DİĞER
“Kadın hareketinin iki dalgası arasındaki dönemde eserler üreten bazı yazarların metinlerinde feminist unsurların yer aldığını ve bunun da 1980’lerde güçlenecek olan hareketin filizlerini, düşünce ve enerji birikimini oluşturduğunu düşünerek, feminist duyarlılığın ikinci dalga öncesinde edebiyatta kök saldığına inanarak araştırma yapmaya başladım.”
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Onu ‘Ahmed Arif’ olmaya hazırlayan rahim, Ortadoğu kadar geniş bir coğrafyayı kapsıyor. Bu şiir tarihsel olduğu kadar günceldir de; şimdiki zamanda, belli adreslerdedir. Şairin merkezi, o nerede olursa olsun daima Diyarbakır’dır; bu kentin burçlarından bakıyordur dünyaya. Metropol hükümranlığına karşıt bakıyordur. Bu bakış konumu Türkçe şiir geleneğinde yeni bir 'tepe'dir."
"Kurmacalarındaki toplumsal zeminleri ve anlatımlarıyla dikkat çeken, çok okunan iki yazara bakıyorum. İkisi arasındaki farklılıklar, benzerlikleri ölçüsünde çarpıcı geliyor. Daha doğrusu benzerlikler, farklılıkları ölçüsünde çarpıcı."
“Biz sadece tanık olmakla kararıyoruz. Bu açıdan da umutsuzluk ayıp ve yanlış geliyor. Dolayısıyla edebiyatın, birilerinin bakış açısını değiştirme olasılığı konusunda da umutla umutsuzluk arasında gidip geliyorum.”
Demirtaş’ın öykülerinin en dikkate değer yanı “duygudaşlık kapasitemizi” artıran şeylerdir. Leylan’daki “çoklu bilinç ortamı” serabı, duygudaşlığın ulaşabileceği en uç nokta olsa gerek. Bir başkasının aklından geçen ne varsa görebilmek, tek beyin gibi hareket edebilmek… bundan daha ötesi mümkün müdür duygudaşlığın?
İyi okurluk tek bir toplumla özdeşleştirilemez, bir dünya kardeşliğidir. Zamanla ve mekânla sınırlanamaz...
Bugünün Arnavutköy'üne bir de biz bakalım şimdi. Görkemli evlerden gözünüzü alabilirseniz, ara sokaklara girip tarihî yerler görebilirsiniz...
Nâzım Hikmet, Kemal Tahir'e Bursa'dan yazdığı bir mektupta şöyle der: Sana bir şey söyleyeyim mi Kemal, ben tercüme yapmayı sevmiyorum, adeta ağrıma gidiyor bu iş
Cinsiyetçi, kadın düşmanı, savundukları değerlerden, bilimsellikten uzak, kadınlara “insan” olarak saygı duymayan “aydınlar” edebiyat tarihinde saygıyla bahsedilmeyi hak ediyor mu?
Süha Oğuzertem, eleştirirken ifşa ediyor, eleştirirken hakkını veriyor, eleştirirken öfkeleniyor, hep yeniden düşünüyor, düşündürtüyor...
Aslı Tohumcu: Bu romanda benim açımdan önemli olan kültür sanat camiasına yakıştırılmayan sansür, taciz, tabu, eşitsizlik, adaletsizlik gibi şeylerin bu alanda da çatır çatır yaşandığını dile getirmekti...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık