06 Aralık 2024

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

Diyanet İşleri Başkanlığı:

-2003, Aile Rehberlik Büroları açıyor.

-2009, TRT’de Diyanet TV Kanalı açılıyor.

-2010, Internette dini içerikler konusunda sansür isteme hakkı veren yasa kabul ediliyor.

-2011, “Kürt ayrılıkçılığı” ile mücadele için özel rehberlik heyeti kurmayı planlıyor.

-2012, Devlet protokol listesinde 51. sıradan 10. sıraya yükseltiliyor.

-2015, Hastanelerde dini hizmet vermek üzere Sağlık Bakanlığı ile anlaşma imzalanıyor.

-2016, Diyanet yayınları Millî Eğitim Bakanlığı çevrimiçi eğitim platformuna konuluyor.

-2017, Müftü ve imamların medeni nikah kıymasına izin veren yasa kabul ediliyor.

-2017, Göç ve Moral Destek Hizmetleri Bölümü kuruluyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın AKP iktidarıyla birlikte devlet içinde yayılması bunlarla kalmıyor. 2010 yılında AKP’nin getirdiği 6002 sayılı bir yasa var ki...

“Diyanet’in yetki alanını devletin hiyerarşik yapısı içinde genişletiyor, Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlıklardan gönderilen yasa taslaklarını hukuki açıdan inceleyerek, görüş bildirmekle görevlendiriliyor.” (Ceren Lord, Cumhuriyet’in Doğuşundan AKP’ye Türkiye’de Din Siyaseti, s.160)

Danıştay’ın yasaları inceleme görevine, Diyanet dini açıdan inceleme göreviyle ortak ediliyor.

Kısaca...

AKP ile “altın çağını” yaşayan Diyanet İşleri Başkanlığı imparatorluk kuruyor.

Mali yönden

Diyanet İşleri denildiğinde, akla birkaç ana konu geliyor.

Her yıl bütçeden aldığı payın artması, ulusal bayramlarda ve gerektiğinde hutbelerinde Atatürk’ü anmaktan sakınması, laik Cumhuriyetin kurallarını ikinci plana atması, Başkan Ali Erbaş’ın gerekli gereksiz resmi açılışlara dualarla katılması, kurum harcamalarının dikkat çekmesi gibi.

Asgari ücreti yüzde 25 mi, yüzde 30 mu arttıralım tartışmaları arasında, Diyanet’in 2025 yılı bütçesi yüzde 41 artışla 130 milyar lirayı aşıyor. İçişleri, dışişleri, enerji ve sanayi gibi hayati bakanlıkların bütçelerini geride bırakıyor. Personel sayısı on yılda yüzde 52 artıyor. Arabalar, yurt dışı geziler, yemekler, lüks otellerde toplantılar, vs. ayrı.

AKP’nin en büyük destekçisi. İşin içine din girdiğinden dolayı AKP kendi siyasi örgütlenmesinin ötesinde, halka bir de Diyanet yoluyla uzanıyor. Tıpkı 1951 yılında Demokrat Parti’nin yaptığı gibi.

“Demokrat Parti 1951’de Diyanet’in bütçesini yüzde 172 arttırıyor. İmamların ve hocaların konumlarının güçlenmesi DP’nin yükselmesinde rol oynuyor” (Ceren Lord, a.g.k., s.143).

Bugün de ağır ekonomik krize, devlet yönetimindeki her türlü tıkanıklığa, yolsuzluk iddialarına, ötekileştirmeye, adaletsizliğe rağmen, AKP oylarının yüzde 21-22’den aşağı düşmeyişi gibi.

Çalışan kadınlar

Çalışan kadınlarla ilgili olarak, şu satırlara bakın.

“Erkekler azalan erkeklik ve kaybolan otoriteleriyle adeta kadınlaşırken, kadınlar da kaybolan kadınlıklarıyla erkekleşmektedirler.”

Buna saçma demek bile lüks!.. Bu zırvayı başka bir zırva izliyor:

“Başarı, iş hayatına atılma, kariyer yapma ve sürekli ilerleme kabul görmeye başlayınca, iyi annelik, iyi evlat yetiştirme, iyi bir eş olma anlamını kaybetmeye başlar.”

Yani, kadınlar çalışmasın, evde otursun, yemek yapsın, çocuk baksın, vs. Bakmışlar ki, zırva iyice tırmanıyor, şu cümleyi eklemek zorunda kalmışlar:

“Elbette kadınlar iş hayatında yer almalı.”

Kadın çalışmasın ama, çalışsın!.. Yine de çalışırsa, başa dönüyor:

“Bu durum yaşam felsefesi haline gelince, kaygı ve mutsuzluğu besleyen faktöre dönüşebilmektedir.”

İki gün önce Birgün Gazetesinde aktarılan bu yazı Diyanet’in “Aile Dergisi’nde” yayınlanıyor.

Bir yanıyla zırva...

Öte yanıyla...

Çalışan ve çalışmayan kadınlar arasında ötekileştirme, kadın ile erkek arasına girerek, huzursuzluk yaratma!..

AKP’ye de aykırı

Yıllardır kadınların iş hayatında daha çok yer alması, politikaya daha çok katılması, daha çok kadın belediye başkanı ve milletvekili, erkeklerle kadınlar arasında her alanda eşitlik sağlanması üzerine binlerce yazı, konuşma...

AKP’nin bile, bu yöndeki söylemine rağmen...

Diyanet dergisinde durup dururken saçma sapan laflar, zırvanın sonu yok!..

Olacağı bu

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi.

Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu.

“Kadınlar erkekleşir, erkekler kadınlaşır!..”

Halk arasında bir laf var ya, zırva tevil götürmez, diye. Nasıl yorumlanırsa yorumlansın, saçmalık saçmalık olarak kalır, anlamında.

Diyanet’in de freni patlamış anlaşılan.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Bu karanlıkta Tuncer Bakırhan’ın “demokratik zemini müsait!..”

Orta Çağ benzeri, hiç olmadığı kadar karanlık, karanlık, karanlık günler!..

Acıklı bir güldürü: Asgari Ücret Komisyonu

Kendisine yakın sermaye gruplarının vergilerini defalarca siliyor, onlara defalarca teşvik armağan ediyor. Sildiği milyarlarca lirayı asgari ücretlilere aktarsa... Milyonlarca çalışan hiç böyle “acıklı bir güldürü” izlemek zorunda kalır mı?.

Ecevit, Lenin, Birand, Mengü: Savaşlara basın da ışık tutar

Salih Müslim Temmuz 2013 ile Ekim 2014 arasında Ankara’ya üç kez geliyor, kırmızı halılarda karşılanıyor, o sırada yine PYD’nin başında...

"
"