Dört milyon yıl geriye gittiğimizde atalarımızın bir noktada iki ayağı üzerine dikildiğini görürüz. Bu durum elbette birtakım üstünlükler sağlamış, örneğin ayakta iken düşmanı daha önceden görüp tedbir almak önemli bir avantaj olmuş. Ancak, daha da önemlisi, artık hareket etmek için gerekli olmayan ellerle daha gelişmiş beceriler oluşturma fırsatı çıkmış.
Ellerde üç önemli fonksiyon gelişmeye başlamış: Bunlardan birincisi yuvarlak şekilli cisimleri tutmaya yarayan kavrama hareketi, ikincisi hassas tutuşun sağlanması, üçüncüsü ise güçlü tutuşun gelişmesi. Tüm bu hareketlerin gelişmesinde parmaklar arasında en çok başparmak önem kazanmış.
İnsana en yakın primatlardan şempanzelere bakıldığında el yapısında en önemli farkın başparmakta olduğu görülür. İnsanlarda diğer parmaklar kısalırken başparmak yıllar içinde uzamış ve gelişen el yapısında başrolü kapmış. Uzun yıllar içinde ellerin ve onunla beraber beyin fonksiyonlarının gelişmesi bizleri diğer canlıların önüne geçirmiş (1).
Şimdi gelelim yapay zekayı ve robotları çok sık konuştuğumuz günümüze. İnsan benzeri robotların yapımında araştırıcıları en çok zorlayan konunun robotun ellerinin oluşturulması olduğu söyleniyor. İnsan eli 30 kas, 27 kemik ve 127 ligamandan oluşuyor. Bu yapısı ile yirmi yedi ayrı hareket yapabiliyor.
Neredeyse bütün aletler el ile kullanılmak üzere oluşturulmuş. Kalemi tutarken, tornavidayı sıkarken, piyano çalarken birçok kompleks işlem bir arada oluyor.
Elin derisi de ayrı bir konu. Sinir uçları ile ısı, dokunma, acı ve basınç duyularını hissedebiliyoruz. Parmak uçlarındaki tırnaklar ne işe yarıyor diye merak edenler de olmuş elbette. Basınç hissinin derecesini anlamak için sert bir yüzeye karşı kuvvet uygulanması bu duyguyu daha hassas olarak algılamamızı sağlıyor. Elbette tırnakların parmak uçlarını koruyucu fonksiyonu da var.
Robotlarda dokunma duyusunu sağlayan gelişmeler var. Özel sensörlerle robot elindeki topu düşürmeden tutabiliyor, elinde döndürebiliyor ve bunun çok önemli bir gelişme olduğu kabul ediliyor. Öyle ya, robot elindeki cismi düşürmeyecek kadar sıkı, parçalamayacak kadar da gevşek tutmalı.
Bu alanda gelişmelerin olması kaçınılmaz. Bütün işleri robotik ellerin yaptığı bir dünyada bizim ellerimiz aynı kalır mı? Günümüzde bile yazı yazmak yerine tuşlara basıyoruz. Farkındaysanız bunun için başparmak çok az veya hiç kullanılmıyor. Gün gelir başparmak şimdiki gücünü kaybedip gerilemeye başlar mı? Böyle bir şey olacaksa en az bir milyon yıl lazım, endişelenmeye gerek yok.
(1) 1. Chavez TJ. Evolution of the Human Hand From an Anthropologic Perspective. Journal of Hand Surgery. 2022, 47, 181-185.
A. Özdemir Aktan kimdir?
A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.
1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.
!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.
Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.
İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2014 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.
Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.
Evli ve iki çocuk babası.
|