07 Ocak 2024

8. Roman Kahramanları İstanbul Edebiyat Festivali

2023'te İstanbul'da üç günlük 8. Roman Kahramanları Festivali düzenlendiği günlerin hemen sonrasında Rize şehrinde de ilk kez bir günlük Roman Kahramanları Festivali düzenlendi. Rize Sosyal Bilimler Lisesi öncülüğünde düzenlenen bir günlük etkinlik gösterdi ki organizenin mimarı İsmail Şimşek, heyecan konusunda başkalarından hiç de geri değilmiş. Önümüzdeki yıl, başka şehirlerin katılımıyla zenginleşecek bu edebiyat güzelliği bir gün ülkeyi baştan başa sararsa hiç şaşırmayınız

2023 yılının Roman Kahramanları Festivali, bu yıl da 19, 20 ve 21 Aralık günlerinde Maltepe Üniversitesi ile Roman Kahramanları dergisinin işbirliğiyle yapıldı. Önceki yıllara göre kısmen değişmiş ve yenilenmiş Festival, onca olumsuzluğa karşın "bu ülkeyi edebiyat kurtaracak" dedirtecek güzellileri yaşattı katılımcılarına. Roman odaklı konuşmalarla lise öğrencilerinin roman kahramanları performanslarının oluşturduğu etkinliğe uzak yakın gelenlerin her biri kendi payına kazandığı güzelliklerle ayrıldı üç günlük Maltepe roman şöleninden.

Roman Kahramanları Festivali bu yıl bir resim sergisiyle açıldı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyesi Ahmet Umur Deniz'in atölye öğrencileriyle yaptığı resimlerden oluşan sergi, 18 Aralık Pazartesi günü öğleden sonra Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin sergi salonunda, dekan Celal Oktay Yalın'ın takdimiyle açıldı. "Edebiyattan Tuvale Roman Kahramanları" adlı sergide otuz iki sanatçının altmış tablosu vardı. Ressam hoca, genç öğrencileriyle Tanpınar, Halide Edip, Kemal Tahir, Aytmatov, Tolstoy ve Bulgakov gibi tanınmış yazarların romanlarından seçtikleri karakterleri tablolarına yansıtmıştı. Ayağımın tozuyla bu sergiye yetişebildiğim için kendimi şanslı saydım doğrusu.

Bu yılki etkinlikte "roman" konuşmaları, "oturum" biçimiyle değil de bireysel sunumlarla sürdürüldü. Bu uygulama, neresinden bakılsa çoklukla genç dinleyiciler karşısındaki oturumun bir saat süren konuşma baskısını bir ölçüde azaltmış oldu. Bu uygulamayla katılımcı sayısında da azalma olduğu söylenebilir. Geçen yıldakilerden bu yıl olmayan pek çokları olduğu gibi yeni eklenen bazı konuşmacılar da vardı. Bu biçimsel değişiklik, ferahlık olarak yorumlandı gibi geldi bana.

Maltepe Üniversitesinin büyük salonunda başlayıp kampüs içindeki Marma Otel'in üst katındaki salonda tamamlanan Festival, bu yıl mekân değişikliğiyle de dikkat çekti. Son günün (21 Aralık) etkinlikleri Penguen Kitabevi'ndeydi. Benim de konuşmacı olduğum üçüncü günün bütün etkinlikleri (konuşma ve performans) İçerenköy'deki kitabevi şubesinde yapıldı. Bu yeni ve güzel mekânda konuşmayı da kendime bir şans saydım doğrusu.

"İnkılap Edebiyatı Kanonunda Ankara Romanı" başlıklı konuşmamla katıldığım bu yılın programında benim için de sürprizler, güzellikler vardı. Dostlukları tazeledim, yeni dostlar edindim. T24 Haftalık adresinden yazı komşum İbrahim Dizman ile bu etkinlikte yüz yüze görüşüp konuşma fırsatı buldum. Andığım resim sergisinin açılışı sonrasında, yarınki günde katılımcılara verilecek hediyeleri hazırlamaya birlikte yardım ettik. Festival etkinliğinin tartışmasız iki kadın kahramanı Serap İlhan Asan ve Bahriye Kabadayı Dal'ın işlerini biraz olsun kolaylaştırmak da bizim için ayrı bir zevkti doğrusu.

Açılış gününe güçlükle de olsa gelebilen İonna Kuçuradi ile tanışıp konuşabilmenin benim için değerini anlatamam. Kuçuradi, konuşmacı olmadan da yetmişti salondakilere. T24'ten yazı komşum romancı Oya Baydar ile tanışıp konuşmamı da bu güzelliğe eklemem gerekir. Yıllara meydan okuyan Oya Baydar, çalışmalarını sürdürdüğü bir romanından söz etti, üstüne üstlük benim de hayli ilgimi çeken bir konuda, iktidar uğruna bütün değerlerini yok sayan bir kahramanın romanıymış yazdığı. Bekliyorum, bekliyoruz. Gülten Dayıoğlu ile İnci Aral da ilk kez aracısız dinleyebildiğim kazançlardı benim için.

Maltepe Üniversitesinin kadrosundaki Betül Çotuksöken için Festival mimarı diyebiliriz, onunla da tanışmak ve konuşmak benim için ayrı bir kazançtı. Hele Nermi Uygur hakkındaki konuşması… Keşke daha dikkatli bir karşılık bulsaydı bu konuşma. Neyse ki konuşma metni, Roman Kahramanları dergisinde yayımlanacakmış. Sohbetimiz bir yana Yusuf Çotuksöken'i de heyecanlı ve tok sesli konuşmasıyla hatırlayacağım. Asistanlık yıllarında görüştüğüm Güncel Önkal'ı bu kez profesör olarak görmek sevindirdi beni, geçmiş günleri yâd ettik yıllar sonra. Dil-edebiyat-felsefe bağlamındaki zengin içerikli konuşmasını Roman Kahramanları dergisi yayımlayacakmış, dergiden önce metnin tamamını okumak istediğimi söyledim kendisine.

Penguen Kitabevi, konuşma mekânı olmanın ötesinde o gün ayrı bir anlam kazandı benin gözümde. Öğrencilerim, lise ve üniversite arkadaşlarım ve aile yakınlarından oluşan sayıları iki elin parmaklarına ulaşan dostlarım beni görmeye, dinlemeye geldiler oraya. Beni dinlemeleri ayrı, konuşmamın sonrasında sahnenin uzağındaki bir masada öyle bir zamanda/mekânda oturabilmek İstanbul şehrinde kolay elde edilir bir fırsat değildi. Ne ki, benden sonraki konuşmacı "Saatçi İbrahim Efendi Tarihi" romanının yazarı Elvan Kaya Aksarı'yı bu özel sohbet nedeniyle dinleyemedim. Bir ara konuştum kendisiyle ve ilginç bulduğum romanı hakkındaki görüşme önerimi onayladı. Umarım bu görüşmeyi yakın bir zamanda edebiyat okurlarıyla paylaşabilirim.

Türkiye'nin son yıllardaki kültürel yüzünün renklerinden biri, sekizinci kez düzenlenen Roman Kahramanları Festivali, Türkiye'ye yeterince duyurulamıyor gibi geldi bana. Bunda ülke genelindeki ilgisizlik önemli elbette ancak belki bu gerekçeyle organizenin tanıtım konusuna ayrı bir önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. Açılış günü (19 Aralık) Vedat Çakırca Konferans Salonu'nda medya mensubu kimseler var mıydı, ben pek göremedim. Festival süresince televizyon kanallarında ya da sonrasındaki gazetelerin köşe yazılarında Roman Kahramanları Festivali ile karşılaşmadım. Belki anıldı, yazıldı da ben karşılaşamadım, bilemiyorum.

Adı anıldığında varlığı ile yokluğu tartışılan Türkiye'nin malum edebiyat ortamı, sekizinci kez düzenlenen bu etkinlikle ne ölçüde ilgileniyor bilmek isterdim. Kimin/kimlerin katıldığı veya etkinliğe kimlerin çağırılmadığı edebiyat ortamında bir sorun oluyor mu merek ediyorum doğrusu. Örneğin, 2022'nin "roman" konuşmasını Ahmet Ümit yapmıştı ve konuşma yerini de bulmuştu bence. Bu yıl, "açılış" için olmasa da Zülfü Livaneli adı geçiyordu ancak gelip konuşmadı. Festival açılışını zenginleştirecek, salonu dolduran genç ve yetişkinlere roman kültürü kazandıracak donanımlı bir romancının konuşmasına ihtiyaç var.

İstanbul'daki emek ve zamanı dikkate aldığımda Roman Kahramanları Festivali, konuşmacılar ile roman kahramanı performansı sergileyen liseli gençler dışında yeni hedef kitleler edinmelidir derim. Festival mekânının ulaşım yönüyle pek uygun olmayışı katılım konusunda önemli bir engel olarak görünüyor. Her ne kadar "edebiyat bölümü" olmasa da Maltepe Üniversitesi bu konuda katkı sağlayabilir. Bürokratik ya da ekonomik sorunlar benzeri engeller eksik olmaz bu ülkede, biliyorum ancak lise ve üniversite seviyesinden dinleyicilerin katılımını bir biçimde sağlamanın yollarını aramak gerekiyor. Gel(e)meyene gidilir felsefesiyle etkinlik, değişik üniversitelere ya da başka ortamlara taşınabilir.

Roman Kahramanları Festivali, bir yandan ülke geneline yayılırken diğer yandan da uluslararası bir boyut kazanmak yolunda. Açıkça söylemem gerekirse Ömer Asan'ın heyecanını gördükçe her iki güzellik için de olmaz diyemem. Açılış gününün telaşla karışık heyecanlı konuşma aralarında kayıt çalışmalarını sürdüren Ömer Asan, sanki bir belgesel hazırlığındaymış gibi geldi bana. Öyle ki ben de bir anda mikrofon karşısında buldum kendimi. 2023'te İstanbul'da üç günlük 8. Roman Kahramanları Festivali düzenlendiği günlerin hemen sonrasında (28 Aralık) Rize şehrinde de ilk kez bir günlük Roman Kahramanları Festivali düzenlendi. Rize Sosyal Bilimler Lisesi öncülüğünde düzenlenen bir günlük etkinlik gösterdi ki organizenin mimarı İsmail Şimşek, heyecan konusunda başkalarından hiç de geri değilmiş. Önümüzdeki yıl, başka şehirlerin katılımıyla zenginleşecek bu edebiyat güzelliği bir gün ülkeyi baştan başa sararsa hiç şaşırmayınız.

Hasan Öztürk kimdir?

Hasan Öztürk 1961'de Trabzon'un Araklı ilçesinde doğdu. İlkokulu ve ortaokulu Araklı'da okudu, ardından Trabzon Erkek Öğretmen Lisesini bitirdi (1978).

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Selçuk Üniversitesi) mezunu (1983) Hasan Öztürk, yazıya 1980'li yılların ortalarında Yeni Forum dergisinde, 'kitap' eksenli yazılarıyla başladı. Sonraki yıllarda -bir ya da iki yazısı yayımlananlar kenarda tutulursa- Millî Kültür, Türk Edebiyatı, Matbuat, Türkiye Günlüğü, Polemik, Virgül, Liberal Düşünce, Gelenekten Geleceğe, Dergâh, Arka Kapak ve Cumhuriyet Kitap adlı dergiler ile 'Edebiyat Ufku' , 'K24' ve 'Gazete Duvar' adlı sanal ortamlarda yazıları yayımlandı.

Bazı yazıları ortak kitaplar içinde yer alan Hasan Öztürk, kısa süreli (2018/2019; 6 sayı) ömrü olan mevsimlik ve mütevazı Kitap Defteri adlı 'kitap kültürü' dergisini yönetti ve dergide yazdı.

Hasan Öztürk, 2000 yılının başından bu yana yayıma hazırladığı iki aylık Mavi Yeşil yanında Roman Kahramanları, Kitap-lık, Edebiyat Nöbeti ve KE adlı dergiler ile 'T24 Haftalık' ve 'Aksi Sanat' sanal ortamlarında aralıklarla yazmaktadır.

Edebiyatın, daha çok kurmaca metinlerine yönelik yazılar yazan Hasan Öztürk'ün; Kitabın Dilinden Anlamak (1998), Yazının İzi (2010), Aynadaki Rüya (2013), Kurmaca ve Gerçeklik (2014), Kendine Bakan Edebiyat (2016), Gündem Edebiyat (2017) ve Üç Duraklı Yolculuk (2021) adlı kitapları yayımlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

1959’dan günümüze Yusuf Atılgan üzerine yazılar kitabı ve eleştiride ‘özür’ beyanı

Edebiyat ortamında Aylak Adam ve Anayurt Oteli romanlarıyla kendisine özgü bir yer edinmiş az yazan Atılgan, bundan böyle çok okunur mu, üzerinde durulmaya değer. Atılgan, kendi okurluğuyla yazarlığını “Okuyacak bunca güzel kitap varken yazarak ne diye canımı sıkayım,” sözüyle anlatmıştı, bu içtenliği umarım kendisine olumlu geri dönüş olur

Halit Ziya, roman, dizi, yeniden "Aşk-ı Memnu" ve "edebiyatta ahlak" meselesi

Halit Ziya'nın, Aşk-ı Memnu romancısı olmaktan çok daha başka bir şey oluşu gibi Servet-i Fünun da yalnızca bir "dergi" ya da "edebi topluluk" değildir

Oya Baydar ve Türkiye coğrafyasında "ormanı yanmış ayılar" olmak

Oya Baydar, André Green'in "hayat malzemesinin edebi malzemenin hizmetine sunulmasının" yaşayan bir örneği olarak "aşkın bir işlev" ilkesiyle yazmıştır. Rilke, "Yazmanız diyelim ki yasaklandı, ölür müydünüz o zaman ya da yaşar mıydınız eskisi gibi, bunu açıklayın kendi kendinize" sorusunu genç şaire değil de henüz "ormanı yanmış ayılar" grubuna dâhil olmamış Oya Baydar'a sormuş olsaydı ondan alacağı karşılık tartışmasız, "Evet, yazamasam ölürüm ya da eskisi gibi yaşayamam" olurdu. Bu durumda sorun, yakılan orman ve ortalık yerde kalan ayılar/mı/dır?

"
"