DİĞER
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Herkesin bildiği bir dalga düşünün… Okyanusa kıyısı olmayanların, açık denizlerden uzak yaşayanların, hatta dalgaları sevmeyenlerin bile bildiği bir dalga… Dünyanın en meşhur dalgası, yaratılmış en büyük dalga; Kanagawa’nın Büyük Dalgası! Bu dalganın yaratıcısı Hokusai’nin yeteneğinin büyüsü."
"Yazara göre günümüz insanı gecikme cesaretini gösterdikçe kendi öznel zamanına sahip çıkabilir ve 'kendi zamansallığı içinde yaşayan bir özne' olma şansına erişebilir. Bugün derin düşünce ve kültür de ancak gecikmeyle var olabilir. İnsanın kendini gerçekleştirmesi sonu gelmeyen yatırımlarla ya da kişisel gelişim masallarıyla değil, bizzat gecikmeyle mümkündür."
"Yazar ve K, İstanbul’un yokuşlu yüzeyini keşfediyor ama yokuş sadece topografya değil; yokuş, yokuşta yaşama dair her bir unsurun diğerleriyle ilişki kurarak dönüşmesinin ve dönüştürmesinin formu aynı zamanda."
"Kitapla ilgili tok bir duyguya sahibim. Her şey olması gerektiği gibi oldu, gibi bir duygu; ve her şey söylediğim gibi. Bu iyi bir şey midir kötü bir şey midir bilemem ama her şey söylediğim gibi, her şey vaat ettiğim gibi. 'Kitap çıkmış, nasıl hissediyorsun?' diye soran birkaç kişi oldu, hep aynı yanıt çıktı içimden: 'Tok bir his.' Kitabı yazmaya başlarken hissim tam tersiydi: Açlık!"
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Kitaptaki her öykü benim için yokuş tırmanmak gibiydi. Büyük çoğunluğu başlarken düşündüğüm gibi bitmedi. Yakınlaştıkça, tırmandıkça değişti. Hepsinin aynı dili kullandığı muhakkak ama her biri ayrı bir aksanla yazıldı. Bu yüzden yokuş aynı olsa da aksanı farklı…”
Neo-liberal kapitalizm ve dijital çağın narsisizmi bütün aşk ilişkilerini erozyona uğratıyor, "aynılık cehennemi"ne yol açıyor...
Ve işte belki o sayede, şu kaybettiğimiz “kokusu” geri gelir zamanın. Şu anda biliyoruz ki, elimizde kokmayan, plastik bir çiçek duruyor
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çöküş sürecini anlatan Radetzky Marşı, çökmekte olan Avrupa medeniyetinin ve temsil ettiği değerlerin tarihe karışmasının hüzünlü hikâyesidir
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık