CHP, 19 Mart operasyonu sonrası başlattığı sürekli eylemlilik hareketinin yeni safhasını Samsun’da başlattı. Saraçhane, Maltepe, Şişli’den sonra; hafta içi İstanbul’un bir ilçesi hafta sonu bir ilde miting çerçevesi kapsamında gitti buraya. Yağışlı havaya rağmen alan kalabalıktı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ‘sivil darbe-cunta’ tarifini hem sürdürdü hem de biraz daha detaylandırdı. Bu arada AKP ve MHP’de siyaset yapanları da ‘demokratik siyasetin tasfiye edilmek istendiği’ tespitiyle uyardı:
“Türkiye'de siyaseti tasfiye etmek istiyorlar. Artık milletin desteği arkalarında yok. O yüzden millete ihtiyaç duymayacakları bir sistem kurmaya kalkıyorlar. Sadece CHP, sadece muhalefet partileri değil, AK Parti ve MHP'de siyaset yapanlar, onların siyaseti de tehdit altındadır ancak henüz kendileri bilmiyorum bunun ne kadar farkındadır. Bu cunta başarılı olursa demokratik siyaseti tasfiye edecektir. Devletin geleneğini savunan tüm bürokratik sistem ortadan kalkacak, milletin egemenliğine dayanan bu rejim gidecek, Rusya'daki gibi sonuçları önceden belli, rakibi önceden belli, katılım oranı düşük, oy oranı çok yüksek seçimlerle demokrasi varmış gibi yapılmak istemektedir.”
Özgür Özel’in dünkü konuşmasında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bir arada anarak eleştiri getirdiği bir diğer isim de ABD Başkanı Trump oldu. Trump’ın ‘iyi dostu olarak’ andığı Erdoğan’a, “Milletin sofrasından kalkıp da Trump'ın sofrasına oturan Erdoğan'a soruyorum” diye hitap etti. Emperyalizme karşı direnişin başladığı Samsun’dan hitap ettiğini söyleyerek, “Trump'a da sığınsa, Putin'in de desteğini alsa onun karşısında tüm 7 devletin işgaline, emperyalist işgale bir başına direnmiş ve başarmış Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün evlatları vardır” vurgusunu yaptı. Konuşma boyunca değişik zamanlamalarla Erdoğan-Trump ilişkisine atıf yaptığı bölümler vardı. Daha önce de yaptığı ‘mandacı’ göndermesini yine yaptı:
“Maalesef Trump, ‘Gazze’yi boşaltacağım’ diyor, çıtları çıkmıyor. Buradan hepsini hatırlatıyorum. Elbette Filistin meselesi, Türkiye’nin meselesidir. Erdoğan bu milli meseleden, bu dayanışmadan, bu haklı davadan Trump'ın korkusuna caymış olabilir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler, üçüncü genel başkanımız, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit’in Yaser Arafat ile kurduğu dostluğun bulunduğu yerdeyiz. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının verdiği mücadelenin olduğu yerdeyiz. Bir zamanlar Ekrem Başkanımıza ‘Amerikan projesi’ diyenler, şimdi onu tasfiye etmek için Amerika’dan talimat bekleyenlerdir. 1996’da İstanbul Büyükşehir Başkanı’yken ABD Büyükelçisi ile görüşüp ‘Partim için önemli görüşler aldım’ diyen Erdoğan, bugün ABD’den icazet alan, himaye bekleyen, içinde bulunduğu zor durumdan Amerika sayesinde çıkmaya çalışan biridir. O günkü Erdoğan’a bugün hatırlatıyorum: Sen artık hem cuntacısın hem mandacısın. Amerikan himayesi istiyorsun. Karargâhı saray, silahı yargı, mühimmatı yalan ve iftira olan bu cuntaya hep birlikte direneceğiz."
CHP Genel Başkanı’nın, “Biz sırtımızı Amerika'ya değil, millete dayıyoruz, biz gücümüzü Trump'tan değil, milletten alıyoruz" cümleleri de önümüzdeki günlerin tartışma konularından olacak. Trump’ın başka ülkelerin toprakları, değerli madenleri talep etmesinden ilan ettiği gümrük tarifeleriyle dünyada ekonominin dengelerini yerinden oynatmasına kendi ülkesinde de başta Avrupa pek çok ülkede de giderek zorlandığı-daha da zorlanacağı bir döneme girdiği de görülüyor. Bu süreçte Trump ile yan yana gözükmek günün ‘real politiği’ için iyi gibi gözükse de kısa vadede birlikte fotoğraf veren ülkelere-liderlere zarar verebilir.
ABD’ye ve onun ekonomi politikalarına bakarak Evrensel’de önemli bir yazı kaleme alan Ümit Akçay, “Önümüzde emperyalizmin yeniden yapılanması süreci var, küresel ticaret savaşları başta olmak üzere, artan jeopolitik ve siyasi gerilimler, bu temel üzerinden gelişiyor” tespitini yapıyor.
Bu tespit de dikkate alınarak CHP ‘yeni emperyalist düzene’ karşı da bir duruş gösterebilir. İçeride dünyadaki bu zemin üzerinden siyasal-ekonomik bir dil kurabilir. Bu yazıyı kaleme alırken konuştuğum bir partili isim ‘Trump’ın mayıs ayında yapması muhtemel Türkiye ziyaretinde ona karşı protestoların bile organize edilmesinin düşünülebileceğini’ söyledi. İlginç günler…
Murat Sabuncu kimdir?
Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.
Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.
En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı.
T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.
Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü ve Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan avukat oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.
|