29 Ekim 2024

TUSAŞ saldırısı göz göre göre geldi: Tesis, özel güvenlik denetiminde sınıfta kalmış!

TUSAŞ’taki özel güvenlik personeli sayısının “uygulamadaki yetersizliğine karşın” söz konusu güvenlik noktasının neden jandarmadan alınıp özel güvenliğe verildiği sorusunun yanıtı, süreçteki ihmâli daha net ortaya koyacak kuşkusuz

TUSAŞ’a yönelik PKK’nın gerçekleştirdiği terör saldırısıyla ilgili tartışmalar devam ediyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yönelik açıklamasının ertesi günü gerçekleşen TUSAŞ’a yönelik saldırıyla ilgili edindiğim bilgileri paylaşayım.

Cuma akşamına dönüyoruz şimdi.

Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş’ın başkanlığında, 81 kentin il emniyet müdürünün katılımıyla video konferans sistemi (VKS) toplantısı gerçekleşiyor.

VKS toplantısının ana gündem maddesi elbette TUSAŞ saldırısı ve olası gelişmeler, beklentiler.

Aslına bakarsanız bu toplantı, çarşamba ve perşembe günleri için Ankara’da organize edilen iki günlük çalıştayda gerçekleşecekti. Fakat ilk gün TUSAŞ saldırısı olunca il emniyet müdürlerine verilen “illerinize dönün” talimatı nedeniyle gecikmeli olarak yapıldı.

Dediğim gibi toplantının gündemi TUSAŞ saldırısıydı. Eylemin ardından başlayan “istihbarat ve güvenlik zafiyeti” tartışmaları sebebiyle bu konuda konuşulurken, Demirtaş’la aynı masa etrafındaki polis yöneticilerinden Suat Çelik söz aldı.

Çelik, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Özel Güvenlik Denetleme Kurulu Başkanı. Bu kurulun görevi, gerek polis gerekse jandarma sorumluluk bölgesi olsun, ülke genelinde özel güvenlik teşkilatı faaliyeti bulunan kamu ve özel sektör tesislerini denetlemek.

Kurul Başkanı Çelik, katılımcıları bilgilendirirken çok önemli bir bilgi aktardı.

Çelik’in anlatımlarına göre, eylem amacıyla gelen iki teröriste yönelik yeterli müdahale yapılmadığı iddia edilen TUSAŞ’ta, EGM Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı’ndan görevlendirilen müfettişler, denetim yaptı. Hem de yakın zamanda, ekim başında.

Çelik’in anlatımlarını dinledikçe şaşıran Genel Müdür Demirtaş’ın gözleri, deyim yerindeyse fal taşı gibi açıldı. Çünkü Çelik, yapılan denetimden TUSAŞ’ın özel güvenlik koruması bakımından “sınıfta kaldığını” ortaya koyan tespitleri aktardı.

Polis müfettişlerinin TUSAŞ’taki denetimlerinde tespit ettikleri özel güvenlik açıklarının neler olduğuna detaylı biçimde girmek istemiyorum şu aşamada. Zira, farklı soru işaretlerini ortaya koyacak saptamalar mevcut.

Ancak çok özet olarak belirtmek gerekirse; özel güvenlik korumasında ortaya çıkan ve zafiyet tanımlaması yapılmasını sağlayan eksikliklerden, hem TUSAŞ yönetiminin hem de tesisin bulunduğu bölgenin güvenliğinden sorumlu olan jandarma teşkilatının payı var!

Ayrıca, müfettişlerin TUSAŞ’ın özel güvenliğinin sağlanması için gerekli personel sayısında yetersizlik bulunduğu bilgisi de devletin resmi raporuna girmiş durumda.

Bunu da eklemiş olayım.

EGM’ce hazırlanan rapor TUSAŞ ve Jandarma Genel Komutanlığı’na ulaştırıldı resmi yoldan.

Sonuç ortada maalesef.

PKK’lının dijital verilerinden çıkan istihbarat

Bu arada ülkenin en önemli kamu kuruluşları arasındaki TUSAŞ’a yönelik terör saldırısıyla ilgili ulaştığım bilgiler bununla sınırlı değil elbette.

Devam ediyorum.

Büyüteç’te bir önceki yazıda Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “terör eylemiyle ilgili istihbarat alındığı” yönündeki açıklamasının “yanlış” olmasını umduğumu belirttim.

Bu konudaki gelişmeler de pek iç açıcı değil maalesef.

Şöyle ki, bir süre önce Şırnak bölgesinde PKK’nın özel kuvvetler adıyla bilinen silahlı gücünden bir isim yakalandı. Söz konusu PKK’lının üzerinde ele geçirilen dijital materyallerin incelenmesinde hangi kamu kurumu hakkında bilgiler ele geçirildi, bilin bakalım?

Bildiniz, evet TUSAŞ’ın.

Anlaşıldığı kadarıyla bu tespitin ardından EGM’den özel bir ekip gidip tesisi denetledi ve yukarıda okuduğunuz tablo ortaya çıktı.

Ayrıca, saldırının gerçekleştiği sırada, özel güvenlik koruması uygulamasında kullanılması gereken uzun namlulu silahların personel üzerinde olmaması nedeniyle, şehit olan özel güvenlik personelinin iki teröriste belindeki tabancayla karşılık verdiği tespit edilmiş durumda. Oysa uzun namlulu silahlar dolapta değil, özel güvenlik görevlilerinin elinde olması gerekirdi.

Bir başka sorun, tesise yaklaşık 1.5 kilometre uzakta yer alan güvenlik noktasındaki koruma görevinin jandarmadan alınıp TUSAŞ’ın özel güvenlik birimine devredilmesi.

TUSAŞ’taki özel güvenlik personeli sayısının “uygulamadaki yetersizliğine karşın” söz konusu güvenlik noktasının neden jandarmadan alınıp özel güvenliğe verildiği sorusunun yanıtı, süreçteki ihmâli daha net ortaya koyacak kuşkusuz.

Jandarma / Polis yönetim krizi

TUSAŞ’a yönelik terör saldırısı ve ihmaller zinciri bir sıkıntıyı daha gün ışığına çıkardı.

Şöyle ki, yürürlükteki İller İdaresi Yasası çerçevesinde ülke iki ana kolluk gücünün sorumluluğuna verilmiş durumda. Polis ve Jandarma.

İki kurum, kendi sorumluluk bölgelerinde yaşadıkları olaylardan sorumlu. Ancak birbirlerinin yetki ve sorumluluk alanına girdiklerinde yönetimsel sıkıntılar ve zafiyetler doğuyor.

TUSAŞ’ta yaşanan kaotik durum, bu tablonun çok ciddi sonuçlarının yaşandığı vahim örnek oldu maalesef.

TUSAŞ, yerleşke konumu itibarıyla jandarma bölgesinde ve polis birimlerinin tesiste adli ya da idari işlem yapması probleme neden oluyor.

PKK’lıdan ele geçirilen materyallerin incelenmesinde TUSAŞ’ın hedef olduğunu anlaşılması ve sonrasında EGM Özel Denetleme Başkanlığı’nca tesiste inceleme yapılması Jandarma cenahında rahatsızlık yarattı, bürokratik açıdan.

Kaldı ki, elde edilen istihbarat sonrasında yine Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi’nden uzmanlar TUSAŞ’a giderek yönetimle görüşüp eğitim verdi.

Bu yüzden; saldırıdan bir gün önce, 22 Ekim günü Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Güvenlik Hizmetlerinin Uygulanması Yönetmeliği’ndeki değişiklikle EGM müfettişlerinin jandarma bölgesindeki tesislerde denetleme yapmasının önü kesildi.

Denetleme yetkisi, jandarma bölgesinde Jandarma Genel Komutanlığı’na verildi.

Ancak bu yetki devri yeterli olmadı ve ertesi gün PKK’nın daha önceden planladığı saldırı gerçekleşti.

Daha önce Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yönelik terör saldırısı sonrasında ön inceleme başlatan İçişleri Bakanlığı, TUSAŞ saldırısıyla ilgili müfettiş görevlendirmesi yapıp yapmadığı henüz kamuoyu ile paylaşılmadı.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü. 

Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlananKomonist Masası'nda Nazım Hikmet " adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

TUSAŞ saldırısında kader anı: Cevap alınamayan cep telefonu araması, taksicinin kaderini nasıl değiştirdi?  

Mersin Polisevi’ne ve İçişleri Bakanlığı'na geçen yıl eylülde gerçekleştirilen saldırıların TUSAŞ eylemiyle benzeşmesi de ayrıca dikkat çekici. Ülkenin en önemli tesislerinden birisinin sadece özel güvenlik sistemi ile korunması zafiyetin bizzat kendisi

Yenidoğan çetesinde adı geçen hastane, SGK borcundan kurtulmak için konkordato ilan etmiş!

SGK, Özel Şafak Hastaneler Grubu’na 490 milyon liraya yakın ceza kesti. Süreç devam ederken hastane yönetimi, şirket yönetiminin ceza borcunu ödemek için devletle görüştü ancak kendilerinden istenilen yaklaşık 20 milyon lira aracılık bedeli nedeniyle görüşmekten vazgeçti

Yargı camiasındaki iddia: Yargıtay yönetimi, 11 üyeye “emekli olun” tavsiyesinde bulundu

Emeklilik önerilen üyelerin ortak yönleri, haklarındaki akçeli iş iddiaları. Teklifin arkasındaki sebep ise, söz konusu üyelere yönelik sürecin haklarında soruşturma açılmasına dönüşmemesini sağlamak. Yargıtay yönetimi, böylece kurumun yıpranmasının önüne geçmek istiyor

"
"