DİĞER
"İnsanlık bu konuda zımnen de olsa şöyle bir karar vermiştir. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar söz konusu olduğunda geriye dönük kanunlar işler. Eğer bu ilkeden feragat edilirse, gelecekte işlenen ve bugüne kadar hayal bile etmemiş olduğumuz korkunç suçlara karşı savunmasız kalacağız. Bunu göze almaya değer mi?"
"Ayhan Aktar, destanları incelerken, bu destanların yazılmasına sebep olan tarihsel arka planı da okuyucularını müthiş bir berraklıkla veriyor. Böylece, sadece 'Barakalar’ın yıkımına' yakılan ağıdı okumuyoruz; insanları Barakalar mahallesini kurmak zorunda bırakan şartları, ahlâk ve vicdan sahibi bürokratların nasıl pasifize edildiğini de görüyoruz."
Şu yaşadığımız salgını bir gün unutacağınız aklınıza gelir mi? Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür, yani insan belleğinin eksiği unutmaktır, derler. Bu doğru olabilir, bir gün bu salgını unutabiliriz... Yoksa bu bir eksiklik değil de bir meziyet mi? Ancak unutkanlık ve kayıtsızlığa sığınarak mı becerebiliyoruz hayatla savaşmayı?
Ali Özgür Özkarcı’nın kitabı Dört Köşeli Kambur'u okurken “Vatan nedir?” diyeceğiz mesela, “Neresidir?” diyeceğiz. Yazar da öykülerinin içinden sürekli fısıldayacak: “İnsanın saklanacağı yer kalmamışsa vatanı yoktur.”
Pete Najarian'ın romanlarının gücü ve etkisi bireysel hikâyelerle toplumsal hikâyeler arasındaki bağları açık etmesinde. Onun romanlarında bireysel ve toplumsal hikâyeler birbirine dolanan iki sarmal hâlinde çıkıyor karşımıza...
Yayıncılık dünyamızı konu alan söyleşi dizimizin üçüncü konuğu Aras Yayıncılık ve Rober Koptaş. Anahtar kelimelerimiz elbette var ama bu kez en çok Türkiye'de Ermeni kitapları yayınlamak, cesaret, dayanışma ve inancın izinde konuştuk
Hodorçur’a yolculuk, Canikyan için aynı zamanda cennete geri dönüşle eş gibi. Rapael, cennette geçen çocukluğunu arıyor, fakat karşılaştığı yıkıntıların, yanından hiç ayırmadığı, Peder Hagop Taşçıyan’ın 1910’da çektiği Hodorçur fotoğraflarıyla alakası yok
101 sene önce Anadolu'da bir köye Ermeni tehciri sinsi sinsi yaklaşıyor. Sonrası malûm ama tarihin unut dediğini edebiyat hatırlıyor. Gürsel Korat'la yeni romanı Unutkan Ayna'yı konuştuk...
Özcan Alper: Bu kader nasıl değişecek sorgulamasını yapıyorsun. Geriye dönüp baktığımızda 1915, 1925, 1938, 1940’lı yıllar, 6-7 Eylül, Alevi kıyımları, Sivas, Gazi, Suruç, Ankara’yı görüyoruz...
Ermeni-Türk Çalışmaları Atölyesi’nin “Ermeni Soykırımı’na Eleştirel Yaklaşımlar: Tarih, Siyaset, Estetik” başlığıyla İstanbul'da düzenlenen 9. buluşmasında tarih disiplini değil, sanat ve edebiyat ağırlıklıydı...
Raymond Kévorkian’ın 2006 yılında Fransa’da, geçtiğimiz ay ise Türkiye’de İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Ermeni Soykırımı adlı yapıtı “yok ediş”in toplu bir dökümü niteliğinde
1915 yazında ailesiyle birlikte bir ölüm yolculuğuna çıkarılan on dört yaşındaki Vahram ve yıllar sonra babasının defterini keşfeden yazar Janine Altounian… Geri Dönüşü Yok, travmanın kuşaktan kuşağa aktarılışını işliyor
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık