DİĞER
“Otokurmaca genelde birinci tekil kişi ağzından yazılır. Berlin de hemen her hikâyesinde bu bakış açısını kullanıyor ama buna ek olarak başka birini öykünün kahramanı yapıyor ve böylece yaşam koşullarını daha geniş bir çevreden görme şansı veriyor okura. Bir tek bakış açısına hapsolmuş hissetmiyoruz kendimizi, Amerika’nın yoksul ve bohem kesimini geniş bir perspektiften görme şansı buluyoruz.”
“Bilimkurgu romanları bilime izin veren, bilimsel bakımdan incelenebilecek dünyaları anlatır bize. Oysa Meillassoux, bilimdışı, bilime konu edilemeyecek özellikler gösteren dünyaların hikâyelerinin anlatılması için çağrıda bulunuyor; bu dünyalara dair bir anlatı imkânının görülebilmesi için felsefi engelleri ortadan kaldırıyor.”
"Bu kısa ve yoğun roman aslında fildişi kulesindeki yalnız sanatçının durumunu anlatmaktadır. Mann’ın iddiası kimsenin o kuleye isteyerek kendini kapatmadığıdır."
Bilinen akımların, zaafların, kolaycılıkların uzağında kendine yakalanmamaya ant içmiş bir daimi kaçak olarak yazar... Yazarı tanımlamak için onun gibi özgün bir tavra ihtiyacı olacaktır eleştirmeye yeltenenlerin
Yarın Yarın, yayımlandığı tarihte çok ilgi görmesi bir yana, cinsellikle ilgili içeriğine yönelik ithamların aksine ne Seyda’nın ne de Aysel Alsan’ın cinsel özgürleşmesi, bu anlamda bir aydınlanma yaşamasına dair bir şey söyler
Ersan Üldes'in Hindi'nin Ruhu romanı, kurmacada yazarın sesi meselesi üzerine düşünmek için hayli bereketlidir. Modern romanda doğrudan müdahale ayrıcalığını kaybetmiş ve kendini silmiş yazar burada üst anlatıcılar aracılığıyla kendini hatırlatır
Andrew Sean Greer, Less adlı romanıyla kurmaca kategorisinde Pulitzer Ödülü'ne değer görüldü. Frank Bidart ise Amerikan Ulusal Kitap Ödülü'nü de alan Half-Light kitabıyla şiir dalında onurlandırıldı
Virginia Woolf'un ilk kez 1926'da okurla buluşan "Kitap nasıl okunmalı?" başlıklı denemesi, Ahmet Birsen'in çevirisiyle K24'ün Evvel Zaman sayfalarında...
Cemil Kavukçu: İlk öykü kitabım yayımlandığında, yazıp yazacağım bu kadarmış, dedim. Heybem boş... Dolaşıyorum. Bir gün doldurursam yeni bir kitap daha çıkar ortaya
Naomi Alderman, "feminist bir distopya" olarak nitelendirilen The Power adlı romanıyla Baileys Kadın Yazarlar Kurmaca Ödülü'ne değer görüldü
Asıl mesele, tarihi kafa karışıklığından kurtarmak değil, tersine, tarihin kafa karışıklığını olabildiğince açık etmek, ortaya çıkartmak, tarihten şüphe etmeyi önermek ve daima sorgulamayı hatırlatmak...
Hepimiz kendi geçmişimizi yanlı yorumlarla süsleyerek objektif gerçeklikten uzaklaşıyor, sahte gördüğümüz anlatılardan daha yapay bir benlik bilgisiyle hareket ettiğimizi ise çoğu zaman fark edemiyoruz
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık