bölüm yetkilisinin talebi üzerine bu radarların 2024 Haziran ayında izlemeye başlaması planlanmıştır” görüşü verildi.

Yanı sıra, 2020, 2021, 2022 ve 2023 bütçe dosyalarında radar alımıyla ilgili herhangi bir talep bulunmadığı belirtilen değerlendirmede, “Operasyon birimleri, taleplerini kendi müdürlükleri ve son olarak operasyon direktörü nezdinde değerlendirmekte ve yalnızca onaylanan talepler bütçelendirilmektedir” denildi.

Firma, olay günü sahada etkin olarak çalışan bir jeoradar sistemi bulunduğunu açıklarken, “bu radar, yığın liç sahasının durumunu son derece iyi bir şekilde izleyebilmekte ve yüksek hassasiyete sahip. Ayrıca, yığın liç alanı ve maden sahası yalnızca jeoradar ile değil, çok sayıda farklı izleme cihazı ile sürekli kontrol edilmektedir” vurgusu yapıldı.

Firma, açıklamasında “ilgili radar alım sürecinde iddia edildiği gibi "bütçe yetersizliği" nedeniyle bir gecikme yaşanmamıştır” dedi.

Yığın liç alanında bugüne kadar benzer nitelikte çatlaklar gözlenmediği aktarılan değerlendirmede, “bu durum, olay günü sahada bulunan tanıkların ve şüphelilerin ifadeleriyle de doğrulanmaktadır. Öncesinde yapılan düzenli kontrollerde herhangi bir yıkıntı riski veya bu boyutta bir sorunla karşılaşılmamış olup, bu durum işletme kayıtları ve ilgili teknik raporlarla da desteklenmektedir” tespiti yapıldı.

Olay öncesinde kıdemli jeoteknik mühendisinin sahayı birden fazla kez incelediği belirtilen açıklamada şöyle denildi:

“Herhangi bir yenilme riski olmadığını, yalnızca oturmalar bulunduğunu ve çatlakların çimento ile kapatılabileceğini yazılı ve sözlü olarak ifade etmiştir. Bu incelemelerde izleme araçlarından elde edilen veriler değerlendirilmiş, ancak son karar anlaşıldığı üzere saha gözlemlerine dayandırılmıştır.

Olay günü jeoteknik ekipte dört personel bulunmaktaydı ve bu birimde herhangi bir personel eksikliği raporlanmamıştır. Bu durum, şirket kayıtları ve beyanlarla da doğrulanmaktadır. "Personel eksikliği" iddiası gerçeği yansıtmamakta olup, tamamen spekülatiftir.”

Yığın üzerinde inceleme yapmak üzere çalışanların sahada bulunmasının, kıdemli jeoteknik mühendisinin yazılı ve sözlü değerlendirmelerine dayandığı ifade edilirken, “savcılık tarafından yapılan bilirkişi incelemeleri ile bağımsız üniversiteler tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda, kazanın kök nedeninin tasarım hatası olduğu ortaya konmuştur” denildi.

Firmanın, her departmanın, kendi ihtiyaçları doğrultusunda özel olarak hazırlanan aksiyon müdahale planlarına sahip olduğu belirtilen açıklamada, Yığın Liçi Yapısal Bütünlük Kademeli Aksiyon Müdahale Planı’nın (TARP), yığın liç alanına özgü riskleri değerlendirmek ve bu alanla ilgili alınacak önlemleri belirlemek amacıyla geliştirildiği vurgulandı.

Açıklamada, firmanın, yalnızca yığın liç alanına özgü değil, tüm tesis genelinde uygulanabilecek ve olay sonrası etkileri minimize etme amacını taşıyan kapsamlı Acil Durum Eylem Planları oluşturulduğuna dikkat çekildi.

Olay günü, kıdemli jeoteknik mühendisi tarafından izleme araçlarından elde edilen verilerin değerlendirildiği ve çatlakların “oturma” olarak yorumlandığını belirten firma; “bu değerlendirme doğrultusunda, TARP planı kendisi tarafından devreye alınmamış, bunun yerine çatlakların çimento ile kapatılması yönünde yazılı talimat verilmiştir. Talimat sonrası operasyon birimleri tarafından teyit yazısı talep edilmesine rağmen, kıdemli jeoteknik mühendisi bu talebe yanıt vermemiştir” görüşünde.

Anagold’un açıklamasının özeti böyle iken şu iki soruyu sormak gerekiyor zannımca:

  1. Madem ki; firma bu kadar duruma hakim ve yapılması gerekenler uygulandıysa facia neden gerçekleşti?
  2. Faciayı sadece bir çalışanın – kıdemli jeoteknik mühendisi – üzerine yıkmak firmayı kurtarır mı?

* * *

Yeni yılınız kutlu / mutlu olsun

Her günü birbirini aratan bir yılı daha geride bıraktık. Ya krizle/krizlerle uyandık, ya da skandalla/skandallarla uykuya daldık!

Ülkenin coğrafi durumundan mı, yoksa toplumun yapısında mı artık bilemiyorum, sakinliği iyice unuttuk.

Türkiye’nin ve dünyanın durumunun çok da iyiye gitmediğini söylemek yanlış olmaz.

Her defasında yeni yıla girerken dudaklarımızdan dökülen o sihirli cümleyi hatırlatarak, tüm iyilerin yeni yılını kutlarım, sevdiklerinizle birlikte mutlu bir yıl diliyorum:

“Giden yılı aratmayacak yeni yılımız olsun.”

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü. 

Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlananKomonist Masası'nda Nazım Hikmet " adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin 2024 suç istatistikleri ve IŞİD operasyonları

İktidara yakın medyada gündeme gelen kabine değişikliği haberlerine bakılırsa İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya görevden alınacak. Hatta AKP cenahında Yerlikaya’ya yönelik “yapılan yoğun operasyonlarla ülke suç cenneti gibi görülüyor, bize sıkıntı oluyor” anlamına gelen eleştiriler de bir süredir seslendiriliyor

İçişleri Bakanlığı müfettişleri, İBB’yi nasıl denetliyor, hangi konu başlıklarına mercek tutuyor?

İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu, İETT için 111 sayfalık, İSKİ’ye yönelik ise; 150 sayfalık denetim rehberi hazırladı. Uzun sözün kısası; İBB, iğneden ipliğe denetleniyor

İliç faciasında tartışılan iddianame ve Emniyet Müdürü Çalışkan’ın mesajı

İddianamede, sanıklara yönelik istenilen hapis cezası “taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek” hükmünden. Oysa Avukat Mürsel Önder, sanıkların işlediği suçun karşılığının “olası kastla ölüme sebebiyet vermek” olduğu görüşünde. Peki neden?

"
"