Olay TV, sadece 26 gün yayın yaparak tarihe geçti. Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar, Cavit Çağlar'ın "İktidardan büyük baskı olduğu için devam edemeyeceğim", dediğini aktardı. Çağlar ise bunu reddederek "HDP'nin grup toplantısının tamamının verilmesi beni çok rahatsız etti" dedi. Lisans sorununun olup olmadığı da bir muamma olarak kaldı.
Türkiye'de televizyon yayıncılığının nasıl yapılamadığını, nasıl izin verilmediğini, basın özgürlüğünün bitişini bir kez daha gördük maalesef.
Fatih Portakal, Fox TV'den ayrılınca Youtube kanalı açtı. Belki Olay TV çalışanları da kendi aralarında ya da bireysel olarak kanal açma yoluna gidebilir. Lisans ve sansür sorunu da yok diyebiliriz. Şimdilik bu siyasi baskıya tek alternatif çözüm: Youtuberlık ve dijitalleşmek gibi…
* * *
Netflix, BluTV, PuhuTV (ücretsiz), Mubi, Amazon Prime Video, Bein Connect, TV+ derken… Bu dijital platformlarımıza son olarak Gain ve Exxen eklendi.
Gain, mobil izlenme dik kadraj odaklı bir yayıncılık yaratma stratejisi ile şu an diğer platformlardan ayrılıyor. Gain'in haber yüzü ise Mirgün Cabas. Cabas, özgür haberciliğin yok olduğu bir devirde, Gain'de bunu ne kadar sürdürebilecek göreceğiz, bu yenilikçi platformda olması çok sevindirici. Umarım ki uzun soluklu olur.
Dizi ve belgesel kategorisinde de Gain'de özenli bir içerik sizi karşılıyor. Devin Özgün Çınar ve Engin Günaydın'lı 10 bin adım onları ne kadar özlediğimizi hatırlatmasının yanında, kısacık sürede iyi mizahın nasıl da doğal yaratılabildiğini de gösteriyor.
Terapist ise uluslarası standartta bir dizi olmuş. Her iki dizinin de devamlarını hemen izlemek istedim. Ama ikisinde de sonrası düşünülerek dik kadraj çekme riski alınmamış, bu bende bir hayal kırıklığı yarattı. Neyse ki kısa belgesellerde dik kadraja rastladım. Dizilerde de bu risk alınırsa, mobil izlemede daha ayrı bir keyif olacağını düşünüyorum.
Gain, sonuç olarak Cem Aydın liderliğinde bilinçli, kaliteli içeriğiyle uzun süreli olacak ve fark yaratacak gibi duruyor kanımca.
* * *
Acun Ilıcalı ise Exxen'de bir eksen kayması yaşamamış ve TV8 formatları ile Youtube ünlüleri popülaritesini bir çatı altına toplayarak total bir izleyici kitlesine erişebilme amacında. Buna da büyük ölçüde ulaşacaktır yine diye düşünüyorum. TV8'de bir dönem kendi sit-com ve dramalarını deneyen Ilıcalı bu konuda başarılı olamamıştı. Malumumuz ki o yeni format üretmek değil, var olan formatları parlatmakta usta, yeni bir içerik ya da format konusunda dijital bir platformda neler yapıyor, yapacak, başarılı olacak mı hep beraber göreceğiz….
Sinemalar bitiyor mu? Tiyatrolar ölüyor mu?
İnanılmaz bir taarruz altındayız: Dijital taarruz…
Ve hepimiz bu dijital taarruzda ne yapacağımızı, neyi tüketeceğimizi çoğu zaman şaşırıyoruz. Birçok şeye maruz kalıyoruz. Dijital olan da seçtiğimize değil maruz kaldığımıza dönüştü.
Pandeminin etkisiyle herkes bir varoluş krizi yaşadı (yaşamakta hâlâ) atölye düzenledi, atölyeye katıldı. Herkes zoom'da bir sunum yaptı toplantı yaptı. Instagram'ında canlı yayın yaptı. Tik Tok'u varsa en iyi etkili espriyi yapmaya çalıştı. Bu eve sıkışmışlıkla, kendine kalmışlıkla ne yapacağını şaşırdı. Unutulacak mıyım? Kurutulacak mıyım? Nasıl meşhur olurum? Ya da nasıl gerçekten görünür olurum? Bırakın 15 dakikayı herkes mutlaka bir 15 saniye meşhur oluyor artık.
Neil Postman'ın "Televizyon: Öldüren Eğlence" kitabında bahsettiği Gösteri Çağı, ideolojinin yerine kozmetiğin geçtiği, hakikatin imaja yenik düştüğü, her şeyin "eğlenceli" bir biçimde sunularak içeriksizleştirildiği, müthiş bir enformasyon bombardımanının insanları parçalara ayırarak tepkisizleştirdiği, hafızanın kaybolduğu, algılamanın ve muhakeme yeteneğinin azaldığı bir dönem. O dönem, dijital ile daha da karmaşıklaşıyor ve büyüyor
Sinemalar bitiyor mu? Tiyatrolar ölüyor mu? diye diye hayıflanırken Aydemir Akbaş'ın Exxen'e proje yapacak olması haberi geliyor.
Böyle bir dönemde aklımıza mukayet olalım, sakin bir şekilde düşünüp, yorumlayıp, üretip tüketmeye çalışalım. Keep calm...