DİĞER
“Tarihin en önemli sanatçılarının eserlerine ilham kaynağı olan İlahi Komedya’nın yansımaları insanlığa kalıcı izler bırakmıştır. Sanat tarihinde İlahi Komedya’nın izlerine baktığımızda Dante’nin yarattığı Cehennem’in, Araf ve Cennet’e nazaran sanatçıları daha çok etkilediğini düşünebilir miyiz?”
"Dijital pazarda sadece mallar değil, deneyimler ve duygular da satılıyor. Bilgisayar oyunlarının da en iyi yaptığı şey bir duyguyu uyandırmak ve onu harekete geçirmek. Dolayısıyla video oyunlar duygulanımsal emeğin (affective labor) mobilizasyonu açısından son derece verimli mecralar."
"En zor işlerin üstesinden gelen, kendi parasını kazanan, cinsel hayatını istediği gibi yaşayan, başka bir ülkede tek başına bir hayat kuran Emily’nin yapmadığı bir şey var: O da herhangi bir kültür faaliyetinin içinde bulunmak."
Sinan Aral'ın kaleme aldığı Hype Machine, sosyal medya uygulamalarının artık büyük bir toplumsal tehdit haline geldiğini belgeliyor. Peki bu büyük tehlikeyi bertaraf etmek hâlâ mümkün mü? Aral'a göre, evet.
"Fuchs gibi Marksist araştırmacılara eleştiriler şu yöndeydi: Sosyal medya üretketicileri (prosumer), Marksist emek değer teorisi açısından değerlendirilemez. Bunun yerine, yaptıkları duygulanımsal üretimin ranta dönüştürülen ve reklamverenlere satılan bir müşterek alanı olarak görülmesi gerektiği dile getirildi. Burada bir tıkanma yaşanıyor. Sömürü var mı yok mu?"
“Karantina süreci online platformlarda muazzam bir hareketlilik yarattı. Pandeminin sanat ortamına farklı etkileri var: Çevrimiçi olma, dijital tecrübeler, görsel kirlilik… Ama pandeminin yarattığı şok ve ardıl dalgalanmalar bence ‘eski normal’ arayışının yansıması olan ‘çevrimiçine sığınma’ ve sosyal medyaya saklanma eğilimini tetikledi.”
Bi televizyon dizisi nasıl bu kadar güzel olabilir? Akıl alır gibi değil!
The New York Times'ın uzun yıllar baş kitap editörlüğünü üstlenen Michiko Kakutani: Kurmaca insana yalnızca empati kurma armağanını bahşetmekle kalmaz, ekseri tarihin ve siyasetin nasıl işlediğine açılan bir pencere de sunar
Etkinlik planlarının dahi, sosyal medyada nasıl paylaşılacağı hesaplanarak yapıldığı devirde, neyin sosyal medya hesaba katılarak yapıldığını, sosyal medya olmasaydı günümüzdeki şekline erişmiş olup olamayacağını tespit etmek oldukça zor...
Türk medyasında kültür sanat gazetecilerinin üvey evlat muamelesi gördüğünü düşünüyorum. En azından benim çalıştığım "muhafazakâr" gazetelerde, televizyonlarda bu böyle oldu. Meslekte 27 yıllık gözlemim budur. Ötesi yok...
Artık bir konsere gideceksek Facebook etkinliğinden takip ediyoruz, yeni bir şarkı çıktığında Spotify zaten önümüze düşürüyor, hiç olmadı bir arkadaşımız paylaşıyor, yeni sergileri de Instagram'daki paylaşımlardan takip ediyoruz
Kültür sanat gazeteciliğinin hâlâ mümkün olduğu bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz, bir bakıma buna mecburuz ve belki de “mış” gibi yaparak kendimizi kandırıyoruz ama vazgeçmeye de niyetimiz yok
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık