DİĞER
"Şiir çalışılarak yapılan bir şey olsaydı eğer, gününün ve ömrümün en önemli bölümünü şiir yazmaya ayıran bir insanın her yazdığı bir öncekinden daha parlak bir nitelik taşırdı, öyle değil mi? Ne yazık ki öyle değil ve bunu en iyi bilenlerden birisi de Edip Cansever’in kendisi tabii ki."
“Türkiye’de kaç aile, bilhassa hemen her şeyin ‘devrimler’in gölgesinde filizlenip çiçeklendiği 30’lı yıllarda, çocuğuna Latin harfli yeni Türkçe ile birlikte Arap harfli eski Türkçeyi de öğretmiştir acaba? Hem de Fuzuli Divanı’nın en çetin ceviz metinlerinden Gül Kasidesi yahut Cevdet Paşa’nın neredeyse unutulmuş bulunan kitabı Kısas-ı Enbiya üzerinden. Babası Mehmet Mihri Bey’deki –şiirden edebiyata, felsefeden spora, müzikten tarihe uzanan– ufuk genişliği, Selahattin Hilav gibi bir insanın yetişmesine imkân hazırlayabiliyor demek ki.”
"Oyunlarını, öykülerini, romanlarını, denemelerini okurken de, zihnimin en ışıltılı taraflarına kaydederken de çok şey öğrenmiştim kendisinden hiç kuşkusuz ama birlikte çalışma tecrübesi bambaşka bir şeydi. Nitelikli bir yazarın neden çok kolay yetişmediğini ortaya koyan dikkatleri mesela Adalet Ağaoğlu’nun, herkesin bir tarafından yaraladığı Türkçe konusundaki titizliği ve bunları derleyip toparlayan perspektifi, birkaç Edebiyat Fakültesi’ne denkti benim açımdan. "
"Sadece Ahmet Haşim’i değil, daha pek çoklarını etkileyen o müthiş ritmin yerinde yeller esiyor son iki kitapta. Dizeler gene kırılıyor kırılmasına ama bir süre sonra sanki dizeleri kırmaktan yorulmuş gibi, iki boşluk bırakarak idare etmeye çalışıyor durumu Nâzım Hikmet. Nedense, ses öbeklenmelerinden, iç kafiyelerden, büyük bir başarıyla kullandığı aliterasyonlardan uzak bir görünüm sergiliyor artık."
Daha önce bir Oğuz Atay biyografisi (Geleceği Elinden Alınan Adam) kaleme alan şair Sefa Kaplan, bu kez de bir Oğuz Atay Sözlüğü hazırlamış. Tıpkı biyografi gibi Oğuz Atayca yazılmış olan ve halihazırda yayıncısını bekleyen sözlükten seçtiğimiz birkaç maddeyi tadımlık olarak yayınlıyoruz.
"Behçet Necatigil, isli çıraların ya da mumların titrek gölgesinde yazı uğruna tüketilen ömürleri de manzaraya dahil ederek sinematografik bir atmosfere taşıyor şiiri. Ve finalde, yazının, yazanın, birleştirme yahut bütünüyle ayırma fonksiyonu alıyor yerini."
"Nihilizmi erken keşfettiği için mi bir büyük yalnızlığa yargılı kılmıştı kendini yoksa bu büyük yalnızlık mı taşımıştı Edip Cansever'i adım adım nihilizmin kıyısına?"
Edip Cansever'le Oğuz Atay arasında tuhaf bir akrabalık hikâyesi... Ve bir sır: Krepen'deki kemer satıcısı nasıl olup da hem beyaz mantolu adama hem de Ruhi beye dönüşür?
Sosyalizm, demokrasi, insan hakları, eşitlik gibi meseleler gündeme geldikçe yerinden yekinip hemen tavır alma lüzumunu duyan arkadaşların hiçbiri ama istisnasız hiçbiri, kadının uluorta aşağılanmasını protesto etmeyi getirmez hatırına
Şairin veya romancının yazdıklarıyla kişiliği arasında doğrudan bir bağlantı kurmalı mıyız, yoksa, “bunlar nasıl olsa edebiyat” perspektifinin gerisine sığınıp çabucak bu ihtimalden uzaklaşmalı mıyız?
Stefan Zweig ve Lotte neden intihar etti? Stefan Zweig: Farewell to Europe filmi bu sorunun cevabını arıyor...
Ahmet Hamdi Tanpınar, Cemil Meriç, Oğuz Atay ve Orhan Pamuk... Farklı zaman ve biçimlerde bir şekilde yolları Dostoyevski'den geçen yazarlar...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık