23 Mart 2025

Bir Adalet bakanının tüm işi sadece halkla ilişkiler olursa!

İmamoğlu, bu durumlar yaşanmadan çok önce bu kurultay kararına ikna etmeliydi partisini ve genel başkanı aday olmayacaksa bir başkası üzerinden parlamenter demokrasi hülyasına kapılmamalıydı Cumhuriyet Halk Partisi de

Bazı zamanlar ve belki de çoğu zaman, yazdıklarınız kimseyi mutlu etmeyebilir. Dilin kemiği olmadığı gibi kalemin de yoktur!

Mesela sanatın, her zaman; bir ifade biçimi ve bu haliyle en yalın tanımı için protest bir tarafı olduğu ilk aklıma gelen şeyler olur.

Yazmak da öyle; protest, yani muhalif bir şeydir özünde yazmak!

Kalıcıdır, durur yerli yerinde... İkna da var belki ama o kadar da ısrar etmez yazı, zamanını bekler.

Yerel seçimler öncesi iki konu üzerinde yazdıklarım aslında; Sayın Özgür Özel’e yerel seçimler öncesinde doğrudan iletmek istediğim birer mesajdı.

Şimdi yeri geldiğinden o yazılardan ilkini bu hafta yeniden konu edebilirim;

“Özgür Özel toplumsal muhalefeti örgütleyebilecek adaylar seçmeli”

Bu başlıkla yayımlanan yazımın ilk cümleleri de ilgiye mazhar:

“Su gibi ihtiyaç duyuyoruz adalete ve neredeyse yok! Açıkçası korkum; bu ihtiyaç giderilemeyecek noktaya gelebilir ki CHP Genel Başkanı Özgür Özel de bundan fazlasıyla endişe duyuyor olmalı.”

Olmalıydı gerçekten de ama çok emin değildim o günlerde. Ve sonra devam etmiştim sözüme:

“Belediye başkan adaylarını belirlerken mutlaka örgütlerin iç sesine kulak vermeli, liyakatli, saygın ve toplumsal muhalefeti örgütleyebilecek adayları seçmeli.”

Bu günler yaşanacaktı ve yaşanıyor. Bunu tabii ki sadece ben öngörüyor değildim, yerel yönetimlerin liderleri üzerine çok şey düşecek günler hiç de uzak değildi çünkü.

Ekmelettin filan derken adaysızlıktan biçare ana muhalefet, şimdi kendince sıkı aday bolluğuna düşüp birbirine düşmeden, aktörlerin değişmesiyle altılıdan üçe inen masadan; ilk İmamoğlu, aldığı riskle peşinden tüm ülkeyi sürüklemeyi bir şekilde öncelemiş olsa da gidişattan kimin ne pay alacağı şu an için deyim yerindeyse; askıda!

Cuma günü yazılan bu yazıyı okuduğunuzda belki de tutuklanmış olacak İmamoğlu için; toplumsal muhalefeti örgütleme anlamında çoban ateşini yakmış olduğunu konuşmaya bile gerek yok elbette.

Fakat CHP’de alınan olağanüstü kurultay kararı ve bu kararın ardından gelecek gelişmeler, kuşku yok ki artık; ülkede şahı devirmek için birer satranç hamlesinden farksız olacak...

Bana sorarsanız, İmamoğlu, bu durumlar yaşanmadan çok önce bu kurultay kararına ikna etmeliydi partisini ve genel başkanı aday olmayacaksa bir başkası üzerinden parlamenter demokrasi hülyasına kapılmamalıydı Cumhuriyet Halk Partisi de.

Gücün baş edilmez entrikalarıyla nasıl da adaleti kendine göre yorumladığını ve hatta biçimlendirdiğini kana kana yaşadığımız bir zamanda, bu yaşananların izahını başka türlü yapabilmek yarın daha da güç olacak belli ki.

Kısacası, bu güzelim ülkenin Adalet Bakanı, asli işine arkasını dönüp siyasallaşan yargının, kendinden bağımsız alınan kararların ve tüm evrensel hukuk normlarının hiçe sayılarak kurgulanan senaryoların; halkla ilişkilerine soyunmuş olmayı maharet saymaktan memnunken, muhalefetin daha zamanı var demek hiç kolay değil.

Ama Sevgili Çetin Altan’ın dediği gibi:

“Enseyi de karartmayalım” değil mi?   

 Eyvallah.

Serdar Gündoğ kimdir?

Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.

Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında, Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.

2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı.

Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Zulüm, toplumsal düzenin yıkılacağının habercisidir

“Adaleti korumanın dışında yapılacak her eylem görevi kötüye kullanmak demektir. Çünkü adaleti korumak hakkı korumak, hakkı korumak ise halkı savunmaktır”

Kötü sanmayın ki kendi bedeninde yaşar!

“Ya kardeşim manyak mısınız, ne var bu kadar ciddiye alınacak?“ tesiriyle sokakları saran şiddet arzusunu, mutlulukla değiş tokuş eden bir Pikachu çıkıveriyor işte!

Kovaladıkça kaçan Ateşböceği misali, İmamoğlu’na açılan soruşturmalar ve Bodrum örneği

“Kovaladıkça kaçan Ateşböceği misali, İmamoğlu soruşturmalarının ardı arkası kesilmiyorken şunu da görmek lazım; halk kendi iradesi dışındaki müdahaleleri maksatlı görürse o iradeye sahip çıkmak için hiçbir engel tanımıyor, tanımayacak...”

"
"