DİĞER
"Dünyaya ve insanlığa ilişkin büyük durumların, soruların içinden hareket eden bir yazar değil Boström. Minör bir alanda, sadelik ve yalınlıkla açıyor sorularını. Yazarın çağrışımlara açık, sezgilerini dinleyerek akan yazma stili kurduğu olayların akışında, kahramanlarında da hissediliyor. Yalnızca kahramanlar değil, yazar da kırılgan ve naif. Berrak, şeffaf, açık."
“Helios Felaketi genç bir kızın varoluş sorunsalını, deliliğe yaklaşan depresyonunu ve ölme isteğini, dil aracılığıyla kuramadığı iletişimi yoğun ve şiirsel dille aktarırken, okuyucuyu kendi gerçekliğine ve şiddetine davet ediyor.”
"Konuşulanlar kadar konuşulmayanların da biçimlendirdiği, özünü ve merkezini sürekli kaydırdığı, dönüştürdüğü bir hakikat söz konusu. Ege’nin iki yakasında hakiki bir yüzleşmeye yüzümüzü dönmek için şöyle de denilebilir: Yunan Cephesi'nde yeni bir şey var! Artık darısı Türk edebiyatının başına!"
Linda Boström Knausgård’ın Helios Felaketi adlı romanı çok kısa bir süre içinde Kıraathane Kitapları arasında yayımlanacak. Ali Arda’nın İsveççeden çevirdiği kitaptan kısa bir bölümü sunuyoruz...
Zaven Biberyan’a memleket romanı ve edebiyatı içinde bir yer açmalıyız. Şahsi kanaatim, bunun zirvelerde bir yerde olması gerektiği yönünde, en, en büyüklerin yanında
Mevsim Yas, Türkçe yazıldığına göre Türklere mi seslenmektedir? Ama Kürtlerin çoğu zaten Türkçe bilir. Ceyran, örneğin Mehmet Uzun gibi kitabı Kürtçe yazabilir miydi?
Yavuz Ekinci: Bu çağın bir kurtarıcıya ihtiyacı var mı? Evet var. Fakat bir kurtarıcı gelse de bu çağa bir şey yapamaz. Çünkü artık kurtarıcı mesiyetik bir kurgudur. O artık umuduyla değil umutsuzluğuyla ruhumuzdaki varlığını sürdürüyor...
İnsan haklarının, sürekli olarak hayvan hakları ile çarpıştırıldığı ve her nosyondan üstün tutulduğu; doğanın ise bir kaynak olarak görüldüğü bir sistemde, hayvanların hakları da tabii ki yok sayılıyor...
Picasso'nun Guernica'sı, Dali'nin Bir İç Savaş Öngörüsü'ne bugünden bir bakışla korkaklığa, ihanete ve cehalete “tamam artık” demenin vakti, hepimiz için gelmedi mi...
Tanıklığı imkânsız kılan, anlamı yok eden, dile gelmeyen felaketi tahayyül edebilmemizi sağlayacak bir temsil mümkün mü? Daha önemlisi, felaket nasıl temsil edilmeli?
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık