27 Şubat 2025

Dostluk, kelimeler ve gülümseme üzerine

Sadece söylediğimiz sözlerden ve onları ne şekilde söylediğimizden değil, söylememiz gerekirken söylemediğimiz sözlerden de sorumluyuz

İzin verirseniz Cumhurbaşkanı’nın sert demeçleri, liderlerin diplomaları ve ABD Başkanı’nın saçmalıkları üzerine bir şey yazmayayım bugün.

Kendimi bu anlamsız ve karanlık gündemden korumayı başardığımı söyleyemem. Ama bazen bunu yapmaya çalışıyorum. Müzik, filmler, kitaplar ve dostlar buna yardımcı oluyor.

Kitaplar ve dostlar dedim de… Yazının konusu tam da bu.

Bazı bölümlerini aktarmak istediğim bir kitap.

Adı Dostluk Üzerine. Yazarı Eugenio Borgna.

Pek çoğumuzun hayatındaki en önemli kavramlardan biri dostluk.

İtalyan psikiyatr Borgna, ilginçtir, kitap boyunca dostluk ile yalnız başına kalma ilişkisi (becerisi) üzerine defalarca kafa yoruyor.

Dostluğun ve güvenin hayatı dönüştürücü, insan enerjisini ve neşesini artırıcı etkisi üzerinde duruyor. Ve dostluğun neden kırılgan olduğunu açıklıyor.

Bu incecik kitapta benim ilgimi en çok çekenlerden biri de, kadınlar ve erkekler içinde ve arasında dostlukla ilgili görüşler oldu.

“Erkekler arasındaki dostluklar daha kırılgan, daha az değişken, daha kısa süreli ve daha az üretken olmaya meyillidir” diyor Borgna.

Zamanla tükenen veya ölen dostlukları da yazıyor, “ölen mutlu ve mutsuz dostlukları”

Dostluk ve özlem, tedavi, melankoli gibi önemli meselelere kısaca da olsa değiniyor.

Hepimizin bildiğini sandığı ama çoğu kez üzerinde düşünmediği dostluk ve dokunma (şefkat), dostluk ve gülümseme (tebessüm) konularını alıntılarla, bazen – sık sık yaptığı gibi – şiirlerle aktarıyor.

*​*​*

Kitap okurken genellikle elimde bir kalem olur. Çoğu kez de kırmızı. Yanlarını işaretlerim, bazı kelime ve cümlelerin altını çizerim. (Bir kitap kaybetmek benim için kötü bir şeydir ama altı çizili bir kitabımı kaybetmek neredeyse felâketle eşdeğerdir.)

Bu ufacık kitap kızamık çıkarmışa döndü ben onu okuyup bitirene kadar.

Şimdi size kitabın en kırmızılı bölümlerinden birinden bazı cümleleri aktarayım.

“Canlı varlıklar olan sözcüklerin bir dostluğun doğmasını ve zaman içinde canlı kalmasını sağlamakta oynadığı asli rolü görmemek mümkün mü?

Dostluk her ailevi ve sosyal ilişki gibi kırılgandır ve onun doğuşunu ve batışını sadece kelimeler değil, jestler, tebessüm, gözyaşı da belirler.

Peki kalbi umuda, özleme, beraberliğe ve hayatın bir parçası olan gizeme açan kelimeleri nasıl seçmeli?

Kendini kötü hisseden ve yardımınızı isteyen bir kişiyle olan sonsuz diyalogda sözcükler çok önemli bir terapötik işlev görür ancak bu kelimelerin arayışına çıkacak zaman ya da istek her zaman bulunmaz.

Her halükârda bizler sadece söylediğimiz sözlerden ve onları ne şekilde söylediğimizden değil, söylememiz gerekirken söylemediğimiz sözlerden de sorumluyuz.

Bizi dinleme, dostluklarımızı geliştirme yönünden eğitmeyen banal görüntüler yağmuruna tutulmuş bir devirde yaşadığımız kesin.

Bazen bir kelime bile hayatımızın yolunu aydınlatmaya yeter, bize kaybettiğimizi sanırken aniden yeniden doğan bir umut verir.

Sözcüklerle ne kadar çok şeyin inşa edilip yıkıldığını düşünmek ürkütücü.

Sözcükler bize o kadar uzak ki, kendi ikincil varlıklarının neredeyse ebedi olan dünyasına hapsolmuş, bizim en stresli gereksinimlerimize kayıtsız, onları yakalamak üzere olduğumuz an elimizden kaçıveriyor: Onların kendilerine ait bir hayatı, bizim de kendimize ait bir hayatımız var.

Yazarın Diğer Yazıları

Aşk ve aile hayali tarihe mi karışıyor?

Bizde ve birçok ülkede boşanmalar artarken aşk üzerine yapılan yorumlara bir kez daha bakmakta yarar var

Trumpgillerin gölgesinde bir yazı: Neden kar beyaz ama kış kara?

Vaktiyle “kışların 9 ay sürdüğü, 3 ay da yazın beklendiği” şimdi olmayan bir ülkede yaşamıştım

Ukrayna’da savaştan ve ateşkes sürecinden çıkan 8 ders

ABD ve Rusya arasında Ukrayna konulu görüşme sürecinin ilk adımları aceleci yorumları gündeme getirdi, oysa süreç daha yeni başladı

"
"