28 Eylül 2024

Madonna: Hey, ben hâlâ buradayım!

Madonna, sahnede kullanmayı çok sevdiği göğüs dekoltesini bu kez konik sutyen ve korse külot versiyonu ile gösteri dünyasına taşımış oldu ve Gaultier, Madonna ile olan iş birliği neticesinde, kendisine atfedilen çılgın çocuk unvanını sağlamlaştırmış oldu

2025 ilkbahar-yaz sezonu koleksiyonlarının sunulduğu moda haftaları zincirinin Milano halkası, Madonna’nın katılımı ile renklendi. Dolce &Gabanna’nın ünlü yıldızın sahne retrospektifinden esinlenerek tasarladığı defileye katılan pop müziğinin kraliçesi, markanın imzasını taşıyan siyah dramatik kostümü ile ilgi odağı oldu. Tüm vücudunu kaplayan dantel matem vuali ve saten korsesi ile gösteri arenasındaki 44 yıllık varlığına bir virgül daha koymuş oldu.

1980’li yıllardan beri müziği ve devamlı yenilik sunma kabiliyeti ile kendi kodlarını yaratan, sahne kostümleri ile stilistlik eğilimlere yön veren Madonna, 2025 yaz sezonu defilelerinin sunulduğu Milano moda haftasında boy göstererek “hala buradayım” mesajını verdi.

Madonna (Kaynak: Kişisel sosyal medya hesabı)

1991 yılında, Alek Keshishian’ın yönetmenlik koltuğunda oturduğu, “İn Bad With Madonna” dokümanter filminin kostüm tasarımını üstlenen Domenico Dolce ve Stefano Gabanna iklisi, 2025 yaz sezonu koleksiyonlarının temasını Madonna’ya ithaf ederek sadakat mesajı vermiş oldular.

DNA’sında bulunan provokatif dürtüleri geliştirerek gösteri dünyasında yeni dalgaların doğmasına neden olan Madonna, müzik ve moda iş birliğinde ise tasarımcılar ve trendler arasında denge sağlayarak uzun yıllar esin kaynağı oldu.

Katolik ikonografilerden yola çıkarak süper kadınsı kodlara yönelen, erotik vurguları kaşıyarak her bir albüm lansmanında veya konserinde şaşırtmayı ve şoke etmeyi gelenek haline getiren ünlü şarkıcı, kariyeri boyunca sık sık sansürle karşı karşıya geldi.

Provokasyon kraliçesinin iş birliği yaptığı moda tasarımcılarından biri olan Fransa’nın çılgın çocuğu Jean Paul Gaultier, şüphesiz bu birbirinden esinlenme oyunundan en karlı çıkan tasarımcı olarak moda tarihine geçecek.

1980’li yıllara kadar kadının mahremiyeti olarak kabul edilen iç çamaşırı olgusu, bu iş birliğinden dış giyime dönüşerek moda trendlerine yansıdı.

Madonna, sahnede kullanmayı çok sevdiği göğüs dekoltesini bu kez konik sutyen ve korse külot versiyonu ile gösteri dünyasına taşımış oldu ve Gaultier, Madonna ile olan iş birliği neticesinde, kendisine atfedilen çılgın çocuk unvanını sağlamlaştırmış oldu.

Madonna (Kaynak: Kişisel sosyal medya hesabı)

1980, 1990 hatta 2000’li yıllarda, Madonna’yı sahnede giydirme şansını elde etmek için atölyesinde görmeyi hayal etmemiş olan lüks marka ve tasarımcı yoktur şüphesiz. Diğer taraftan Chanel, Balenciaga, Louis Vuitton gibi birçok markanın tanıtım yüzü olarak dünyanın en profesyonel moda fotoğrafçılarının objektifine poz veren de yine Madonna oldu.

1958 yılında Amerika’nın Michigan şehrinde doğan Madonna Louise Ciccone, hayatını kazanmak amacı ile genç yaşında New York’a taşınıp, dansözlük, garsonluk gibi işler yaparak ayakta durmaya çalıştı.

1980 yılında çıkardığı “Like a Virigin” albümü ile şöhrete adım atan, 1989 yılında Anna Vintour’un yönetimindeki Amerikan Vogue dergisine kapak olan Madonna’nın en güçlü yönü kanımca görüntüsüne devamlı fiziksel değişim uygulasa bile hep aynı güçlü kadın olması.

Sarışın veya esmer, beyaz gelinlikli bakire veya fileli çoraplı vamp kadın… Androgyne, mazoşist veya cinsiyetsiz… Madonna, vücudunu seksüel bir ürünmüş gibi kullanıp kişiliği ile devamlı oynasa da geniş kitlelere yansıttığı kendine has enerjisi hep aynı kaldı.

Kırk yıllık kariyeri boyunca, geleneksel kodları ve kültürel değerleri ters düz edip görüntüsünü sürekli yeniden keşfederek kendi kariyerini kendisi yönetti.

Popüler kültürün benzersiz bir figürü olarak yarattığı ekol, Beyoncé, Lady Gaga, Rihanna, Julia Fox, FKA Twigs (Tahliah Debrett Barnett) gibi sanatçılara pusula görevi gördü.

Kariyeri süresince 10 dünya turnesi gerçekleştiren Madonna’yı, 2006 ve 2012 yıllarında Paris’te, bir kez de Tokyo’da izleme fırsatı buldum ve performansına her seferinde hayran kaldım.

Mutlu hafta sonları...

Alex Akimoğlu kimdir?

Alex Akimoğlu, 1976 yılında Fransa'ya giderek Sorbonne Üniversitesi Fransızca ve Joffrin Byrs Akademisi moda tasarımcılığı bölümlerini bitirdi. Aynı zamanda École Supérieure de Journalisme'de (Gazetecllik Yüksek Okulu) öğrenim gördü.

Pierre Cardin, Jean Louis Scherrer ve Japon markası Hanae Mori'de tasarımcı olarak Paris ve Tokyo'da kariyerini sürdürdü.

London Kent University, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi moda tasarım bölümlerinde akademisyen olarak görev aldı.

Radikal gazetesinde başladığı moda yazarlığına (1997-2007), Referans gazetesinde “Moda Ekonomi” köşesinde (2009 - 2010), İstanbul Life m.o.d.a İstanbul köşesinde (2010 - 2019), ELLE Türkiye dergisinde ELLE Son Bakış köşesi ile devam etti.

2020 yılından beri T24'te yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Melania’nın fendi Donald’ı yendi

Amerika Birleşik Devletleri’nin 47. başkanı seçilen Donald Trump görkemli bir yemin töreninden sonra ikinci kez Beyaz Saray’ın yolunu tuttu. First Lady Melania Trump ise daha önce yarattığı polemiklerin bir devamı olarak bu kez törende giydiği aşırı ciddi kıyafeti ve yüzünün yarısını kapatan şapkası ile gündeme oturdu. Dünyaya meydan okuyan Donald Trump’ın sadece eşinden korktuğu söylentileri ise basının gündemine geldi

Dolce Vita müzede

Paris’in en önemli müzelerinden biri olan Grand Palais, İtalyan markası Dolce&Gabanna’yı ağırlıyor. Uzun bir restorasyon sürecinden sonra tekrar kapılarını halka açan görkemli sarayda sergilenen 200 kostüm ve 300 aksesuar, İtalyan estetik anlayışının ve modaya olan hakimiyetinin gücünü yansıtıyor

Havada “maksimalizm” kokusu mu var?

Birkaç sezondan beri “sessiz lüks”, “ladylike” gibi terimler verilmiş olarak moda trendlerinde hükmünü sürdüren neo-minimalizm akımının sonu mu geliyor? Tarihte minimalizm anlayışına tepki hareketi olarak doğmuş olan maksimalizm tekrar gündemde. Başta, 2011 yılından beri Balmain markasını yöneten Fransız Tasarımcı Olivier Rousteing olmak üzere, genç nesil stilistler minimalizm olgusunun kodlarının yaratıcılığı frenlediğini gerekçe göstererek baş kaldırıyor

"
"