05 Haziran 2022

Tuhaf sokak performansları, sürtükler ve onurlu quir bireyler

31 Mayıs 2022'de yaşanan sokak performanslarının akıl almazlığı bir toplumun sinir krizinin eşiğinden tam göbeğine adım attığının göstergesi değil bence. O sınır çoktan aşıldı ve bu şekilde dışavurumlarla değil daha içsel patlamalarla seyrediyor. O gün çok başka şeyler döndü. Zamanla anlarız

12 ayın sultanı haziran onur ayının gelişi şerefine lezbiyen dönem filmleri, sinemada lezbiyen görünürlüğü üzerine bir yazı yazacaktım bu hafta aslında fakat mayıs ayının son günü, 9 yıl öncesinin en güzel ve en acı performanslarının bir arada sergilenmeye başladığı o günün yıldönümünde Stockholm sendromu diyarı bir sokak performansı cennetine döndü. Birileri sokak ortasında çiftleşti, biri sokakta kendini yaktı, bir kadın ve çocuğu sokakta çıplak yürürken görüldü ve eski çapulcular sürtük mertebesine erişti. Bu müthiş günü bir sanat olayı olarak görüp üzerine bir şeyler karalamasam olmazdı. Birbirlerini seven, 19. yüzyılda aşklarını ve arzularını ödeyecekleri/ödedikleri her türlü bedele rağmen yaşamaktan korkmayan müthiş güzel kadınlarla ilgili harika iki film üzerine bir yazı da böyle bir günden hemen sonra açıkçası biraz "yüksek" kaçardı. Onur ayında mutlaka yazılmak üzere dürüp rafa kaldırdım o word dokümanını, yeni bir tane açtım. Çünkü yaşananlar sayesinde acayip sokak performanslarından girip en kral sokak performansı onur yürüyüşünün yasaklanmasından çıkmak ve aşağılama amaçlı kelimeleri benimsemek suretiyle başka bir kullanıma açmaktan bahsetmek için daha mükemmel bir hafta sonu yakalayamazdım.

31 Mayıs 2022'de yaşanan sokak performanslarının akıl almazlığı bir toplumun sinir krizinin eşiğinden tam göbeğine adım attığının göstergesi değil bence. O sınır çoktan aşıldı ve bu şekilde dışavurumlarla değil daha içsel patlamalarla seyrediyor. O gün çok başka şeyler döndü. Zamanla anlarız. Sürtüğe gelince: Sıfatın fiili olan sürtmek çok gezmek anlamına gelir. "Amma sürttün evinde otur artık biraz" deriz, "Geçen cuma o bar senin bu club benim bütün gece sürttüm" deriz. Bu durumda sıfat da çok gezen anlamına gelir tabii ki. Eğer bir hakaret amaçlı kullanıldıysa yanlış kullanım. Ve artı, yaftalayıcı kelimeleri benimseyip anlamlarını bir onur simgesine dönüştürmek çeşitli azınlıkların uzmanlık alanıdır: Siyahlar birbirlerine "nigger" der, quirler ibneyi, lubunyayı kucaklayıp özgürce kullanır. Çoğunluk ne zaman azınlıkların mücadelesinden bir şeyler öğrenecek acaba? Sürtüklük özgürlüktür…

2015 yılına kadar Onur Yürüyüşleri'nde öyle güzel sürttük ki! 2014 efsane bir sürtüştü. Sokak performanslarının bu en anlamlısı, en şenliklisi ve coşkulusuna çoluk çocuk, heteroseksüel, yaşlı, quir olmasa da özgürlüklerden yana olan başka kitleler de katılmıştı. İstiklal caddesi kocaman bayrak ve gökkuşağının renkleriyle DEV boyanmıştı. Bu müthiş coşkulu yürüyüş 2013 Haziran'ının artçısıydı, yeni bir umut doğmuştu çünkü. Sonra tabii, yasaklandı. 2015'ten beri her Onur Yürüyüşü "Taksim Meydanı" ile Tünel arasında bir kaçma kovalama şovuyla geçiyor. Bir noktada Cihangir'de illa ki toplanılıp biber gazlarına rağmen gururla tepiniliyor elbet fakat eşcinsel evliliğin yasal olduğu 21. yüzyılda bu kedi-fare oyunu en hafif deyimle komik kaçıyor. Ve de saçma. Bu yıl nasıl olacağını kestirmek de zor değil, yine saçmalanmazsa büyük sürpriz olur yani. Seneler boyu yürüdük aşkım, kim buna özenip cinsel yönelim değiştirdi acaba? Kaldı ki, yıllarca süren araştırmaların sonucu Kinsey raporuna göre insanların sadece yüzde 10'u tam heteroseksüeldir, aynı sadece yüzde 10'unun tam homoseksüel olması gibi; geri kalan herkes, gökkuşağı yelpazesinin bir yerlerindedir, o yüzden herkes rahat olsun. Bırakın insanlar tamtamları, davulları, düdükleri, gökkuşağı bayrakları ve şemsiyeleriyle senenin bir günü şehrin göbeğine güzellik, renk, estetik, neşe, medeniyet, coşku, özgürlük, heyecan, onur, aşk getirsin. Ahlakın cinsellik ya da cinsel yönelimle değil iyilik, adalet ve erdemle ilişkili olduğunu hatırlatsın herkese.

Kaldı ki…

Yasak ne ayol!

Yazarın Diğer Yazıları

Çık aklımdan korkunç Macbeth, çık diyorum sana!

“Spot ışığının altında bir rüya” göremedim ben. Bu “çağdaş” yorum yerine Shakespeare’in 17. yüzyıldaki orijinal sahnelemelerine süper sadık kalan, tahta kılıçlı, kadife kostümlü, tozlu ve sıkıcı bir Macbeth’i kesinlikle tercih ederdim

“Zarif ve kırılgan”: Fransa’dan bir oyun, bir sergi ve bir konser

Oğlu için adalet arayışında devlet kurumlarını karşısına alan Nadia’nın asil ve zarif kırılganlığı, Fauré’nin geç romantik şarkılarının tül gibi uçuşan notalarında ve sözlerindeki zarif kırılganlık ve Vial’in portrelerinde, kendimizden çok uzak ve büyük gördüğümüz Hollywood ünlülerinin yeni uyanmış sıradan insanlara yakınlaşan, seçilen kareler ve mizansenler itibarıyla yine çok zarif ve kırılgan portreleri…

Karanlığın dansı butoh: Derin anlaşmazlık içinde nasıl seçkinleşti?

Dansçıların toz içindeki beyazlığı ve müzik sık sık Hiroşima ve Nagazaki’yi hatırlatmasa estetik ama duygulardan arındırılmış bile diyebilirim. Oysaki “karanlığın dansı” diye tanımlıyor kendini...

"
"