Şu başlığı hangi gazetenin manşetinde görsem eleştirirdim. ''Şampi ne demek, futbol bu belli mi olur?'' dedim ama ben o gazetelerde çalıştım. Ve bu manşetin atıldığı takımlar hep şampiyon oldu. Sanıyorum bir tek Beşiktaş, bu manşetin ardından 101. yılında büyük bir hüsran yaşamıştı..
Türkiye'de şampiyon olmak istiyorsanız sadece çok paralar harcayıp muhteşem bir takım kurmanız yetmez. Tesislerin çimcisinden, futbolcuların yediği yemeğin etinin alındığı kasap, meyvelerin tedarik edildiği manava, deplasmanda takım otobüsünü meşaleyle karşılayacak minik taraftara, altyapıdan gelmiş ve maç günü akrabasını kaybetmiş Berat'la zafer pozu verecek kadar ''organize'' olmanız lazım. Hiç kolay değil o işler.. Bırakın Türkiye'yi, kainatın en zengin adamı olsanız, organizasyonu doğru yapmazsanız, kaybedersiniz, hedefleriniz küçülür, ''Hiç olmazsa Avrupa Konferans Ligi'ne katılsak!'' ya da ''Bizi yenerek şampiyon olamazlar, nasıl yenilmedik ama!'' dersiniz.. İçinize sinerse tabii.
İşte bu yüzden Galatasaray sadece bir ''His'' takımı değil, çok eskiden bu yana evrilmiş bir ''Organisazyon'' takımıdır. Tüm detaylar en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve sizin önünüze gelmiştir. Kadro mühendisliği yapılırken sabahlara kadar uyumayan Scout Ekibi ve Teknik Kadro, oyuncunun sadece yeteneklerini değil, karakterini de araştırır... Bir nevi geniş taramadan geçirirler. Bu yüzden Florya'ya gelen futbolcu sanki Mekteb-i Sultani'den yeni mezun olmuş gibi formasını giyer sahaya çıkar..
Yanlış olmaz mı olur, o futbolcu da kramponlarını alır gider.. Zaha, Ndombele gibi.. Devre arasında muhtemel gidişini izleyeceğimiz Ziyech gibi, Nelson gibi..
Kayseri yoluna çıkmadan, Fenerbahçe'nin sürpriz puan kaybını da bavuluna koyan Galatasaray, altın tepside sunulan ''Erken şampiyonluk'' teklifini de alarak lige verilen aranın tadını çıkarmaya başladı.
Okan Buruk haftalar sonra ideale yakın bir onbirle ve dörtlü savunmayla sahaya çıktı. Ama gol yemek bu sezon için sanırım Galatasaray'ın kaderi gibi. İster 3'lü, ister 4'lü savunma yap, rakipler bir şekilde gol buluyor.. Ama Galatasaray da bir fazlasını atıyor.. Bir fazlasını atamayanlar ligde ya ikinci ya üçüncü. Bu soruna acil çözüm bulunmalı. Bir gün o fazla atılacak gol, ya direğe ya da hakeme takılabilir.. Yukarıda belirttiğim ''Organizasyon'' ustası Galatasaray bu sezon sadece savunmada eksik kalıyor. Bu maça gelene kadar sadece 4 rakibinden gol yemeyen Sarı-Kırmızılı ekip, ''Şampi'' sıfatını tamamlamak için defans için de bir organizasyon yapmalı.. Forvet hattında değişen bir şey yok onlar için gol atmak zor değil... 47 gol dile kolay..
İlk 45 dakika bu sezon izlediğim en vasat Galatasaray vardı sahada. İlk yarıda 2 gol bulmasına rağmen, kötüydü Sarı-Kırmızılı takım.. Hadi biz de bir mazeret uyduralım, ''Yorgunluk''..
Gabriel Sara, Mertens, Abdülkerim formsuz, defans oyuncuları düşmemeye oynayan deplasman takımı futbolcusu gibi ''Dan dun'' oyunu tercih etti.. İkili mücadelerde ayakta kalamayan, hava toplarını rakibe bırakan Sarı-Kırmızılı takım, ikinci yarıya başlarken Okan Buruk'un maç öncesi dediği gibi değişik birşey denedi ve hep baskı, hep dominant oyun yerine hızlı geçiş hücumuyla goller buldu. 5 gol de böyle geldi. Sabırlı oyun ve hızlı hücum..
Karşı kaleye çabuk geçmek için kim lazım? Elbette Yunus Akgün.. Penaltıdan önce Jakobs ile paslaşan, ikinci golde rakip sahayı çalımlarla karıştıran, 3. golde yaklaşık 70 metre top sürüp muhteşem bir gol atan, Osimhen'e ve ardından Barış Alper'e verdiği asistle 5 gole de imzasını atan Yunus Akgün vasat maçın yıldızıydı.
Galatasaray Yeni Yıl Tatili'ne 5 gol ve 3 puanla girerken Fenerbahçe'nin de 8 puan önündeydi. Yani şimdilik ''Şampi...'' ve sonundaki 3 nokta..
60. dakikadan sonra maçın ritmi absürd bir selfie deneyiminden yüzünden yerlerde süründü.. Kayserispor tribününden sahaya atlayan bir taraftar Muslera ile selfie çekti. O sırada tribünlerde Kayserispor taraftarı, kendi yönetimlerini istifaya davet ediyordu. Tribünden atlayan bir Kayserispor taraftarı da, ''Biz istifa derken sen selfie mi çektiriyorsun?'' diye sormadan, selfie meraklısı tribün arkadaşını saha ortasında dövdü. E hep yöneticiler mi hakem dövecekti, bazen de taraftar taraftarı dövebilirdi. Ayrıca birileri de bu sosyal medya çılgınlığına son vermeliydi di mi?
Bu paragraf hayal ürünü değildir.Bunlar Türkiye'de bir futbol maçında yaşandı. Kayıtlara geçsin..