DİĞER
K24'te Ağustos ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Bugün adına Osmanlıca dediğimiz dil, hin-i hacette yemek üzere dipfrizde sakladığımız o donmuş katık değildi. Diğer tüm toplumsal diller gibi o da organik, akışkan, değişip duran, artan ve azalan, süreğen bir dildi. İşte biz bu süreğenliği ıskalıyoruz. Hem de tüm bir Osmanlıca çalışmaları disiplinin temelinde..."
"Derdim öz Türkçe ya da Osmanlıca kapışması değil: Okuma yolculuğumun öğrettiklerinden biri, önemli olanın sözcük seçimi değil, sözdizimi (sentaks) olduğudur. Hangi sözcükleri önceleyerek yazarsanız yazın (ya da çevirirseniz çevirin), dil estetiği demek olan ahengi bilmezseniz, ortaya çıkan metinden hayır gelmeyecektir. Bu da dil bilinci demek olan uyumlu sözcükleri birlikte kullanmakla ilgili bence."
"Coğrafya kaderdir” sözünü sahipleniyoruz ve bunu önemli buluyoruz, ama aslında demek istediğimiz tam olarak “kader” değil
Bir dilde kar yağıyor, kâr elde ediliyorsa gereksiz karışıklık çıkarmanın âlemi var mı? Yok; minarenin alemi var. Hatta arıza gibi algılanmasın diye hattâ’ya hakkı olan şapkayı tahsis etmenin ne sakıncası olabilir? Şapkaya ek bedel mi talep ediyorlar?
Bir ân geliyor ki şu düzeltme imini hiç kullanmayayım diyorum, her ne kadar Türkçe’nin sesçil yazımı olduğuna inat etsem de (öyle de)! Öte yandan pratiğe dönecek bu kararı da “ilân” etmek gerekiyor...
Türk Dil Kurumu 1935'te bir Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu yayımlamış. Ama artık ne o Osmanlıca kelimeleri biliyoruz ne o Türkçe kelimeleri...
Türkiye’de felsefe çevirilerinin niteliksel ve niceliksel durumu üzerine ne söylenebilir? Zorluklar nelerdir? Sözü, akademi bünyesinde faaliyet gösteren "profesyonel" felsefecilere ve editörlere bırakıyoruz...
Osmanlıca öğrenmek yetmez. Lisanı çözdükten sonra şimdiye kadar Osmanlı’yla ilgili size öğretilen her şeyi unutmanız, o görmediğiniz, çürüyen, yağmalanan arşivlere sahip çıkmanız, onlara girip Osmanlı tarihini yeniden yazmanız lazım
AKP Osmanlıca öğretilmesini istiyor, tamam. Ben de istiyorum. Ama hangi Osmanlıca?
Emin Nedret İşli: Kültür Bakanlığı ve akademik çevrelerin hazine diye vasıflandırdıkları eserleri yeni harflere aktarmayıp, yani uzmanların yapması gerekenleri yapmayıp vatandaşa gel sen öğren sen oku demeleri işin kolayına kaçmaktır
Türkiye’deki sorun, insanların Osmanlıcayı bilmemeleri değil, Türkçenin çeşitli dönemlerde geçirdiği evreleri sadece Osmanlı adında basitleştirmeleri, yaftalamaları, Osmanlı’yı Cumhuriyet’e karşı ideolojik bir aygıt olarak konumlamalarıdır
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık